8. Bölüm {Etkisini Yitirmeyen İlaç...}

494 24 2
                                    

Açelya'da kedileri fark etmiş, hemen beyaz kediye doğru koşmaya başlamıştı. Bense siyah olan yavruya aşık olmuştum. Gözü olurdum onun, ayağı olurdum. Hiç problem olmazdı, göremediklerini ben gösterirdim ona, beraber koşardık.

Lord Rosa "Birini seçin leydiler sizlere bu kediler kaldı sadece. Geri kalan tüm hayvanlar sahiplendirildi." dedi. Hiç düşünmeden "Siyahı istiyorum!" dedim yorgunluktan titreyen sesimle. Rosa iğreniyor gibi bakıyordu. Aman! İğrenirse iğrensin.

Bana küçümser bakışlar atarken siyah kediyi uzattı, "Bir gözü görmeyen, bacağı sakat bir kediyi neden istiyorsun Kamelya?" dedi Açelya. "Ben onun gözü olurum, ayağı olurum, hiç sıkıntı olmaz Açelya" diye cevapladım. Artık Yalnızca Rosa değil Açelya'da bana küçümser bakışlar atıyordu. Sıkıntı değildi, bir insana aşık olduğumuzda gelen garip bakışları önemsemiyorduk. Bir kediye aşıkken neden önemseyelim ki?

Lord Minatozaki bizlere dönüp "Artık sınıfa dönme vakti kızlar, hem Açelya, Atlas sürekli seni soruyordu." Açelya'nın gözleri parlıyordu.

"Hadi gidelim Kamelya"

Başımı salladım. Sınıflara doğru ilerlemeye başladık ve sesler gelen sınıfın kapısını yavaşça araladık, tüm sınıf sohbet ediyordu ki kapı açılırken gıcırdadığı için herkes bize bakmaya başlamıştı.

Atlas ayağa kalktı, Açelya'nın yanına doğru sakince ilerledi. Herkes onları izliyordu, aslında Atlas ve Açelya'nın aşkı ortaya çıkarsa olaylar mecburen evliliğe giderdi. Evlenmek istemedikleri çok belliydi, yani şu an içeri bir lord girip ikisinin el ele olduğunu görse işler ciddileşirdi. İyi yada kötü anlamda...

Atlas Açelya'ya daha da yaklaştı ve kulağına fısıldamaya başladı. Hemen yanlarında olduğum için onları duyabiliyordum.

"Nerelerdeydin Açelya? Ne yaptılar sana? Söyle bana geberteyim onları!" 

Atlas'ın sesinden ne kadar sinirli olduğu belliydi, gerçekten Açelya için cinayet işleyebilirdi. 

Açelya hiçbir şey söylemedi, Atlas'ın elini yavaşça bırakmıştı ve sırasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Ta ki yere yığılana kadar...

Atlas panik olmuştu, koşar adımlarla Açelya'nın yanına gitti. Farkında olmadan "Dokunma Atlas ciddi bir şey olabilir. Lordlara söyleyeceğim. Dokunma!" 

Beni umursamamış, Açelya'nın kafasını iki elinin arasına almıştı bile. Hiçbir şey söyleyemiyordu, sadece bakıyordu. Orada ilk kez Atlas'ın ağladığını görmüştüm.

Ben de üzülüyordum elbette, kızcağızın bünyesi o kadar zayıflamıştı ki sırasına geçememişti. Mahzendeyken hiç tam olarak doymuyorduk, bu yüzden bünyesi zayıflamış olmalıydı. 

Lord Minatozaki aceleyle sınıfa girdi. Yanında her zamanki iki hizmetçisi vardı. Açelya'yı apar topar bir sedyeye aldılar. Nereye götüreceklerini bilmiyorduk, ne yapacaklarını bilmiyorduk, sıkıntı neydi bilmiyorduk. Tüm bunlara rağmen kimse Açelya'yı nereye götüreceklerini sorgulamadı. Sadece iyileşmesini umduk...

Atlas, Minatozaki'ye  yakalanmamak için göz yaşlarını siliyordu.

Çaresizdi Atlas. Sevdiği kız gözlerinin önünde yere yığılmıştı, hiçbir şey yapamamıştı. Ağlayamamıştı, bağıramamıştı, Açelya'ya uyanması için yalvaramamıştı, zaten 1 hafta kadar yüzünü bile göremediği sevgilisinin o sedyeyle nereye götürüldüğünü bile soramamıştı. Çaresizliği gözünden okunuyordu. Eminim o an sadece tanrıya dualar ediyordu, yalvarıyordu... 

Çaresizce sınıfa baktım, planda bir değişiklik vardı. Sadece 5 sıra kalmıştı, kontlar ve leydiler yan yana oturmaya başlamıştı muhtemelen. Sıkıntı değildi, utanılacak bir şey yoktu. Belki bir arkadaş edinirdim. 

Lordlar ve VarislerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin