Tatlılar yenip, Umut'a övgüler yağdıktan sonra konu, spora ve Uğur'un çalıştırdığı takıma geldi. Erhan'dan hiç beklemediği övünç dolu sözler utandırmıştı, Uğur'u. O gençler için çabalarken aslında onların neler hissettiğini çok da fazla bilmiyordu. Ama kısa süreli bile olsa tekerlekli sandalyeye mahkûm birinin bunları söylemesi çok mutlu etmişti kendisini. Fakat konu sandalye alınması gerektiğine geldiğinde yine utandığını hatta kırmızı yanaklarla oturmaya başladığını biliyordu. Erhan onun bu haline üzülse de bu konu ile ilgili günlerdir kafa yoruyordu.
"Anne, sizin dernek bu yıl kermes düzenlemeyecek mi?"
"Düzenleyecek. Hayrola, hazır evdeyken bir iki örtü mü işleyeceksin? Bak sana en kolayı etamin gelir. Dantel falan zorlar seni." Annesi hem konuşuyor hem gülüyordu. Tüm masadakiler gülerken sadece Erhan ile Uğur gülmüyordu.
"Uğur'un takımına sponsor olsanız nasıl olur? Bunu dernek yönetimi ile görüşsen diyordum. Kermes geliri ile sandalyelerin en azından iki üç tanesini alamaz mısınız?"
Gülüşmeler kesilmişti. Bu kez masada sessizlik hüküm sürüyordu. Annesi kendisine baktı.
"Erhan, bu çok güzel bir fikir! Pazartesi günü bunu konuşacağım."
"Meliha Hanım, derneğinizin başka planları olabilir. Başkalarının hakkını almak istemeyiz. Biz bir şekilde o sandalyeleri temin edeceğiz. Lütfen bu konuda kendinizi zorunlu hissetmeyin."
"Zorunlu değilim ki. Sadece, fikri yönetime ileteceğim. Bu sandalyelerin fiyatları ne kadar?"
"Biraz pahalı. Normal sandalyelere hiç benzemezler. Hem dengeli durması hem de hızlı hareket etmesini sağlayan aerodinamik yapısı var. O yüzden fiyatları çok yüksek."
"Ne kadar yüksek, Uğurcuğum?"
"Tanesi 2.250 liradan başlıyor. İkinci eli de yok gibi bir şey."
"Anladım. Evet pahalıymış. Tek başınıza altından kalkamayacağınız kadar çok para bu."
"Anne, siz bu kermesten iki ya da üç sandalye çıkartırsanız bir tane de ben alırım."
Erhan, bunu söylediğinde Uğur kafasını hızla ona çevirdi.
"Çok teşekkür ederim ama bu kadarına izin veremem."
"İzin almam mı gerekiyor? Ben sadece sandalyelerden bir tane alacağım. Üstelik daha çok alınması lazım! Bu sadece ufak bir destek!"
"Ama anneniz de kermes aracılığı ile destek verirse çok da ufak bir yardım olmayacak bu."
"O kısmı henüz kesin değil ama! Konuyu kapatalım. Ben kararımı verdim."
"Ama..."
"Uğur'cuğum, hiç itiraz etme. Erhan kararını vermiş. Bence de çok doğru bir karar. Ben de görüşüp sana dönerim. Her yıl kermesimiz zaten bu tarz yardımlar için düzenleniyor. Şubat sonu ya da mart başı yapıyoruz kermesi. Senin için tarih geç değildir inşallah!"
"Teşekkür ederim hepinize. Geç değil. Zaten bu yıl sandalyeleri var. Sadece son elemeyi geçersek, ortak kullandığımız takım ile tarihler çakışacak. Biz elemeleri geçemezsek o zaman da sandalyeye ihtiyaç olmayacak."
"Bu yıl olmazsa seneye olur. O yüzden biz bu işi bu yıl çözelim." Erhan konuyu kapatmak için söylemişti son sözü.
Alihan Bey, oğluna baktı. Onun aklında olanları anlamak istiyordu. Erhan kafasına koyduğunu yapardı.
Kızlar bu arada kermeste neler satıldığını sormuş, arkadaşlarının da kermesten alış veriş yapmasını sağlamaya çalışacaklarını söylemişti. Bir nevi imece usulü çözüm aranıyordu. Uğur ilk kez gülümsedi masada. Yeni yıl güzel başlıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/40655711-288-k831880.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAKİ ATEŞ
RomanceEski bir dost... Erhan Binbaşı Sırlar, Yalanlar ve Kararlar'ı okuyanlar anımsar, Aden'e aşık bir Erhan Binbaşı vardı. (Okumamış olanlar da okuyup tanışabilir. :D ) Okuyucunun bir kısmının tercihi Erhan olunca, aşkına da karşılık bulamayınca, bu iyi...