"ulusun oyuncularından sayılan satoru ailesinin en büyük oğlu gojo satoru skandal bir olaya imza attı. kariyeri boyunca hiçbir skandala karışmayan satoru, kariyerinin en üst noktasında attığı bu imzayla kariyerinin konumunu sallandırdı. satoru gojo, eşcinsel olguları açıkça barındıran bir filmin başrolünde yer aldı ve bu film yurtdışından topladığı büyük ilgiyle sinema camiasında yüksek oylandırmayla hızla kendini tanıtmaya devam ediyor. diğer başrol, geto suguru, daha önce tanınmış hiçbir filmde oynamamış, eşcinsel bir oyuncudur. afişlerindeki boy boy çekilmiş ekstrem pozlarda iki adamın birbirine olan şehvetini filmi izledikten sonra aynı etkiyi aldığını söyleyen izleyicilerin yanısıra bunun kabul edilemez olduğunu ve iğrenç ithamlarda bulunan izleyiciler de bulunmakta. tüm gözler satoru ailesinden olan, baba satoru'da. babasının ajansından gelecek olan nasıl bir bildiri bunu toparlayabilecek emin değilim fakat bekleyip göreceğiz. umuyorum ki babasının kariyerine nokta koymuş bir hareket olmaz. evet, diğer haberlerimizdeki başlıklar şu şeki....-"shoko'nun ofisindeki televizyondan izlediğimiz haberin sesi kesilince filmin paralanmış sahnelerin kesit kesit verilmeleri de siyah ekrana bürünmüştü. televizyonun siyah ekrana hapsolmuş yansımadan bedenimi gördüğümde sadece o yansımada kalmayı denedim fakat satoru gojo'nun geriye bıraktığı ismine sarmalanmış ruhum buna izin vermiyordu. asılı kalınmış, bağlamın dışına çıkmış tüm sahnelerin ve tüm senaryonun artık bir şey ifade etmediğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyor, alıkoyamadıkça kendimi acizleştiriyordum.
"şu durumda ne denir bilmiyorum, geto."
"satoru'ya gözlüklerin ne kadar yakıştığını daha yeni idrak ettim shoko. bu verilen sahnelerde ben yoktum değil mi?"
sustu ve suratıma baktı. shoko da en az benim kadar dağılmıştı bir haftadır. tüm yeteneğini harcadığı, tüm ümitleriyle birlikte süslediği bu senaryonun paçavra gibi kullanılıp ahlaksız ithamlarıyla suçlanmasından mıydı yoksa bundan sonra gerçekten benim hak ettiğim yeri görmüş olduğundan mıydı bilinmezdi fakat o da hiç olmadığı kadar dağılmıştı. sadece ikimizin sesinin yükseldiği ofiste kan durmuş, çıt çıkmıyordu. terk edilmiş bir ev gibi arta kalan ofiste "şehvet" ünvanı verilmiş afişler kullanılmayanların rafına dizilmişti, filmin topladığı tüm ödüller shoko'nun email hesabındaki silik bildirim sesiyle birikiyordu, durmaksızın. beni ajanslarına almak isteyen amerikadan ve avrupa ülkelerinden gelen mailler de telefonunu titreşimine engel olamıyordu. diğer taraftan gelen nefret dolu mesajlar da forumlarda dizeliyordu. ismime. ismine. ben ise shoko'nun yaptığı kahveyle koltukta bir ayağımı kalçamın altına sıkıştırmış, oturuyordum.
"bunun olacağını ikimiz de tahmin etmemiştik."
diyebildiği şey buydu, shoko'nun. senaryoyu gönderdiği adamın ismini duyunca yarattığım asiliği bir daha yaratırım umudunun kırıntıları vardı sesinde fakat bilakis, shoko'ya bundan böyle minnet duyuyordum. ufacık ve umursamaz görümüne aldırış etmeyen büyük ve en umurunda olduğunu hissettiren laflarını duyunca yarattığı tüm duyguları en başından beri seviyordum.
"ben etmiştim aslında, senaryo o kadar güzeldi ki büyük bir yankı uyandıracağı gerçekti fakat yurtdışı kısmı bana da beklenmedik oldu. şansım mı döndü yoksa şansızlığım mı bilemiyorum. ama iyi bir şey varsa üstüne basa basa boşa gitmeyeceğini söylediğin senaryo gerçekten de boşa gitmedi, shoko ieiri."
gülümsedim. gülümsememi gördüğünde o da gülümsedi. gülümseme sonra kahkahaya döndü. uzun uzun attığımız kahkaha, artık o terk edilmiş hissiyatı veren ofisin biraz olsun üstünden almıştı tozlarını. kahkaha sakinleştikçe saçlarımı parmaklarına dolayıp koltuğun arkasına doğru yaslandığı yerden bana bakarak konuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/347757247-288-k379002.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monolog Senaryo // satosugu
Fanfiction"satoru gojo. oyunculuğa genç yaşta başlamış bir nepo bebektir. babasının oyunculuğudan ötürü eğitilerek büyümüştür. bu ülkede işlek her caddenin göz alıcı, ziyadesiyle büyük reklam afişlerindeki isimdir. bileğinde değeri markasından büyük şatafatlı...