16.BÖLÜM

253 16 4
                                    

"Teyze kendi kafasından uydurmuş işte. Bende onu yalancı göstermemek için devam ettirdim." eve geldiğimizden beri bu konuyu tartışıyorduk.
"Peki Irmak sen yat uyu ama bu yırttın anlamına gelmez."
Hemen odama çıktım. Aras'ın beni düşürdüğü durumlara bak. Onunla tanıştığımdan beri başıma belalar açıyor.

***
Sabah kapının tıklanmasıyla uyanmıştım.
"Günaydın kızım" Derken camların perdelerini açıyordu Hafize sultan.
"Günaydın Hafize sultan"

"Aşağıda biri seni bekliyor"
Kim bile deme gereği duymadan aşağı indim.
"Baba" diyerek sarıldım. Çok özlemişim.
"enişte biz seni bugün beklemiyorduk. Gelmene iki gün vardı. Bir şey mi oldu yoksa"
Babam kafasını hayır manasında salladı.
Ama birşeyler olmuştu. Çünkü üzgün gibiydi.

"Sadece sizi özledim. Canım kızımı"
"Babacım bu doyulmaz anlara bir son vermek istiyorum. Az sonra okula gitmem gerekiyor." Derken babamı öpüp odama çıktım. Üstümü giyinip saçımı salaş bir şekilde örüp aşağı inmek için kapıyı açtım.

Merdivenlerden inerken teyzemle babamın sessiz konuşmalarını dinlemek için durdum.

"Defne işler çok kötüye gidiyor. O yüzden erken döndüm. Yakında iflasım açıklanabilir. Ama bunlardan asla Irmak'ın haberi olmasın. Daha fazla üzülmesini istemiyorum."

Hemen sesler çıkararak aşağı indim.
"Hadi babacım akşama görüşürüz."
Diyerek onu öpüp teyzeme de sarıldım. Hafize sultan da yaptığı böreği elime tutuşturarak evden çıkardı.
Arabaya binmeyeceğimi belirterek kenardan yürümeye başladım.

Canım babam ya ben üzülmeyim diye neler yapıyor. Babam o şirketin yıkılmasına asla dayanamaz. Babamın üzülmesini istemiyorum.
Aras'tan istesem mi acaba?
Saçmalama kızım ya Aras zaten babanın zarar etmesini istiyor.
Arkamdan korna sesleri gelirken düşüncelerimden kurtuldum.

"Günaydın"
Yüzsüz.
"Sana diyorum" benim süratimle birlikte geliyordu.
"Aras git başımdan"
"Konuşalım" cevap vermeyerek yürümeye devam ettim. Bugün okula gitmeyip şirkete mi gitsem acaba.
"Binde okula gidelim. Hava soğuk yürüme böyle."
"Okula gelmiyorum"
"Demek ki tek yalan konuşan ben değilim." Diyerek sırıtmaya başladı.
"Ne demek istiyorsun?"
"Okul formanı giydin. Evdekilere de okula gidiyorum dedin"

Arkadan gelen adam kornaya bastı.
"Hadisene lan! Karınca gibi ilerliyosun."
Diyerek arabanın camından kafasını uzattı.

Aras adamı aldırmayınca adam yine bağırmaya başladı. Adam tam arabadan inecekken koşarak kapıyı açıp ön koltuğa bindim. Ellerim üşüdüğü için birbirine sürttüm.

"Benimle geleceğini biliyordum" diyerek sırıtmaya başladı.
"Biraz daha konuşmaya devam edersen arkada ki adam da bizimle gelecek." Diyerek emniyet kemerimi taktım.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi gözlerini yoldan ayırıp bana bakarak.

"Beni götürmek zorunda değilsin"
"Hayır istediğin yere götüreceğim"
Diyerek hafifçe gülümsedi.

"Irmak arka koltuktaki telefonumu verir misin?"
Tamam anlamında kafamı sallayıp arka tarafa uzandım. Telefonu görüp alırken kenarda ki silahı gördüm. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken elimdeki telefon çalmaya başladı.

Arayan Koray'dı. Önüme dönüp telefonu ona verdim. Ben hala şaşkın şaşkın bakıyordum. Ama Koray'la konuşmaları kafamı karıştırıyordu. Bu akşam ne vardı?. Nereye gideceklerdi?. Bu silah ne içindi?. Aras konuştukça sinirlenmeye başlamıştı.
Bu silahla bu gece ne yapacaklardı?.

Konuşmaları bittikten sonra hızlıca telefonu bir yere koydu.
Başları belada mıydı acaba?

"Seni nereye bırakayım?"
"Sen okula mı gidiyorsun?" Sorusuna soruyla karşılık vererek.
"Yani diyorsan Aras gitme yanımda ol. Sana ihtiyacım var. Kalırım seninle." Hemen peşine ukalaca güldü. İçimden gülmek gelse de dışarı vurmadım. .

"Ben de okula gidiyorum" bugün Aras'ın yanında olmalıyım. Ama gece ne olacak?

Okula geldiğimizde ilk ders boştu. O yüzden ben spor salonuna geçtim. Ama daha kimse gelmedi. Ben de teyzemi aradım.
"Alo teyzoş?"
"Efendim prensesim"
"Ben bu akşam Azralar'da kalacağım. Haber vermek için aradım."
"Tamam canım. Ben babana söylerim."

Evet bu akşam Azralar'da olursam dışarı çıkabilirim. Evet bakalım bu gece Aras'la Koray'ın planı ne?

Topun sektiğini duyunca arkamı döndüm.
Merve'nin geldiğini görünce sinirlerim bozulsa da belli etmedim. Yanıma yaklaşmaya devam ediyordu.

"Açık açık soruyorum. Doğru cevap ver" dedi kendini üstün sanan bir tiple.
"Aras'la aranızda ne var?"
Tabi ki konu Aras'tı.
Sorusuna cevap vermeyince kendisi konuşmaya devam etti.
"Hergün onun arabasıyla gelmeler. Bakışmalarınız. Dans etmeleriniz. Bak kızım Aras benim. Onun yanında fazla dolaşma."

"Aras'la aramızda bir şey yok. Eğer olsaydı aramızda sen olamazdın. Boş laf yapma"

"Annen sana öğretmedi mi canım başkasının şeylerine göz dikmemeyi."
"Sus" diyerek yumruğumu sıktım.
"Mesela voleybol da bile en iyisi benim. Sen annenle cicili bicili kıyafetler alırken ben volebolda yarışlara katılıyordum."

Birdaha sus demeye kalmadan kendimi onun üstüne attım.
"Sen benim annemi ağzına alıp dalga geçemezsin" diyerek saçını elime doladım. Saçlarını çekerken o bağırıyodu. Ama biri beni çekti.
"Sen elimden kurtulamazsın sürtük.
Gel buraya"
"Aras bırak. Bıraksana"
Diyerek ittirdim onu.
"Ya neden tutuyorsun neden? Ya burama kadar geldi artık " diyerek boğazımı gösterdim. "Boyum kısa benim sınırı hemen aşıyor"

Yine kollarımdan tutup hızlıca kendine çekti. Ama ben onu ittirip hızlıca koştum.
Yine herzaman ki yerime gelip o banka oturdum.

Sıkıldım. Artık annemin yanına gideyim. Bu sefer kimse yargılayamasın. Oturduğum yerden kalkıp dalgasıyla esip gürleyen denize yaklaştım. Hava soğuk olduğu için dalgalar yükseliyordu. Kollarımı iki yana açıp gözlerimi kapatıp saçlarım o rüzgârla uçuşuyordu zaten. Bir adım daha öne gittim. Bir adım daha anneme yaklaşıyordum. Bir adım daha... Bir adım daha... sonunda uca gelmiştim. Ayağımın birini boşluğa atarken "Anne sana geliyorum" diyerek atıyordum...

TEHLİKELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin