Chan
Bahçede yanımda Minho ile misafirlerin gelmesini beklerken zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Heyecanlı olduğumdan falan değil bir an önce bu yükten kurtulmak istediğim için..
Kiminle evlendiğimin bir önemi yoktu, önemli olan görevimi başarıyla yerine getirmekti. Bu tüm hayatım boyunca benimsediğim tek şeydi. Başarılı ve güçlü bir lider olmak. Bunun uğruna yapmadığım ve yapamayacağım şey yoktu, bir şey hariç elbette. O da yanımda duran serseri kardeşimden vazgeçmek.
Benden nefret ettiğini ve abisi olarak görmediğini biliyorum fakat ne olursa olsun o benim küçük kardeşim olarak kalacak. Onu ilk gördüğüm andan beri hep sevdim ve korumaya çalıştım fakat o babamla iş birliği yapıp ona ihanet ettiğime inanıyor. Ona ihanet etmedim fakat zaman ayırdığım da söylenemez. Bu kadar güçlü bir klanda lider olmak kendime zaman ayırmayı bile unuttururken çevremle olan iletişimimi bir noktadan sonra kesmek zorunda kaldım.
Peki tüm bunlara değer miydi? Bu sorunun cevabını uzun zamandır arıyorum fakat henüz bulamadım. Belki de babamın dediği gibi hayatımda bir omegaya ihtiyacım vardır. Birini sevmeye ve hayatıma dahil etmeye ihtiyacım vardır.
Dakikalar sonra siyah bir araba bahçenin girişine yaklaşmış, içinden önce hizmetçiler prenslerin eşyalarıyla çıkmıştı. Önümüzde saygıyla eğilen hizmetçilere askerlerim eşlik ederken sol arka kapıdan inen kişiyle göz göze geldik. Uzun siyah saçları, kusursuz yüzü ve utangaç bakışları o an tüm hayatımı sorgulatan şey olmuştu. O benim omegam mıydı?
İnanamıyordum çünkü bu omega hayatıma dahil edebileceğim biri değil tüm hayatımı ona adayabileceğim güzellikteydi. En son kalbimin ne zaman bu kadar hızlı attığını hatırlamıyorum bile. Her şey nasıl bu kadar hızlı gelişti emin değildim. Büyülü anı bozan ise Minho'dan başkası değildi.
"Alfa Hyunjin! sizi en son ülkenize yaptığım bir gezi esnasında görmüştüm. Göz alıcı güzelliğiniz daha da artmış. Yalnız mı geldiniz yoksa? Abim omegasını bekliyordu sabırsızlıkla."
Alfa mı? bu nasıl mümkün olabilirdi? Minho'nun sözlerinden sonra gözlerimin içine bakmış ve beni selamlamıştı.
"Kardeşim adına çok üzgünüm Alfa Chan. Rahatsızlandığı için bugün bana eşlik edemedi. Yarın yola çıkacak izniniz olursa."
Adının Hyunjin olduğunu öğrendiğim alfa başını eğip özür dilerken titreyen ses tonu beni daha da şaşırtmıştı. Hayatımda ilk defa böyle narin bir alfa görmüştüm. Elimi dostane bir şekilde omuzuna koyduğumda irkilmiş ve şaşkınlıkla gözlerime bakmıştı. Ortamdaki gariplik herkesi etkisi altına almışken konuyu kapatmak en iyisiydi.
"Sorun değil Hyunjin. Misafirimiz olarak seni ağırlamaktan onur duyarım. Kardeşin yarın istediği zaman yola çıkabilir."
Tanrım aklımı kaybetmek üzereyim. Neden bu kadar güzel gülümser ki bir alfa? Ve en kötüsü neden benim omegam değilsin..
Minho sahte gülümsemesiyle Hyunjin'e eşlik ederken yaşadığım hayal kırıklığıyla bahçenin ortasında beklemeye devam ediyordum. Az önce yaşadığım her şeyi unutmak ve bu histen bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Yarın benim omegam gelecekti. Gelecekteki eşimin abisini omegam sanıp saçma sapan hayallere dalmak ucuzluktan başka bir şey değildi. Şimdi tüm yapmam gereken içerideki tatlı alfayı iyi ağırlamaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden (Hyunchan/Minsung)
FanfictionAcheron ve Elysion kuzey bölgesinin en güçlü sürüleridir. Bu iki klanın liderleri yaptıkları bir anlaşma ile alfa ve omega olan oğullarını evlendirmeye karar verir. İki gencin fikirlerine önem verilmediği gibi kardeşleri ve yakınlarının da hayatları...