17.bölüm

94 5 1
                                    

"Ya bırak ya bırak neden tutuyorsun. Neden izin vermiyorsun. Öleyim işte kurtulun benden."

"Kızım sen mal mısın? Kendine gel hiç tanımadığın birinin yanına gitmek için ölmek mi istiyorsun?"
Sinirlenerek bana bakarak.

"Annem o benim annem. Senin hiç tanımadığın dediğin kadın benim annem duydun mu? Annem!"

"Ne kadar tanıyorsun ki. Seni iki yaşında terkedip giden kadın için kendini fazla hırpalıyorsun!"

"Öldüğünü biliyoruz terkettiğini değil"

"İyi hep böyle bil"

Aras'ın yanımdan ayrılacağını anladığım da aklıma mevzuları gelmişti. İçim de bir sıkıntı var. Onun oraya gitmemesi gerekiyordu. Onu oyalamak için bir şeyler bulmam lazımdı. "Sana teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın. Yemek yiyelim mi?"
Saate bakıp kafasını tekrar bana çevirdi. "Bugün olmaz işim var.
Başka bir gün"  diyerek Koray'ın arabasını gördüğünde bana bakıp yanımdan ayrıldı. Ön koltuğa oturup hızlıca uzaklaştılar.
Hemen peşlerinden gelen taksiyi durdurarak arka koltuğa bindim. "Öndeki siyah arabayı takip edin lütfen"
Dedim bir hayretle.
Umarım kötü bir şey olmaz.
Arabanın orman yoluna saptığını görünce gözlerim açıldı.
"Abla buralar tekin yerler değil. Geri dönelim isterseniz" diyerek lafa atıldı. "Hayır lütfen siz gözden kaçırmayın."

Koraylar'ın arabalarının yavaşça durduğunu görünce biz de durduk.

Şoföre parasını uzatırken "buranın ismi ne?" Diye soru yönelttim.

"Ormanın içindeki yanmış fabrika derseniz herkes bilir burayı"
Tamam şeklinde kafamı salladım.

Dışarıda bir tek onların arabası olmadığını üç tane daha siyah arabaların olduğunu gördüm.
Araslar'ın içeri girdiğini görünce bende hemen yandaki kapıdan içeri girdim. Uzun koridorlar yıkık duvarları olan bir yerdi burası.

Hafiften içerideki adamların sesleri yankılanmaya başlamıştı.
İleri gittikçe seslere daha çok yakınlaşıyordum.
 
Ve biraz daha ileri gittiğimde bir adam görünce hemen kenardaki duvara sığındım.

Sessiz olup sesleri dinlemeye başladım.
"Aras Kılıç getirdin mi parayı."
Diye soru yönelttiğinde Aras hemen lafa atıldı. "Para tam. Bu parayı aldığında hesabımız kapansın şahin"

Hemen telefonu çıkartıp polisi aradım sessizce burayı tarif edince telefonu kapattım
Boynumdan birini tuttuğunu anlayınca çığlık attım.
Adam beni kolumdan tutup içeri doğru sürüklüyordu.
"Bırak beni canım acıyor."
Aras ve Koray beni görünce şaşırdılar.
"Bırak lan kızı!!"
Buraya neden gelmemi sorgulamayıp bu sözü söylemesi hoşuma gitmişti. Ama Aras bunun hesabını bana sorardı.

"Vay bizim güzel bir misafirimiz varmış" diyerek saçıma elledi adam kafamı çevirsemde Aras'ın nekadar sinirlendiğini görebiliriyodum.
"O kıza dokunma!!"
"Aras sen ağzının tadını biliyorsun" diyerek bu iğrenç esprisine kendisi güldü.
Aras belinden silahını çıkarttı.
"Sana o kızı bırak dedim."
Aras silahı çıkarınca diğer adamlar da çıkardı benim kolumu sıkıca tutan adam da benim kafama koyunca korkmaya başladım.
"Aras korkuyorum" dedim hemen kafamın dibindeki silaha bakarak.

Uzaktan polis Siren sesleri gelince adamlar birden telaşlandılar.
"Allah kahretsin, bu dava burda bitmedi Aras Kılıç!"
Benim kolumdan tutan adam beni yere fırlattı. Sıktığı kolum kıpkırmızı olmuştu. Aras hemen yanıma gelip bişey sormadan elimden tutup kaldırdı. Hadi koş, gitmemiz gerek. Hemen arabaya binip hızlıca oradan uzaklaştık.

Arabaya bindiğimizde Aras arabayı çok hızlı kullanıyordu. Orman yolundan çıkmıştık bile. Aras kızgın gözleriyle aynadan ara sıra bana bakıyodu, ama sinirlendiği çok belliydi. Ben sadece onları korumak istemiştim. Kendi evlerine geldiğimizi gördüm. Arabadan inip arkasına bile bakmadan içeriye girdi. Koray beni bekliyordu. Arabadan indim, ve Koray'la birlikte içeri girdik. Montumu çıkarıp içerideki kadına verdik. Ayşe sultan bizi görünce çok sevindi ama ben Aras'ı göremiyordum odasına çıktı herhalde.

"Hoşgeldin Irmak kızım. Hadi gel yemek hazır."
Gülümseyerek kafa salladım.

Yemek masasına oturduğumuz da Aras yoktu.
"Irmak sen gidip Aras'ı çağırır mısın?"
Yerimden kalkarken Koray kolumu tuttu.
"Sen gitmesen iyi olur"
Dediğinde masadakiler bize bakıyordu. Kolumu çekip merdivene doğru yöneldim.

Aras'ın odasına girdiğimde telefonla biriyle konuşuyordu. Ben gelince hemen kapattı.
"Yemeğe çağırıyor seni Ayşe Sultan"
"Sen hala gitmedin mi"
Derken çok ciddi bir tavırla söylemişti. Peşine "fazla ayağımın altında dolaşma senle uğraşamam." Diyerek ekledi. Çok kızmıştı ama bu evinden kovması anlamına gelmiyordu. Bişey demeden odasından çıkıp aşağı indim. Çantamı falan alıp hızlıca evden çıktım. Heryer kapkaranlık ve ıssızdı aslında biraz ürkmüştüm. Yüzsüz gibi onun evinde duramazdım ya. Sokak lambası olmayan sokaktan geçerken çok korkmuştum aslında. Arkadan gelen ayak sesleri daha fazla ürkmeme sebep oluyordu. Ben hızlandıkça arkamdaki adımlarda hızlanıyordu. Arkamı dönmemle ağzıma kapatılan pamuk bir olmuştu direnip bağırmaya çalışıyordum. Ama kimse beni duymazdı bile...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEHLİKELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin