17. Bölüm {Bal Arısı}

301 13 7
                                    

Hep geçti aylar ve mevsimler
Unutuldu vaatler sözler
Yaşla doldu o güzel sözler
Yine "uslanmadı" dediler

Bal arısı çiçek çiçek dolaştı
Bal arısı kalbiyle çok savaştı
Bal arısı çiçekten çiçeğe dolaştı
Hep kalbinin sahibini aradı

                                            (Bal Arısı)

Minatozaki sadece "Bunu neden yaptın?" der gibi baktı ve çok geçmeden yere yığıldı.

Bıçağımdaki kana baktım, yere, tam olarak Minatozaki'nin şakaklarına damlıyor, oradan gözlerine doğru süzülüyordu. 

O an benim de artık masum olmadığımı fark ettim, artık o masum Kamelya'ydım ben. Bir kadının çocuklarının olduğunu ve onun kendisinin lordu olduğunu unutup kadını öldüren Kamelya'ydım ben artık. Peki ya çocukları? Onlara ne olacaktı? Annelerinin kaybını nasıl atlatacaklardı?

(Yazarın ağzından)

Kamelya bunları hiç düşünmediği için pişmanlık duydu, ama olan olmuştu artık, geri dönüşü yoktu, o artık kanını kirletmiş katil bir prensesti. Prenses diyorum çünkü bir saray leydisi asla böyle rezil hareketler yapmazdı, onlar daima asil, temiz ve saf olmalıydılar. Mesela saray leydilerinin evlenmeden erkeklerle konuşması yasaktı, saray leydilerinin elleri daima soğuk beyaz olmalıydı, aksi taktirde halk leydinin ellerinin kana bürünmüş olduğunu sanırlardı, saray leydileri saf ama bir o kadar da uyanık olmalıydılar, her daim savunmaya hazır, her daim dövüşe ve ani bir durumda kendini öldürmeye hazır olmalıydılar sonuçta sarayın sırları onlardan daha önemliydi, değil mi? Kamelya ise canından korktuğu için Minatozaki'yi öldürmüştü, elleri kana bulanmıştı, eline yayılan kan beyaz ellerine hafif bir esmerlik kondurmuştu, evlenmeden erkeklerle konuşmuştu, hep böyle bir insan olmuştu Kamelya.

Bir an Kamelya'nın içini bir korku sardı, okulun hemen yanındaki küçük binada onlarca temizlikçi ve 5 düşes kalıyordu, bu haber onların kulağına giderse, ki temizlik yapmak için gelen biri elbet burayı görecekti, hiç iyi şeyler olmayacaktı. 

"Ben ne yaptım?" dedi kendi kendine Kamelya,

Hemen arkasındaki kabartmalı motifin arkalından bir ıslık yükseldi, Kamelya ne yapması gerektiği bilmiyordu, yanında ne zehir ne de kanlı hançer dışında silah vardı.

"Katil prenses buraya bak!"

Kamelya ellerini hafif yukarı kaldırarak arkasını döndü, onu görenin bir düşes ya da temizlikçi olduğunu sanmıştı ama gerçekler farklıydı,

"Sabina!"

"Hahahahah! Kamelya!"

"Demek şimdi de adam öldürmeye başladın!"

"Hayır ben sadece buradan geçiyordum-"

"Hayır Kamelya, onu sen öldürdün!"

"H-hayır gerçekten!"

"Yalancı ve katil, ne büyük şans ama!"

"Sabina sen neden buradasın?"

"Hiç,"

"Bak, bence anlaşabiliriz!"

"Bilemedim ki! Düşeslerin tepkisini merak ediyorum açıkcası!"

"Hayır Sabina! Seni de olaya dahil ederim!"

"Bak, bak, bak yalancı ve katil prenses beni tehdit ediyor, duydunuz mu?"

"Burada başka kimse yok Sabina?"

"Sen öyle san seni aptal!"

Birden Kamelya iki kişinin kolunu tuttuğunu hissetti, iki kahkaha sesi duydu, kafasını çevirdiğinde kollarından tutanların Atlas ve Baran'dan başka biri olmadığı fark etti.

Lordlar ve VarislerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin