Bölüm 7

9 1 0
                                    

...

Hastaneden çıktıktan sonra yan konağa geldiğim an kendimi çok yabancı hissetmiştim ama en güzel yanı bir süre yatakta oluşum oldu. Çünkü aralarında olsaydım işler daha sıkıntılı olabilirdi. Bu evde misafir eksik olmuyordu. Bana yan konaktan bile telaşları fazla gelirken içinde olmak her an tetikte olmak gibiydi. Sılanın odasının hemen yanındaydım. Sıla her an yanımda ve destek oluyordu. Ağrılarım azalmıştı veya ağrı kesicilerini aksatmıyordum. Gözlerimi ilk açtığım anda ki ağrılarım yoktu ve bu yüzden sürekli şükrediyordum.

Aklımda sürekli o adam olsa da bir an Sılanın canına bir şey olma ihtimali çok fazla canımı sıkıyordu. Onu ben davet etmiştim. Her ne olursa olsun vicdanım bunu asla kaldıramazdı. Yataktan doğrulduğumda iş yerine raporumu iletmem üzerine geri dönüş yapıp yapmadıklarına bakmak için bilgisayarımı elime aldım. Odada şu an kimse yoktu. Perdeleri bilerek kapattırmıştım. Yüzüme vuran ekranın yansıması dışında zifiri karanlıktı ortam. O an gelen yanıtı gördüğümde bilgisayarım elimden kaydı ve yatağın diğer tarafına düştü.

Bir darbe daha almıştım. İşten kovulmuştum. Arkasındaki kişiyi tahmin etmek hiçte zor değildi ama bu darbe gerçekten ummadığım anda geldiği için kalbim çok fazla parçalanmıştı. O an yataktan kalktım. Işığı yakıp banyoya geçtim ve küçükken de yaptığım gibi banyo kapısına yaslanıp ağlamaya başladım. Gözyaşlarımı ailemden saklamanın en iyi yolu orasıydı ve bu alışkanlık olmuştu. Sessiz sessiz ağlarken kapının açılma sesini duydum "Sevda." Sılanın sesiydi "Sıla, banyodayım." "yemeğimizi getirdim." "şu an çok fazla aç değilim Sıla. Sonra yesem daha iyi olur." "tamam, o zaman bizde bir saat sonra yeriz." Sıla odadan çıktıktan sonra tek elimle yüzümü yıkadım ve havluyla kurulayıp derin nefesler alarak ağladığımı dağıtmaya çalışıyordum. Kimseye bunu yansıtmak istemiyordum. Üzerime bu kadar düşüyorlarken daha fazla güçsüz yanımı onlara yansıtamam.

Odaya geri döndüğümde yatağa uzandım ve Sıla tam bir saat sonra gediğinde uyuyor numarası yapıp onu geçiştirmiş oldum. O gittikten sonra da ayağa kalkıp odadaki koltuğa geçtim ve dizlerimi kendime çekip öylece saatlerce oturdum. Konaktaki sesler dinmişti. Terasa çıkıp hava almak istedim. Hem kimseyle de karşılaşmazdım. Geceliğim ve üzerime geçirdiğim dizlerimde biten sabahlıkla terasa doğru ilerledim. Gerçekten kimseden ses gelmiyordu. Terasın sürgülü kapısını açıp temiz havayla bedenimin ilk temasını öylece hissetmeye koyuldum. Sonrasında ilk adımı attım ve sağlam olan kolumla taş tırabzanlara yaslanıp gözlerimi kapatıp serin havayla zihnimi toplamaya çalıştım. Terasın kapıları yeniden açıldığında arkamı dönmeden önce gözyaşlarımı çaktırmadan silip arkama döndüm. Kerem olduğunu görünce yeniden önüme döndüm. Çok geçmeden yanıma gelmişti "ağrıların dinmemiş olmalı ki ağlamaya devam ediyorsun." Başımı ona dönüp olumsuz anlamda salladım "ağlamıyorum." O an tek kaşını kaldırıp "yalan söylemeyi asla başaramıyorsun." Hiçbir cevap vermeden öylece durmaya devam ettim. "yarın konağa geçsem iyi olur. Hem iyiyim." "olmaz. Tam iyileşmeden kimse seni bırakmaz." O an ona dönüp yaklaştım ve "bana borçlu değilsiniz. Bunu kim olsa yapardım." O an o da aynı şekilde yaklaşıp gözlerime bakarken "bunu aslında seninle ilk karşılaşmamızda fark ettim. Benim önüme durduğun an gerçek bir deli olduğunu anlamıştım ama burada kimse senin Sılayı koruman için kalmanı istemiyor. Sana değer verdiği için istiyor. Aklından saçma düşüncelerini çıkar." "ben sana ne yaptım? Neden bu öfken asla anlamıyorum." "bunun da seninle bir ilgisi yok ve eğer burada daha fazla bu incecik gecelikle kalmaya devam edersen hastalanman an meselesi."

O an sabahlığımın omzumdan kaymasına izin verdim ve onun yerde olmasını veya üzerimde kısacık bir geceliğin olmasını umursamadan odama doğru ilerlemeye başladım. Odamın kapısına geldiğimde kapıyı hızlıca açıp kapının arkasına yaslandım ve kalbimin hızla çarpan ritmini düzenlemeye çalıştım. Bu adam kalbimi yerinden çıkaracaktı ve ben bu hareketlerle onu daha derinlerle yerleştiriyordum. Onu nasıl aklımdan çıkaracaktım? Odanın kapısı çalındığı an hemen kenara çekilip usulca açtım. Elinde sabahlığımla karşımda dikilen adam tehlikeli adımlarla üzerime doğru geliyordu. İçeriye girer girmez kapıyı ayağıyla yitip beni duvarla arasına aldı. Kollarıyla hapsettiği alanda heyecandan nefes alamıyordum. Pencereden ve abajurdan vuran ışıkla yüzlerimiz görünüyordu ama çok loştu. "tehlikeli sulardasın. İstemeyeceğin sonuçlarla karşılaşabilirsin." O an gözlerimi sımsıkı kapadım ve "bundan korkmuyorum." Her zamanki ses tonuyla "korkmalısın." "buna yalnızca ben karar veririm. Şimdi lütfen odayı terk et. Omzum ağrımaya başladı. İlaç içmem gerekiyor." O an duvara yumruk attı. Bu ani refleksi ciddi anlamda korkutmuştu.

Sonrasında ise kapıyı açıp odadan ayrıldı. O çıkana kadar gözlerimi açmamıştım. Belki de kendimi küçük düşürmüştüm ama bundan pişman değildim. Kendimi yatağa bıraktığımda bilgisayarı duvara fırlatmak istedim. Her ne kadar zihnim dağılsa bile karşımda yine bir olumsuz sonuç vardı. 

Aşk Seni BulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin