Jisung
Minho odanın kapısını kapatıp yanıma geldiğinde oturduğum yatakta biraz köşeye kaymıştım. Yatağın diğer ucuna oturduğunda bir süre sessizlik olmuştu. Gerginlikle ellerime bakarken anlık bir kararla bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde onun beni izlediğini gördüm. Gözleri yüzümde değil giydiğim geceliğin omuz kısmındaydı. Utançla bakışlarımı kaçırıp önüme döndüğümde yanımdaki beden hareketlenmişti.
"Sakinleşmen için zaman vermek istedim ama biraz daha beklersem bayılacak gibi görünüyorsun." Sözlerinden sonra aniden kolumu tutup beni kucağına çektiğinde refleksle sıkıca boynuna tutundum. Yüzlerimiz birbirine yakınken gözlerime bakarak elini omzuma attı ve geceliğin askısını indirip kumaş parçasının göğüslerime kadar inmesini sağladı.
Dudakları boynuma yöneldiğinde boştaki eli sırtımdan geceliğin fermuarını açmıştı. Ellerini o kadar hızlı kullanıyordu ki saniyeler sonra kucağında çıplak oturuyordum. Boynumda hissettiğim diliyle gözlerim kapanırken, elleri belimi sıkıca kavramıştı.
Boynumdan yavaş yavaş göğsüme indiğinde dilinin vücudumda bıraktığı ıslaklık içimi ürpertmişti. Göğüs uçlarımı öpüp, emerken sonunda kendime engel olamayıp inlemiştim. Minho sesimi duyduktan sonra başını kaldırıp gözlerime bakmış ve sırıtmıştı.
"Değişmediğini görmek güzel omega."
Ona cevap vermek için ağzımı açmıştım ki, Minho buna izin vermeden beni yatağa yatırmış ve göz temasını kesmeden gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı. Onu izlerken hızlanan kalbim ve nefes alışverişlerimi duyduğunu biliyordum. Bir süre sonra o da tamamen çıplak kaldığında üzerime uzanmış ve bir kolunu başımın altından geçirerek dudaklarıma eğilmişti. Gözlerini kapatıp nazikçe öptüğünde heyecandan titreyen elimi saçlarının arasına daldırıp onu kendime iyice bastırdım.
Nazik öpücüğü bir süre sonra alevlendiğinde elleri de boş durmuyordu. Parmaklarını girişimde hissettiğimde boğazımdan çıkan boğuk inlemeyle dudaklarımız ayrılmıştı.
"Geçen sefer hazırlamamıştın Minho. İstersen yine-
"Bu sefer her şey olması gerektiği gibi gidecek. Canını acıtmak istemiyorum." Alnımı öpüp gözlerime baktığında benden onay beklediğini anlayıp elimi yüzüne getirdim. Yanağını hafifçe okşayıp gülümsediğimde bir parmağını içimde hissetmiştim.
Acı hissediyordum ama bana parlak gözlerle bakan alfa o kadar huzur veriyordu ki kendimi onun büyüsüne kapılmış gibi hissediyordum. Bir süre sonra ikinci ve üçüncü parmağını da eklediğinde artık acı hissi yavaş yavaş zevke dönüşmeye başlamıştı. Minho dudaklarıma kelebek öpücükler kondurup parmaklarını hızlıca hareket ettirirken onun da kalp atışlarının benimkinden farkı yoktu.
İlk birlikteliğimizde o kadar duygusuz davranmıştı ki, onun için hiçbir anlam ifade etmeyen biriydim o zamanlar. Şimdi ise her şey çok farklıydı. O çok farklıydı.
"Sanırım bu kadar yeterli daha fazla dayanamayacağım Jisung."
Sesi çok kısık çıkmıştı, zorlandığı her halinden belliydi. Bir süre sonra parmaklarını çekip yüzümden uzaklaştığında oturur pozisyona gelmişti. Çekmeceye uzandığında ne aradığını anlamıştım. Elini tutup onu durdurduğumda yüzüme bakmıştı.
"Seni hissetmek istiyorum. Lütfen.."
Minho yutkunup başını salladığında bir elini başımın yanına sabitlemiş, diğeriyle de penisini girişime konumlandırmıştı. Penisinin ucunu hissettiğimde gözlerimi kapatıp istemsizce çarşafı avuçlamıştım. O kadar heyecanlıydım ki gerçekten neredeyse bayılacaktım. Onu bir an önce içimde hissetmek istiyordum.
"Gözlerini aç." Minho'nun baskın sesiyle gözlerim kendiliğinden açıldığında vakit kaybetmeden bir anda kendini içime itmişti. Bu çok fazlaydı. Bu his..
Şuanda nasıl göründüğümü bilmiyordum ama nefesim kesilmişti. Minho panikle yüzüme baktığında elini yanağıma koyup alnını alnıma yasladı.
"Nefes al bebeğim. Beni korkutuyorsun." sesi hem endişeli hem de bu durumdan zevk alıyormuş gibi geliyordu. Beni böyle muhtaç görmek onu eğlendiriyordu farkındaydım fakat elimde değildi.
Derin nefesler alıp bu hisse alışmayı beklediğimde Minho göz kenarlarımdan akan yaşları siliyordu. Muhtemelen hissettiğim acıyla ağlamıştım fakat farkında bile değildim. Minho saçlarımı nazikçe okşayıp, yüzüme öpücükler kondururken hareket etmesi için sırtına hafifçe vurmuştum. Konuşmayı deneyip kendimi rezil etmek istemiyordum çünkü muhtemelen sesim çıkmayacaktı.
Minho hareket etmeye başladığında öpücüklerine ara verip yüzümü dikkatlice izlemeye başladı. Yavaş yavaş ritmini hızlandırdığında nefes seslerimiz birbirine karışmıştı.
"Ahh M-minho" adı dudaklarımdan her döküldüğünde daha da hızlanıp tamamen üzerime uzanmıştı. Vücut ağırlığı altında ezilen küçük bedenim hem nefes almakta zorlanıyor hem de hissettiği zevkle titriyordu.
Dudaklarımı parçalamak istercesine öpmeye başladığında bir ileri bir geri giden yataktan çıkan sesler kulaklarımı tırmalıyordu. O kadar hızlanmıştı ki vücudum neredeyse savruluyordu. Dudaklarımdan ayrılıp boğazımı sıkmaya başladığında bana beklentiyle bakıyordu.
"Söyle omega! Ne istiyorsun?" Cevap verebilmem içini sıkı tutuşunu gevşettiğinde istediği cevabı vermiştim.
"Senin mührünü taşımak istiyorum alfa. Sadece sana ait olmak istiyorum."
Minho bu sözlerimden sonra boğazından çıkan güçlü bir hırıltıyla dişlerini boynuma geçirmişti. Vücudumda şok etkisi yaratan his gözlerimin kaymasına sebep olacak kadar zevk vermişti bana. Boynumdan akan kan hissiyle bilincim yerine geldiğinde Minho dudaklarındaki kanımla tekaradan dudaklarıma yapışmıştı. Kendi kanımı onun dudaklarının arasından alırken Minho penisini son kez içime sertçe itmiş ve ikimizin de aynı anda boşalmasını sağlamıştı.
İçimde hissettiğim doluluk hissi omegamı zevkle inletirken, Minho da benden farksız görünüyordu. Gözlerine baktığımda kırmızı olduğunu fark etmiştim. Alfası şuanda kontrolü almıştı. Boşalmasına rağmen içimde gelgitlerine devam ederken son damlasına kadar tüm menilerini içime akıtmaya devam ediyordu.
Bir süre sonra yorgunlukla üzerime uzandığında alfasının kontrolünden çıkmıştı. Hissettiğim yoğun duygularla kollarımı sıkıca sırtına sarmıştım. Burnum tam ensesine gelecek şekildeydi. Muhteşem kokusu burnumun ucundayken gözlerimi huzurla kapattım.
"Seni seviyorum. Her şeye rağmen çok seviyorum."
Minho hafifçe doğrulup içimden çıktığında bir kolunu sıkıca belime sarıp beni kendine çekmişti. Saçlarımı öpmüş, ben uykuya dalana kadar beni çok sevdiğini ve asla bırakmayacağını söylemişti.
Smut yazmak gerçekten çok lanet bir şey. Sırada Hyunchan var, iki alfa üstelik bakalım nasıl olacak. Umarım beğenmişsinizdir bu ikiliyi, okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forbidden (Hyunchan/Minsung)
FanfictionAcheron ve Elysion kuzey bölgesinin en güçlü sürüleridir. Bu iki klanın liderleri yaptıkları bir anlaşma ile alfa ve omega olan oğullarını evlendirmeye karar verir. İki gencin fikirlerine önem verilmediği gibi kardeşleri ve yakınlarının da hayatları...