12. BÖLÜM

2K 119 8
                                    

"Sen var ya şen..."

"Ben var ya ben..."

"Sen çok..."

"O cümlenin sonunu getirsene artık."

"Öküzsün Laçin." Diye bağırdıktan sonra omzuna sert olmayacak şekilde vurdum.

Bana ayıcıklı pijama giydirmeye çalışıyordu. Ve ben ayılardan korkuyorum.

"Bak güzelim kaşlarını çatınca sinirli olmuyorsun, aksine sevimli oluyorsun." Dediğinde bu seferde yastığımla kafasına vurdum.

"Ya sen onu ne zaman aldın? Benim öyle bir şeyin varlığından haberim bile yok!" Diye bağırdım bu sefer.

"Bak işte tam senlik." Dediğinde tekrar kafasına vurdum. Kapıyı açıp çıktığında ardından kapıyı açık bıraktı.

"İçine dağ ayısı kaçmış Romeo. Senin bana yine işin düşecek. 'Ay parçam'diye gelmeyecek misin?" Diye söylendim. O sırada kapım açıldı ve Laçin kafasını içeri uzattı.

"Öfkeli civciv dehşet saçtı!"

"Beni ikiz katili yapma!" Diye bağırdım kapattığı kapının arkasından.

İçimde siyah dantelli bir iç çamaşırı varken üstüme ayıcıklı pijama mı giyeceğim? Hadi bunu geçtim o canavarı üstüme mi geçireceğim?

İçimde siyah dantelli bir iç çamaşırı varken üstüme ayıcıklı pijama mı giyeceğim? Hadi bunu geçtim o canavarı üstüme mi geçireceğim?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beyaz uzun kollu kazağı elime alarak giyinip giyilmeyeceğine baktım. Yaklaşık 1 saat önce Leyla Hanım'ın bizi uyandırması ile kalktık ve sonrasında arkadaşlarımıza olan biteni üstü kapalı bir şekilde anlattık. Sadece Cenk ve Ecem gerçekleri biliyordu çünkü diğerlerini endişelendirmek istememiştim.

Kapının çalması ile daldığım yerden çıktım.

"Gel gel. Ben sana göstereceğim benimle dalga geçmeyi..." Diye seslendiğimde kapı açıldı ama beklediğim kişi Yaman değildi. Allah'tan tam o sıra üstümü giymiştim.

"Şey... yemek hazırdı da." Dediğinde utandığını anlamıştım. Çok tatlı bir çocuktu.

"Benden bu kadar çekinmene gerek yok. Hatta Laçin'den de çekinme. Bizde senin gibi aynı annenin rahminden çıkmış insanlarız." Dediğimde yine kızarmıştı ve biraz da şaşırmıştı. Bu eve geldiğimden beri sadece Laçin ve Yaman'a tatlı davranıyordum. Gerçi birde Mert var, beni olduğu gibi gören.

Beraber aşağı inerken onu konuşturmayı denedim. Benin böyle yaklaşmamla rahatlamış ve kendini açmıştı.

"4 dil öğrenmek zor oldu mu? Bende dil öğrenmek istiyorum ama zorlanıyorum."

"Kolay değil tabi. Ama istekle ve düzenle çalışınca sana basit gelecek. Mesela ben dillere Laçin kadar düşkün değilim. Bana İspanyolcayı Laçin öğretmişti. Eminim sana da istekle öğretir ama eğer Rusça öğreneceksen ondan isteme çünkü onun zaafı bu dil ve gerçekten çok gıcık bir öğretmen olabiliyor." Derken yemek odasına gelmiştik.

Masada oturan Laçin'in yanına geçtiğimde bana göz kırptı ama ben sadece onun anlayacağı şekilde gülümseyince gözlerini kaçırdı.

Bunun anlamı 'şuan yanımızda başkaları var diye sana ses etmiyorum ama sonrasında canını okuyacağım.'

Ateş Bey'in gelmesiyle yemeğe başlamıştık. Yemekler eğlenceli geçiyordu. Normalde yemek yerken konuşmayı seven birisi değilim ama bu bana artık tatlı gelmeye başlamıştı.

"Çocuklar sizin aranız mı bozuk?" Diye soran Ateş Bey ile Laçin'e baktım. Hemen gözlerini kaçırdı.

Şerefsiz.

"Hayır Ateş Bey, sadece küçük bir tartışmaydı." Dedim gülümseyerek.

"O kadar küçük ki sesin evi inletiyordu." Diye mırıldanan Berk’e döndüm ve gülümsedim.

"Dinlemeseydin. Bundan sonra daha sessiz olmaya çalışırız. Tabi buna söz veremem ne de olsa kendimizi değiştiremeyiz."

"Hayır kızım, sakın kendinizi kısıtlamayın aksine çok tatlıydınız."  Diye samimice konuştu Leyla Hanım. Aynı zamanda da Berk’e bir bakış attı.

"Yaratıcıymışsın." Dedi Alp.

"Hangi konuda?" Diye sordum suyumu içerken.

"İçine dağ ayısı kaçmış Romeo." Dediğinde Yaman, Laçin ve büyüklerin kendini gülmemek için tuttuğu gördüm.

"Kasmayın kendinizi, gülün rahatlayın." Dedim küskünce. Tabi benim bunu dememle dördü birden gülmeye başlamıştı. Yemek başladığından beri bakmaktan kaçındığım Mert'in de dudaklarında minik bir tebessüm vardı. Rezil olduğuma göre saklamanın anlamı yoktu.

Gözlerimi kısarak Laçin'e baktığımda gülümsemesini soldurdu.

"İkizlik görevlerini yerine getirmiyorsun. " diye mırıldandığımda kaşlarını çattı.

"Hayır, getiriyorum."

"Evet, getirmiyorsun."

"Ne sakladım senden?"

"En sevdiğin çiçeği almışsın." Dediğimde ilk önce anlamazca bana baktı. Sonrasında ağzını açtı ve geri kapattı. Masadaki suyu alıp içmeye başladı. Masadakiler ara ara bizi izliyordu. Ama sesimizi kısık tuttuğumuz için duymuyorlardı.

"Nereden biliyorsun?" Sırıttım.

"Gördüm." Dediğimde içtiği su boğazında kaldı ve öksürmeye başladı. Sesimizi kısık tuttuğumuz için herkesin duyduğunu sanmıyordum.

"Bebeğim." Diyen Laçin'e bakmadan yemeğimi yemeye devam ettim.

Yemek boyunca tatlı bir sohbet olmuştu ama pek katılmamıştım. Laçin ise benim aksime onlarla sohbet etmişti. 

Üstümde yorgunluk vardı ve hiç bir şey yapmak istemiyordum. İzin alıp odama geçtiğimde Laçin benimle gelmek istemişti. Ama onun aşağıdakilerle oturmasını istemiştim çünkü ikimizin de ortada olmaması ayıp gibi geliyor.

Sanırım bir aile olduğumuzu kabul etmeliyim.

Bilgisayarımda yeni gelen işlere baktım. Daha Poyraz Bey ile konuşmamız lazımdı.

Yüksek bütçeli bir iş teklifini görünce onu inceledim. Ünlü bir şirketin kasasından para eksiliyormuş. Şirket yer altında olduğu için benden istemişlerdi. Yaklaşık 4 saat sonra ise hem haini bulmuştum hem de hesabıma bol sıfırlı bir para geçişi olmuştu.

Kendimi yatağa attığımda uyuyamayacağımı biliyordum. Gözlerimi kapatarak başımdaki ağrının azalmasını bekledim.

Tam uykuya dalmak üzereyken telefonuma gelen mesajlar ile kaşlarımı çattım.

Ben grup mesajlarını sessize almamış mıydım?

Gözümü açmadan telefona baktığımda bilmediğim bir numara olduğunu gördüm.

.
.
.
Merhabalarrrr. Nabersiniz?

Sonunda texting kısmına giriş yapıyorum.

13. Bölümü bu bölümle beraber yayınlayacağım ama eğer bölüm şuan sizde gözükmüyorsa 15 dakikaya yayınlanır.

Kendinize dikkat edin. Öpüyorum.

Oy ve yorumlarınızı unutmayın.

♡♡

KAYBOLAN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin