13.BÖLÜM

350 14 4
                                    

Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Bu bir hafta içerisinde pek birşey olmamıştı. Dikiş izlerimin hepsi geçmişti. kendimi daha iyi hissediyorum. Azra hep yanımda kaldı. Bana çok iyi baktı. Ama beni o kazaya sürükleyen kişi ortada yoktu. Doktor da iyi olduğumu söylemişti. Kıyafetlerimi giyip aşağıya kahvaltıya indim. Azra'yla beraber gideceğimiz için dün gece burada kalmıştı.

Merdivenlerden inip güler bir yüzle herkesi öptüm. Kahvaltı tabağımdaki peyniri ağzıma attım. Herkesin suratı gülüyordu. Bir daha mutluluğumuz bozulmasın demek çok isterdim ama nerde..

"Kızım Aras'ın yanında gezen çocuk kim?
"Kardeşi tabi sen bilmiyorsun. O Amerika'da yaşıyormuş. Yeni geldi."
"Gerçekten de bilmiyordum. Söylediğin iyi oldu."

Kahvaltımız bittikten sonra herkesi öptüm. Çantamızı takıp kapıyı açtıktan sonra babam kapıya kadar bizi geçirdi.
"Dikkat edin Irmak"
"Tamam baba sende dikkat et"

Tarık abiye gülümseyip arabaya bindik.
"Tarık abi güzel hareketli müzik açsana"
Tarık abi radyoya elini uzatıp açtı.

Tarkan çaldığı için Azra hemen eşlik etti.

Ben o şelale saçlara
O ay, o hilal kaşlara
O süzme bal dudaklara
Öp öp öp öp doyamadım

Kahkahalarla güzel bir tur oldu. Sesi güzeldi. Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim.
Okula geldiğimizde Tarık abi kapımı açtı.
Azra indikten sonra Tarık abi gülümseyerek "Sağol güzel eğlendik"
Sonra bidaha kahkaha atıp okulun bahçesine girdik.

"moralin iyi mi?"
"Sayende"

Sınıfa geldiğimizde arkadaşlarımın hepsi geçmiş olsun dedikten sonra sırama oturdum.

Derse Mehmet hoca girdi. O da geçmiş olsun dedikten sonra masasına oturdu.
Araslar geç kaldığı için özür dileyerek sıralarına oturdu.

Hepsi bana bakmışlardı. Adam beni ölüme sürükledi hala hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu.

Okulun müdürü kapıyı tıklatıp içeri girdi.
Ufuk kolumu dürttü. Yanımda oturuyordu.
Müdürü gösterince yanındaki kızı işaret ettiğini gördüm. Bu kızda kim?

"Evet çocuklar, okulumuza ve sınıfınıza yeni bir arkadaş geldi.
"Merve Ulaş, iyi dersler hocam"
Deyip çıktıktan sonra kız gülümseyip Aras'ın yanına oturdu. Aras son olaylardan sonra Mira'yla oturmuyordu. Iki tane boş yer vardı. Ama o direk oraya geçti. siyah saçları ve mavi gözleri onu güzelleştiriyordu.

"Çocuklar iki gün ki sınavınıza çalışmanız için sizi serbest bırakıyorum"

"Ne iki gün sonra edebiyattan sınav mı vardı?"

Herkeste sanki sınava çalışıyordu sanki. Bazı kişiler yeni gelen kızla ilgileniyordu. Bazıları da telefonlarıyla.

"Irmak, bir yerin felan ağrıyor mu?" Bana soruyu soran Ufuk'a gözlerimi çevirdim.
"Hayır zaten doktor da tamamen iyileştiğimi söyledi.

Arka sıraya dönüp Azra'yı dürttüm.
"Aras ben hastanede yoğun bakımdayken hiç yanıma gelmedi mi?" Dedim sessiz bir şekilde. Oh be içimi kemiren soruyu nihayet bir hafta sonra sorabilmiştim.
"Mavişim aslında seni hastaneye o getirdi. Yoğun bakımdayken, ameliyattayken hep ordaydı. Ama sonra da kayboldu."

Zilin çaldığını duyunca hoca sınıftan çıktı. Bizde kantine indik ve herzamanki köşeye yerleştik.

Mutluydum. Hayatımda değer verdiğim insanlar yanımdaydı. Gülüyordum. Ta ki masamıza yaklaşan Aras'ı görene kadar.

Azra hemen söze atıldı. "Ne var ne istiyorsun?"
"Irmak biraz konuşalım mı"
Kazadan sonra iyi davranmaya çalışıyordu herhalde emir vermiyordu en azından.
Ayağa kalktığım sırada Ufuk kolumu tuttu.
"Emin misin?" Kafa sallayarak kolumu çektim.

Kolumu tutup çektiği zaman kolumu geri çektim. "Merak etme kazada ayaklarımı kaybetmedim. Tutmasan da yürüyebiliyorum."

Kantinden çıkıp merdivenlerin köşesine geldik.
"Ne oldu"
"Benim amacım sana zarar vermek değildi." Dedi bana doğru eğilerek.

"Amacın keşke babam yerine bana zarar vermek olsa en azından bu kadar üzülmem."

"Babanı korumaktan vazgeç. Baban iyilik meleği değil" Kendisi çok temiz gibi konuşuyordu.

"Babam senin için ne ifade ediyorsa ediyordur. Ama o benim babam ve karşındaki de onun kızı. Ne kadar suçlu da olsa pis işlere de bulaşsa o benim babam. Malesef insanlar doğarken ailelerini seçemiyorlar. Ama şunu bilki eğer seçme hakkım olsaydı yine babamı seçerdim. Duydun mu? Eğer babama bir şey olursa yemin ederim ki seni öldürürüm." Onu iterek. Sonra da sınıfa geçtim arkama bile bakmadan.

Ders beden eğitimi idi. Eşofmanlarımızı giyip bahçeye çıkmıştık. Bir haftadan beri okulda yoktum. Derslerden geri kalmıştım ve babam için çok önemli bir üniversite sınavım vardı. Neyse eksiklerimi giderecektim.

Gerekli ısınma taktiklerini ve koşuları yaptıktan sonra beden eğitimi öğretmenimiz beni yanına çağırdı.

"Merhaba hocam"
"Merhaba canım geçmiş olsun"

"Aslında seni voleybol için çağırdım. Geçen seneki kadroyu tekrar kurmak istiyorum ve sen de çok başarılısın. Biliyorsun bir daha ki ay yarışlar başlayacak. Seni de görmek istiyorum"

"Ama hocam uzun bir süredir uğraş-

"İtiraz kabul etmiyorum. Geçen sene okulumuza kazandırdığın başarıları yok sayamam. Yarından sonra başlarız antremanlara."

Zaten itiraz etmeme gerek kalmadan sözümü kesmişti. Voleybol oynamayı çok severim. Yıllarımı verdim. Ama sınavlar var. Bilemiyorum.

"Neden söylemedin voleybol turnuvalarının başladığını."
Azra'da benim gibi voleybolcu ve bu konudan haberi vardır diye ona sormuştum.

"Söyleyecektim ama hastane felan derken uçup gitmiş aklımdan"

Kafa sallayıp yerime oturdum. Araslar karşıda basketbol oynuyorlardı. Merve ve bir kaç kız onları izliyorlardı.

"Konustunuz mu yeni gelen kızla?"
Sordum Azra'ya bakarak.

"Konuşmak istedim ama o Aras'ın yanından hiç ayrılmadı." Dedi suratını bana çevirerek.

Basketbol maçları bittikten sonra Merve Aras'ın akan terlerini elindeki havlu ile sildi. Ve karşıdaki masaya oturdular. Koyu bir sohbet vardı. Çünkü Aras'ın ilk defa birine bu kadar derinden baktığını görüyorum. Merve bir şeyler anlatıyor o da dinliyordu.

***

Zil çaldığında herkes çantasını alıp okuldan çıkıyordu. Tarık abiyi gördüğümde arabaya bindim.

"Eve değil Tarık abi" Dediğimde arkasını dönüp benim oturduğum koltuğa baktı.

"Şey Araslar'a gidiyoruz"

Biraz tereddüt etse de arabayı çalıştırdı.
Evleri Güneş Kolej'ne yakındı. O yüzden gelmiştik.

"Benim gelme mi ister misin?"
"Hayır Tarık abi hemen konuşup geleceğim"

Aras'ın arabası buradaydı. Eve benden önce gelmişti.

Kapıya gelip zile bastığımda kapıyı tanımadığım bir kadın açmıştı.
"Buyrun"
İçeri adımımı atıp girdim. Ayşe sultan neredeydi acaba?.

"Şey benim Aras'ı görmem gerek"
"Aras Bey evde yoklar" yalan söylediği her anlamda belliydi. Koşarak Aras'ın odasına çıktım. Çünkü daha önceden biliyordum hangi katta olduğunu.

Kapının kulpunu yavaşça aşağı indirdim.
Gözlerime inanamadım. Ağzım açık kalınca onu kapattım.
"Ben Özür dilerim" diyerek kapıyı geri kapattım. Hızlıca aşağı inip arabaya bindim.
Tarık abi ben arabaya binince arabayı çalıştırdı.
"Irmak iyi misin?"
"Yok şaşırdım sadece. Tarık abi bundan babamın haberi olmasın."
Gülümseyerek kafasını salladı.

TEHLİKELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin