"Peki Ya Siz Kimsiniz?" Bölüm 1

2.8K 89 83
                                    

Merhabalar efenim.
Nasılsınız?
Ben oldukça iyiyim.
Size daha önce sormuştum. Aklımda başka bir şeyler yazmak olduğunu da söylemiştim.
Duyuyorum Söyle'ye devam edeceğim tabii ki.
Sadece yeni bir hikayeyi de buraya bırakmak istedim.
Beni bu hikayeyi yazmak konusunda tetikleyen, çok severek kitabını okuduğum yazara da teşekkür ederim.
En yakın zamanda yazman dileğiyle 🤍
Keyifli okumalar dilerim 🧚🏻‍♀️


Bazen bazı kararları verebilmek öyle zorlar ki günlerce düşünse bile işin içinden çıkamaz insan. Benim güzel kızlarımdan biri de bir yıl önce onu çok zorlayacak bir karar verdi aslında. Ama korkmadı, her şeyi geride bırakmaktan, yeni bir hayata, yeni bir yerde tek başına başlamaktan korkmadı. Bu verdiği zor karar onun için çok iyi olmuştu aslında. Hem benliği hem de kariyeri için bir dönüm noktasıydı.

Polonya'daki ilk yılı bitmişti. Kulüp her ne kadar burada kalmasını iste de o geri dönmeyi düşünüyordu. Yine onu oldukça zorlayan bir kararın eşiğindeydi aslında. Böyle anlarda hep yaptığı gibi kulaklığını takıp Polonya'nın dondurucu soğuğuna aldırmadan yürüyordu sessiz sokaklarda.

Hava kararalı çok olmuştu. Hafiften çiseleyen yağmura aldırmadan yürümeye devam etti. Geri dönmek zorunda değildi ama sıkılmıştı bir şeylerden kaçmaktan.

Evet hiç korkmadı yeni bir hayata başlamaktan. Çünkü kaçtı yaşadığı hayattan.

Ailesini çok özlemişti bir kere. Evini, arkadaşlarını her şeyi çok özlemişti. Bir kadın vardı aklında, kahve çekirdeğini andıran gözleri çekik, dudakları yeni açmakta olan bir gülün renginde, kokusu sanki bir lavanta ormanında yürüyormuş gibi hissettiren. Her güldüğünde içini ısıtan, her baktığında gözlerinden kalbine yol açan. İşte o kadını bir başka özlemişti.

Derin bir nefes aldı ıslak caddeden geçerken. İnsan, kaçtığı kişiyi özleyip geri dönmek ister mi? Bunca kırgınlığın arasında hala onu bu kadar sevmesi çok canını acıtıyordu.

Geri dönse de dönmese de yaklaşık bir ay sonra milli takımda görecekti zaten onu. Kalbine bir ok saplandı sanki. Olduğu yerde durup derin bir nefes aldı tekrar.

Onu en son konuştuklarından beri bir daha hiç görmedi. Kardeşinin maçlarını bile izlemiyordu onu görmemek için. Keşke dedi içinden, keşke içimde yaşasaydım da ona hiçbir şey anlatmasaydım.

Türkiye'den ayrılmadan bir hafta önce, açmıştı ona içini. O karşısında o kadar güzel dururken tutamamıştı içinde. Söyleyivermişti her şeyi.

Peki ya o ne yaptı? Anlamadı benim kızımın sevgisini, çok kızdı ona. Seven insana sevdiği için kızılır mı? Gönül bu sonuçta. Kimi seveceğini bilemiyor bazen.

Saliha hiç kızmadı ona. Ama ben çok kızgınım hala. Saliha'ya söylediklerini unutamıyorum mesela. Resmen avuçlarının içine aldı kızımın kalbini ve tüm gücüyle sıkıp geri verdi ellerine.

Bazen ona da hak veriyorum aslında. Çünkü Saliha ayna oldu ona. O da bir başkasını seviyordu. Yeşil gözlerine baktığında oraya hapsolduğu birine aşıktı. İşte bu yüzden çok kızdı Saliha'ya. Zehra onun çok yakın arkadaşıydı.

Hiç unutmuyorum, "insan yakın arkadaşına nasıl aşık olabilir?" diye kızmıştı Saliha'ya. Sanki kızıma değil de kendine kızar gibiydi. Dedim ya, Saliha ayna oldu ona.

Yağmur hızını arttırdığında, evin yolunu tuttu benim lokumum. Ona lokumum demeyi severim. Gerçi ilk Hande söylemişti bunu ona. Olsun ona kızgın olsam da taktığı lakabı kullanabilirim sonuçta.

Dolunay /HanSal/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin