Yemek Savaşı

148 16 5
                                    

-Aslı'dan-

Gözlerimi açtığımda karşımda Semih'i gördüm. Yataktan hızla çıktım. Benim odam olmadığına emin olduğum odada gezmeye başladım.

"Burası kimin odası Semih."

"Benim." çalışma masasının üstünde her renk kalem ve karalanmış kağıtlar vardı. Yatağın yanında 3 gitar sırayla dizilmiş. Semih kapıya doğru yürümeye başladı.

Semih'e sinsi bakışlarımdan gönderdiğim anda koşmaya başladı. Kapının anahtarını alıp kapıyı hızla kapattı.

"Semih! Aç kapıyı!" kapının diğer tarafından gülme sesleri gelince kapıyı tekmelemeye başladım.

"Semih! Ben kime diyorum! Açsana!"

"Açamam Şebek. Beni korkuttun ve cezası benim odamda kalman." Ceza mı? Semih'in odasında kalmam ceza öyle mi?

Semih'in odasında kalmam ceza öyle mi? Etrafı gezmeye başladım. Odası gerçekten çok dağınık. Semih'e süpriz yapmaya karar verdim. Odasını temizleme fikri beni korkutsa da olsun.

İlk olarak yere atılmış kıyafetleri toplamaya başladım. Aşağıdan sesler geldiği için dikkatim dağıldı.

Kapıyı tekmeledim. Sesler gitgide yükseldi. Semih'in odasında cam olması ne büyük şans.

Son kez kapıyı tekmeledikten sonra cama doğru yöneldim. Hemen camı açıp dışarı baktım. Yer ile odanın mesafesi fazla olduğu için başka seçeneği gözden geçirdim.

Yanımda ki odanın camı açık mı diye baktım. Sonra dikkatle camdan dışarı çıktım. Yan odaya geçmemle çıkmak isteğim bir oldu.

Semih'in annesinin odasına gelmiştim. Duvarlarda Semih'in ve annesinin beraber çekilmiş fotoğrafları vardı. Daha fazla bu odada kalmak istemediğim için kapıya yöneldim.

Aşağıdan gelen sesler çok yükselmişti. Daha fazla merakla bekleyemeye niyetim yok.

Hızla merdivenler den indim. Karşımdaki görüntü beni mutlu mu etmişti bilmiyorum. Parti vardı ve benim haberim yoktu.

Furkan, Pelin ve Doruk buraya gelmişlerdi. Ama sorun vardı. İrem ve Çağlar birbirlerine sarılmış bana bakıyorlar.

Iyyk İrem'in sırıtışı kusmama neden olabilir. Neyse. Pelin'e baktım. Gözlerinden Doruk'la mutlu olduğunu okuyabiliyordum. Ama bu anda
espiri yapmadan duramam.

"Pölön. Bir taksi çevirdim hala dönüyor." biliyorum. Çok klas ama aklıma başka bir espiri gelmedi.

Pelin omzuma hafifçe vurdu. "Lütfen sus Aslı."

"İrem'in burada ne işi var."

"İrem, Çağlar'ın yeni sevgilisi."

"Nee! Cidden şaka yapmanın sırası değil."

Semih'in sesini duyunca arkama döndüm. "Şaka yapmıyor." çok ciddi duruyordu.

Yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra Semih'e sarıldım. Beni iyice kendine çekti.

--Pelin'den--

Aslı ve Semih çok eğleniyorlar. Bizim de böyle olmamızı istiyorum ama Doruk çok...nasıl desem. Korumacı davranıyor.

"Doruk dışarı çıkalım mı?"

"Burası iyi Prenses."

"Ben sıkıldım. Dışarı çıkıp eğlenelim."

"Pelin burası iyi!" Polon boroso oyo. Ben sıkıldıysam dışarı çıkıcağız.

"Ya Doruk ben sıkıldım. Biraz eğlenceli ol." sinirli bakışlarla bana baktı.

"Pelin bir daha seni kaybetme riskine giremem. Eğlenelim demiştik sen az kalsın ölüyordun. Biraz beni düşün. O anda neler yaşadığımı. Üzgünüm ama riske giremem." çok tatlı.

Doruk'un neden böyle davrandığı anlaşıldı. Şimdi onu mutlu etme zamanı.

"Oyyş. Çok tatlısın. Seni burada öpebilirim." biraz fazla mı oldu??

"Öp o zaman." sadece şaka yapıyordum Doruk. Ciddiye alınıcak bir tarafı yok.

Kolumdan tutup üst kata çıkmaya başladı. "Doruk ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Benden sana avantaj. Sen "Burada öpebilirim" dedin. Ama öpemezsin o yüzden bende, beni öpmen için ortam yaratıyorum."

Odaya girmedik ama koridorun sonuna doğru yürüdük. Sonuna gelince Doruk durdu.

"Öp."

"Şaçma-" diyemeden dudaklarımda ki baskıyı hissettim. Yavaş, yavaş beni kendine çeken o büyülü tadı...

----

Doruk sıkılmış gibi duruyordu. Biz yukarı çıktıktan sonra okulun yarısı buraya gelmişti.

"Doruk. Sıkıldıysan gidebiliriz."

"Olur." kapıya doğru yürümeye başladığımız anda Aslı ve Semih ömüzde durdular.

Aslı gözlerini kısarak "Hoop nereye? Daha parti başlamadı ki." dedi.

"Aslı. Doruk ve ben sıkıldık gitmek istiyoruz."

Aslı kolumdan tuttu ve beni yemeklerin olduğu masaya götürdü. Semih de, Doruk'u masanın karşısına götürdü.

Bir anda kızlar bizim tarafımıza, erkekler karşı tarafa koşmaya başladı. Ev o kadar büyük ki insanlar yürümek yerine koşuyorlar.

"Aslı ne olduğunu anlatıcak mısın?" Aslı ayağa kalktı. Diğer kızlarda ona eşlik ettiler ve yemek masası hariç bütün masaları devirip bizim tarafa yaklaştırdılar.

Aslı bağırarak "Yemek savaşı başlasın!" dedi. Erkeklerin tarafına içi yemek dolu dolap getirildi.

Tam Aslı'ya bir şey söyleyecekken yüzüme pasta geldi. Yüzümü temizlemeye çalışırken boynumum tamamı başka bir pastayla kaplandı. İğrenç.

--Aslı'dan--

"Ya Pelin eğilsene. Her tarafın pasta olmuş. Dur çiko-"

"Uff Aslı. Hadi savaşmaya devam et." dil çıkartıp devam ettim.

Semih'le göz göze geldiğimiz an gülümseyip suratına pasta attım. Furkan gülmeye başlayınca ona da pasta attım.

Kapının açılmasıyla herkes olduğu yerde kaldı. Kimin geldiğini göremiyordum. Uzun boylu bir kız görmemi engelliyordu. Semih'in bağırdığını duyunca kızı itip öne geçtim.

Ne yani üvey babası mı savaşın durmasını sağlamıştı. Bu adam da fazla olmaya başladı diye düşünürken, düşüncelerimi Semih'in üvey babası böldü.

"Evden çıkın. Hemen!" diye bağırarak ortada dolaşıyordu.

Pelin gitmemiz için ısrar ediyordu. En sonunda Doruk ve Furka, Pelin'i dışarı çıkardılar.

Semoh'in üvey babası olduğum yerde kaldığımı görünce yanıma geldi.

"Senin ne özlliğin var Küçük Hanım?" cevabımı susarak cevap vermeye karar verdim.

"Sana bir soru sormuştum." dayanamayıp konuşmaya başladım.

"Benim özelliğim sizin Semih'e vermediğiniz sevgiyi vermek. Ve bu da beni özel biri yapıyor."

Üvey babası sahte gülümsemesiyle "Buradan gitsen iyi olur." dedi.

Üzgünüm uzun zamadır yb yayınlamıyorum.

* Yeni Başlangıç *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin