12.BÖLÜM

377 23 7
                                    

Aras'tan..

Gözlerimi açtığımda arabayla ağaca vurmuştuk.
Arabanın önünden hafif dumanlar çıkıyordu.

"Irmak aç gözlerini" yerimden kalkmaya çalıştığım da bacaklarım sıkışmıştı.
Yanımda Irmak'ta vardı. Ben babasına ne diyecektim. Ayaklarımı kurtardığımda Irmak'a dokundum.
Saçlarına dokunduğumda başının kanadığını gördüm. Durumu iyi değildi. Nabızları çok zayıf atıyordu.

Telefonu elime aldığımda ambulansı aradım. Yolu tarif ettiğimde telefonu kapattım.

Irmak'ın telefonunun çaldığını duyunca çantasının içine baktım. Telefonu bulunca ekranda yazan isime baktım. 'Azra' arıyordu. Ne diyecektim ki ona. Azra ağzıma sıçardı.

"Alo"
"Aras sen misin?"
"Evet ne oldu"
"Ben Irmak'ı merak ettim"
"Azra biz kaza yaptık"
"Nee" diye cırladığında telefonu kapattım.
Allahın belası bu ambulans nerde kaldı.

Nabızları gittikçe azalıyordu. 'Irmak' diye seslendiğimde yine bir tık yoktu.
Başındaki kanama gittikçe artıyordu.

Kapıyı açıp çıktığım da Irmak'ın kapısını açtığımda öteki kolunun kanlar içinde olduğunu gördüm. Ambulansın Siren sesleri yaklaşmıştı.

"Hele şükür geldiniz" diye bağırdığım da hemen Irmak'ın kapısını açıp onu çıkartmaya çalıştılar.

yan tarafımda ki hemşire yaklaştığında bazı sorular soracağını belirtti.
"Irmak hanım kaç yaşında?"
"18"
"Yakını mısınız?"
"Şuan burda en yakını benim"

Sedyeyle ambulansa götürdüklerinde peşinden gittim.

"Arkadaşınızın telefonu çalıyor"
"Lütfen siz açın"
hemşire telefonda babasıyla konuşurken ben de Irmak'ın elini sıkmıştım.

"Size de müdahale yapmamız gerek"
"Gerek yok ben iyiyim"

"Iyileşeceksin. Başka çaren yok. Yoksa baban beni öldürür. Daha benden alacağın intikamların var. Eğer sana birşey olursa babanı kimse koruyamaz. Lütfen Irmak gözlerini aç." Kulağına fısıldadıktan sonra ambulans durdu. Hemen sedyeyle birlikte ameliyata aldılar.
Ameliyathanenin önünde ellerimi saçlarıma daldırmış bir şekilde otururken Azralar geldi.

"Naptın arkadaşıma gerizekalı. Eğer Irmak'a bir şey olursa sende yaşayamazsın. Ellerini yumruk yapıp göğüslerime vuruyordu. Yumruklarını tutup sıktığımda, "o iyileşecek" dediğimde Kuzey ona sarılarak sandalyeye oturttu.

Bir de Ahmet Korkmaz, eksikti. Koşarak bana doğru yaklaştığında tişörtümün yakasından tuttu.
"Kızımdan ne istedin lan senin derdin benimle kızımla değil" diye bağırdığında Ufuk onu benden uzaklaştırarak sandalyeye oturttu ve su verdi.

"Ben çok pişmanım. Ona bir şey yapmak istemedim" diye gevelediğimde Azra beni bakışlarıyla beni susturdu. "Sen hala konuşuyor musun?" dediğinde gözlerimi devirdi. Ahmet Korkmaz'ı ilk defa böyle yıkılmış bir şekilde gördüm.

Iceriden doktor çıkınca herkes durumu nasıl diye sordular.

"Ameliyat çok zor geçti. Hayati tehlikesi sürüyor. O yüzden yoğun bakıma alıp gözlemlememiz gerekiyor. Geçmiş olsun"

Ben ne yaptım ya bir kızın hayatıyla oynadım. Ameliyathaneden sedyeyle yoğun bakıma giderken babası hemen yanına koştu.

"Kızım sana bir şey olmayacak." Desede malesef Irmak duymuyordu.

Yoğun bakımın önüne geldiğimizde Koray yanıma yaklaştı.
"Planda kaza yoktu"
"Babasını öldüremeyiz bu aralar. Irmak'ın babasına çok ihtiyacı olacak."
"Bizimde babamıza ihtiyacımız vardı."
"Of kes artık"

Hemşire yanımıza geldi.
"Bir kişiyi içeri alabiliriz. Ama fazla kalmamanız gerekiyor."
Babasını içeri aldılar. Kuzey bana kahve getirmişti. Kahveyi yudumlarken Azra yanıma geldi.
"Bilerek mi yaptın?"
"Ne"
"Intikam için miydi. Amacın babası değilde Irmak'ı öldürmek miydi?"
Demek ki Irmak ona her şeyi anlatmıştı.
"Saçmalama, onunla sorunum yok"

Babası içerde fazla durmayıp dışarı çıktı.
İçeriden çıkan hemşireyi görünce Azra ayağa kalktı.
"Şey bende yanına girebilir miyim?"
"Malesef hastamız ameliyattan yeni çıktı. Yormayalım"

Hastaneden dışarı çıkıp karşıdaki banka oturdum. Az sonra yanıma Koray geldi.
"Üzülüyorsun, o kız için üzülüyorsun. Pişmanlık duyuyorsun. Keşke yavaş sürseydim diye."
"Evet üzülüyorum. Keşke şu lanet arabayı yavaş sürebilseydim. Dua et ki o kız iyileşsin. Yoksa babası ikimizi de öldürür."

"Babasının bizi öldüreceğini sikine takmıyorsun. Sadece o kızın hayatta kalmasını istiyorsun"

Yanından kalkıp yoğun bakımın katına çıktık. Kimse yoktu. Herhalde yemeğe gittiler. Polisleri gördüm ve yanıma yaklaştılar.
"Merhaba Aras Bey"
"Merhaba"
"Olayı bir de Irmak Hanım 'dan dinlemek istiyoruz."
"Malesef ameliyattan yeni çıktı. Ve baygın bir şekilde yatıyor"
"Peki biz daha sonra geliriz"
Etrafta kimse yokken yoğun bakımın düğmesine bastım ve kapı açıldı.

İçeride hareket etmeyen Irmak vardı.
Yanına yaklaşıp elini tuttum.
"Sana burada böyle yatmak yakışmıyor güzel gözlü kız."
Elini daha sıkı tutup saçlarını okşamaya başladım.

"Kalkmalısın. Artık iyileşmelisin. Çünkü biz babanı öldürmek istiyoruz seni değil. Eğer sana bir şey olursa babanı koruyacak kimse kalmaz. Ve bende artık Koray'ı tutamam. Bunca zaman zor oyalıyorum. Neden bilmiyorum ama babanın ölmesini istemiyorum. Bugün arabada söylediklerin çok kafama takıldı. Gözlerini açta olayı anlat bana söz sinirlenmeden dinleyeceğim. Söz bu sefer sana bağırmayacağım. Ama ilk önce sen bu yataktan kalkacaksın.  Anlaştık mı?. Baban daha beni senin yanına bile yaklaştırmaz. Yasaklar koyar. Ama şunu bilki güzelim Aras Kılıç o yasakları çiğner.
 
Elimi sıkıp parmağını oynatmıştı. Hemen dışarıya çıkıp hemşireye haber verdim. hemşire koşturarak içeri girince peşinden doktor da geldi.

Yaklaşık on dakika sonra dışarı çıktılar.
"doktor bey nasıl durumu?"
"Aras Bey elinizi sıkması iyiye işaretti. Gözlerini  açtı. Hastamız yoğun bakımdan çıkarılacak. Geçmiş olsun." Gülerek ve gitti.
İçeriye giremezdim beni görmemesi belki daha iyiydi. Hastaneden dışarı çıkıp uzaklaştım. Ve benim görevim Irmak gözlerini açınca bitti. Hoşçakal Irmak.

TEHLİKELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin