Arabayı Uğur kullanıyordu. Erhan yine onun arabasındaydı. Zeycan arka koltukta oturuyordu. O yüzden yine aralarında belli bir mesafe varmış gibi davranıyordu ikisi de. Zeycan ise arkada mesaj çekiyordu. Ama aldığı yanıt ile hayal kırıklığına uğramıştı. İbrahim işi olduğunu yazmıştı. Üzüleceğini bile bile...
Bu kez çok güzel bir lokale gelmişti grup. Üstelik İbrahim onlardan önce ulaşmıştı. Zeycan, kandırılmış olmanın hırsı ile surat asıyor, İbrahim ise gönlünü almaya çabalıyordu. Yuvarlak bir masaya oturmuştu grup. En çok Erhan memnundu bu konumdan. Uğur yanında oturuyordu. Bazen bacakları bazen elleri birbirine değiyordu. İkisi de çekmek istemiyordu bu temaslarda kendilerini. Aslında bir süre sonra çok zor gelmeye başlamıştı uzak davranmak. Yine de dişlerini sıkacaklardı. Bu birlikte gezmeler daha uzamayacaktı ya. Hepsi ayrı ayrı eğlenmek isteyecekti. En azından Erhan kesinlikli öyle isteyecekti. Sahne alan grup çok neşeli şarkılar çalıyordu. Önce hepsi kurtlarını döktü. Erhan ile Uğur bile pistteydi. İkisi de rahat rahat müziğin ritmine uyuyordu. Erhan artık bastonu bile kullanmıyordu. Uğur onun çok iyi olduğuna karar vermişti. Tek engeli şu an araba kullanmasıydı. Aslında rahatlıkla kullanabileceğini biliyordu ama bir süre daha dikkatli olmasını istiyordu.
İlk oturanlar Uğur ile Erhan olmuştu. Diğerleri, dans müziği ile pistte salınmaya devam ediyordu. Erhan o kadarına dayanamazdı. En iyisi oturmak demiş masaya dönmüştü. Sahneyi gören bir şekilde oturuyorlardı. Eli masanın altında Uğur'un elini bulmuş, parmakları ile avucunun içini okşuyordu.
"Bu durumu ben yarattım değil mi? Aklıma şaşayım. Seni kollarıma alamadıktan sonra burada olmak neye yarar? Gerçi o pistte de olmak zor. Uğur hanım bir çare bulsanız?"
"Kelin merhemi olsa desem halimi anlar mısın?"
"Anlarım. Ben de seni öpmek istiyorum güzelim. Çok istiyorum." Bunları söylerken yüzüne bakmıyor, sanki havadan sudan konuşuyormuş gibi bir elinde çatal ile muhabbet ediyordu. Oysa diğer elleri kenetlenmiş bir şekilde masanın altında duruyordu.
"Yarın ne yapalım?" Erhan, o kadar doğal gelen bu soruya karşılık neredeyse orada sarılacaktı Uğur'a. "Sen ne istersen onu yapalım."
"Sinemaya gidelim mi?"
"Olur."
Bir süre sonra diğerleri de masaya gelmişti. Geç saatlere kadar masada eğlence hiç eksilmedi. Erhan ile Uğur masada baş başa kaldıkları zaman yine el ele oturuyorlardı. Eve dönüş yolunda ise hiç beklemedikleri bir şekilde arabada yalnız kaldılar. İbrahim, Zeycan'ı eve bırakmak istediğini söylemiş, kendi arabasına almıştı. Böylece Erhan ile Uğur, aradıklarını bulmuş oldu. Bu kez manevra yapma sırası Uğur'daydı. Diğerlerine önden gitmelerini, kendisinin hastasının sarsmamak için daha yavaş kullanacağını söylemişti. Kimsenin şüphelenmediği cümlesini tamamladığında Erhan neredeyse yakalanmalarına neden olacaktı. Çünkü kahkahasını zor bastırmıştı.
Arabalar yola çıktıktan sonra Uğur süratini iyice düşürdü. En sonunda bir sokakta arabayı durdurdu.
"Erhan, sakın sonra bu yaptığımı kafama kakma. Ama seni arabada öpeceğim."
"Bu konu hakkında tek bir alaycı söz söylersem bana da Erhan demesinler."
Erhan, genç kadını kollarına aldığında cümlesini yeni bitmişti. O dudaklara ulaşana kadar geçen saliseler bile çok uzun gelmişti. Sonrası ise cennete düşmüş gibi hissettirmişti. Tüm gece bu anı beklemişti ikisi de. Çılgınca öpüşüyorlardı. Hatta o güne kadar olan tüm tutkulu öpüşmelerini gölgede bırakacak kadar ateşliydiler. Erhan zorlukla durdurdu kendisini.
"Uğur, dayanamıyorum artık. Seni o kadar çok istiyorum ki delireceğim."
"Ben de. Erhan, ben de seni çok istiyorum. Tüm gece ellerimi uzak tutmaya çalışmaktan yoruldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAKİ ATEŞ
RomanceEski bir dost... Erhan Binbaşı Sırlar, Yalanlar ve Kararlar'ı okuyanlar anımsar, Aden'e aşık bir Erhan Binbaşı vardı. (Okumamış olanlar da okuyup tanışabilir. :D ) Okuyucunun bir kısmının tercihi Erhan olunca, aşkına da karşılık bulamayınca, bu iyi...