*****
İki sivil kadın polis Züleyha'nın evinde sözde güne gelmişti. Terörle mücadeleden de iki kadın görevli onlara katılmıştı. İki teşkilat da polis ile görüşüldüğünü gizlemek için sadece kadınları görevlendirmiş, güzel bir kamuflaj bulmuştu. Zeycan kadınları gördüğünde şaşırmıştı. Gerçekten güne gelir gibi süslenmiş takmış takıştırmıştı hepsi. Gülmesini engelleyerek buyur etti misafirleri.
Cemal evin dinleniyor olma ihtimalini düşünmese de polis gerekli tedbiri almıştı. Çalışma odasında tüm görüşmeyi baştan sona anlatmış, kişinin robot resmini çizdirmişti.
Zeycan'ı tehdit etmeleri ve bir ay daha ağabeyini ellerinde tutacak olmaları çok sinirlerini bozmuştu. Üç saat kadar kalmıştı kadınlar. Hepsi işinin ehliydi. Çantalarını toplayıp çıkarken çoğu evden ayrılışta olduğu gibi ev sahibinin hazırladığı börek kurabiye dolu paketlerini de almayı ihmal etmemişlerdi. Gülüşe gülüşe çağırılmış taksilere ikişer ikişer binip uzaklaştılar.
Zeycan, arkalarından bakarken onlara özendiğini hissetti.
*****
"Uğur Hanım, Derince kafilesine üç kişi daha ilave edebilir miyiz?"
Uğur, bunu beklemiyordu!
Pazartesi günü kendisinin geleceğinden bahsetmişti. Ama diğer üç kişiden bahsetmemişti.
Erhan, onun şaşırdığı fark etti. Yüzünde soru dolu bir ifade vardı. Pazartesi sadece kendisini geleceğini söylemişti. Tesiste yer olmama ihtimaline karşılık Uğur'un rahatsız olmasını istemiyordu. Pazartesi sağlık tesisinin adını öğrenmiş, telefon açarak yer olduğunu teyit etmişti. Çarşamba günü de ailesi için yer olup olmadığını gönül rahatlığı ile sormuştu, doktoruna.
Uğur, pazartesi geleceğini duyduğunda yaşadığı şokun üstüne şimdi yeni bir şok daha yaşıyordu. Nedense Erhan'ın gelmeyeceğinden emindi. Oysa o bir de yanında birilerini getiriyordu.
"Tabii. Ben ayarlarım. Misafirleriniz de iki hafta mı kalacak?"
"Sedat, iki gece kalacak ama belki arada uğrar diye benim odam iki kişilik olsun. Annemler bir hafta kalacak."
Ailesi geliyordu! Bunu da beklememişti işte. Meliha Hanım ile Alihan Beyi de orada görmek güzel olacaktı.
"Ailenizi yeniden görmek çok güzel olacak. Size yemek sözümüz vardı ama bu aralar ayarlayamadık."
"Önemli değil. Sizler çalışan insanlarsınız. Ne zaman müsait olursanız o zaman gelirler."
Bu cümleden Erhan'ın o yemeğe gelmeyeceği sonucu çıkıyordu. Uğur bunu duyduğuna sevinmişti! Sevinmişti değil mi? Bir de evinde ağırlamak zorunda kalmayacaktı. Sevinmişti tabii. Ama neden gelmek istemediğini de merak ediyordu. Soramayacağı soruları merak etmekten vazgeçmeliydi...
Artık çalışmalarda önceye nazaran çok daha fazla konuşuyorlardı. Kendiliğinden gelişmişti bu durum. Uğur dayanamayıp Yunus'u sormuş, Erhan da bu sorunun ardında Umut olduğunu bildiği için ne biliyorsa anlatmıştı. Böylece konuşmaları artmıştı. Son gelişmeleri ve orada kendi davası ile ilgili olayları anlatmıyordu elbette. Oysa Uğur, o konuyu da çok merak ediyordu. Sormak istediği ne çok soru olduğunu fark edince şaşırıyordu. Gerçekten suçu var mıydı? Arkadaşının suçsuzluğu kesin miydi? Dava sonucunda Erhan ne yapacaktı? İşine geri dönecek miydi? Daha bir sürü soru beyninde dönüp duruyordu.
İyi de bu soruların yanıtlarından ona neydi ki?
*****
Hafta sonu yaklaştıkça Yunus'un içi içine sığmıyordu. İstanbul'a dönmek hem istediği hem de korktuğu bir durumdu. Umut'u özlemiş, görmek istiyordu ama gördüğünde yaşanacaklardan korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAKİ ATEŞ
RomanceEski bir dost... Erhan Binbaşı Sırlar, Yalanlar ve Kararlar'ı okuyanlar anımsar, Aden'e aşık bir Erhan Binbaşı vardı. (Okumamış olanlar da okuyup tanışabilir. :D ) Okuyucunun bir kısmının tercihi Erhan olunca, aşkına da karşılık bulamayınca, bu iyi...