1. BÖLÜM

6.9K 214 27
                                    

Döngü hep aynı ilerler; doğ, yaşa , öl. Doğma kısmını hallettikten sonra en zor kısım geliyor. Yaşıyoruz ama kimse bilmiyor ki, aslında yaşayan bedenlerde bulunan ölü ruhlarız.

Yaşıyorum ama kimin için? Ne için? 

Bildiğim şey kendim için değil...

Yatağımda oturmuş müzik dinliyorum. Dinlediğim müzik içeriden gelen sesleri bastırmıyordu. Çirkin kahkahalar buraya kadar geliyordu. Bekliyorum, birazdan ikizim gelecek ve beni evden çıkaracak. Sadece biraz daha sabretmem gerek. Dinlediğim 3. şarkıda telefonuma mesaj geldi.

Buradayım.

Hemen kulaklığımı çıkarıp kapıya koştum. Kapının kulpunu tutarken 2 kere kapıya vurdum. Karşı taraftan 4 kere vurma sesi geldi. Tık ,tık tık tık.

Kapının kilidini açıp geri çekildim. İçeri giren bedenle kapıyı tekrar kilitleyip güvenli kollara kendimi bıraktım. Konuşmadık, biz konuşmadan da anlaşabiliriz. Beni kendinden ayırmadan kucağına aldı ve yatağa yattı, beni de üstüne yatırdı. Saçlarımı okşayarak sakinleştirmeye çalıştı, işe yarıyordu da.

"Laçin gidelim, olur mu?" Sesimin titremesine engel olamadım. Bir damla göz yaşına engel olabilsem  bile sesimin titremesine engel olamıyorum.

"Gidelim Lavin'im." Beni yatağa oturttu. Ben kendimi toparlamaya çalışırken o , çantamı alarak içine telefonumu ve kulaklığımı koydu.

Ayağa kalktığımda çantamı koluma taktım ve yüzüme yine o umursamazlık maskesini taktım. Sol tarafımdaki ikizime baktığımda o da aynısını yapıyordu. Bunu görünce dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Az önce dağılan ben değildim sanki. 

Kapının kilidini açıp önde ben arkada Laçin olacak şekilde çıktık. İçeriden gelen kahkaha sesleri midemi bulandırmaya yetmişti. Salona girdiğimizde babamı kendi kızını ve hamile karısını kolunun altına almış karşısındaki kendi oğlu diye saydığı Murat ile konuşuyordu.

Bizi ilk gören tabii ki Murat olmuştu. Gözleri bana değdiğinde Laçin'in gerildiğini fark ettim.

"Ya gidiyor muydunuz? Keşke biraz daha kalsaydın Doğa." Ona boş boş bakmaktan başka bir şey yapamadım. Benim yerime ikizim konuşurdu. Bu ortamdan bir an önce gitmek istiyordum ama asla ona karşı korktuğumu göstermeyeceğim, göstermeyeceğiz.

"Bize artık müsaade, yeterince kaldığımızı düşünüyoruz." Diyerek babama , doğrusu Hakan'a baktı. Hakan kafasını bize bakmadan sallayınca söze ben girdim. "İyi akşamlar Hakan Bey."

Ses tınımdaki alayı sadece Laçin fark edebilirdi. Kendi öz çocuğu olmayan biri bile ona baba derken biz ona baba demiyoruz. Son kez bize Murat hariç bize memnuniyetle bakan kişilere tiksinti ile baktık ve dışarı çıktık.

İkimizde motorlarımıza binerek gaza bastık.

12 yaşından beri yeri geldi kafede çalışarak, yeri geldi şarkı söyleyerek para kazandık.  Hakan bize asla para vermezdi ki kendisi zengin olarak adlandırılabilecek bir gruptaydı. 14 yaşımızda iken annemiz öldü ve babamız Sude ile evlendi.

O zaman öğrenmiştik Hakan'ın annemizi Sude ile aldattığını ve bizden 4 ay küçük bir kızları olduğunu.

Sude'nin ilk evliliğinden olan oğlu Murat, bana karşı pek hoş davranışlar sergilemiyordu. Yeri geldiğinde sözlü olarak taciz ediyor , yeri geldiğinde ise dokunmaya çalışıyordu. Onunla aynı evde yaklaşık 2 hafta kaldıktan sonra o olay oldu ve artık dayanamadık, evden kaçtık.

14 yaşımızda sokakta kalmıştık. Paramız bizi idare edecek kadar vardı ama kimse reşit olmayan iki çocuğa ev vermezdi.

O gün belki de hayatımızın dönüm noktası olmuştu. Biz parkta otururken karşımıza çıkan bir adam ile.

KAYBOLAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin