Kaçmaktan yoruldum

145 23 5
                                    


Jisung abisinin solgun yüzünü incelemekten alıkoyamıyordu kendisini. Birkaç gündür Chan'la iletişim kurmadıklarının farkındaydı. Yemek masası gergin bir atmosfere ev sahipliği yaparken Hyunjin bir köşede, geldiğinden beri onun yüzüne bir kere bile bakmamış olan Chan ise başka bir köşede oturmuştu. Kendisi ise sevgili nişanlısının hemen yanındaydı tabiiki.

"Biraz benimle mi ilgilensen artık?" Onu düşüncelerinden alıkoyan sesle soluna dönmüş ve kendisine beklentiyle bakan alfayla göz göze gelmişti. Ne yapmasını bekliyordu ki?

"Anlamadım, ne yapmamı istiyorsun?" Minho bıkkın bir nefes verip henüz tabağına neredeyse hiç dokunmamış omeganın elini tutarak onu peşinden sürüklemişti. Bunu yaparken Hyunjin'in ölümcül bakışlarını hissetmişti fakat pek de umurunda değildi. O önce kendi yıkılan ilişkisini düzeltsin diye düşünerek elini tuttuğu yumuşak eli daha sıkı kavrayıp, omegayı bahçeye getirmişti.

Bir süre bekledikten sonra beyaz güllerle dolu bahçeye büyülenmiş gözlerle bakan omegaya gülümseyip, kollarını beline sarmıştı genç alfa. Dudaklarını omeganın boynuna getirip öptüğünde kolları arasındaki bedenin gerildiğini ve derin bir nefes aldığını hissetmişti. Sessiz geçen dakikaların ardından Jisung belindeki kollara tutunmuş, sakin tutmaya çalıştığı bir tonda sormuştu.

"Beni neden buraya getirdin?" Minho omeganın heyecanını sesinden anlamıştı. Ve bu durum onun da kalbini istemsizce hızlandırıyordu. Omeganın belindeki ellerini çekip cebinden çıkardığı kolyeyi başının arka tarafından uzattığında Jisung şaşkınlıkla önünde sallanan kolyeye bakmıştı.

"Kolyem!! Onu bulmuşsun!" Jisung sevinçle kolyeye uzandığında Minho hızla avuçlarından çekmiş ve omeganın sabırsızca önüne dönüp gözlerine bakmasını sağlamıştı.

"Sence de bir teşekkürü hak etmedim mi?" Jisung yutkunup kısık sesle teşekkür ettiğinde Minho'dan bir karşılık alamamıştı. Omega gözlerine istekle bakan alfanın ne istediğini anladığında dudaklarını yalayıp gözlerini kapatmıştı. O kolyeyi almak için bunu yapmak istiyordu. Evet kesinlikle tek nedeni buydu..

Gözlerini açıp kendisini bekleyen dudaklara sert bir öpücük bıraktığında alfa memnun bir ifadeyle kendisine bakmış, gözlerinin içine bakarak kolyeyi omegasının boynuna takmıştı.

Jisung aralarındaki mesafenin giderek azalmasıyla nefesini tutarken, alnına bırakılan öpücükle şaşkınlıkla Minho'nun gözlerine bakmıştı. Bu beklediğinden çok daha masum ve etkileyiciydi..

"Nişan hediyesi vermeye fırsatım olmamıştı. Bu kolyeden başka ne alsan gözlerin bu kadar mutlulukla parlamazdı biliyorum. Şimdilik bunu kabul et, evlendiğimizde ve alfa resmi olarak ben olduğumda tüm Acheron eşimin, yani senin olacak."

Acheron'un tüm hazinesi Chan'e aitti. Minho isyancı bir alfa olduğu için babası ona sadece hayatta kalabileceği kadar maddi destekte bulunmuştu fakat Minho bunu bile reddetmişti. Jisung duygulandığı her halinden belli olan bir tavırla ona sarıldığında, Minho bunu gelecek vaatlerine olan sevincinden diye düşünümüştü fakat öyle değildi. Jisung duygulanmıştı çünkü Minho ilk defa onu düşündüğünü belli eden bir davranışta bulunmuştu. Annesinden kalan tek değerli eşyanın ona sevdiği adam tarafından tekrardan kazandırılması kadar değerli bir hediye olamazdı gözünde.

Üstelik tek hediyesi bu değildi. Her ne kadar dillendirmese de ilk geldiği gün rengarenk çiçeklerle dolu olan arka bahçenin şimdi sadece beyaz güllerle dolu olması tesadüf olamazdı. Onun için uğraşmıştı. Hem de hayal edemeyeceği kadar romantik bir şekilde.

"Seni anlamıyorum Minho. Bize neden bunu yapıyorsun? Neden her seferinde bana umut verip sonra kalbimi paramparça ediyorsun? Peki ben neden terk edileceğimi bildiğim halde sana yeniden ve yeniden inanıyorum?"

Jisung sıkı sıkıya sarıldığı alfanın göğsünde soluklanırken, Minho duyduğu sözlerle derin bir iç çekmişti. Onun da kafası en az Jisung kadar karışıktı. O da yaptıklarına bir anlam veremiyor, kendisiyle bir türlü yüzleşemiyordu. Fakat en sonunda ne olursa olsun Jisung'u mutlu etmek isterken bulmuştu kendisini.

"Bana soru sorma Jisung çünkü hiçbir sorunun yanıtı bende yok. Sadece yoruldum. Senden de kendimden kaçmaktan da yoruldum. Akışına bırakmaya karar verdim. Zaten artık ne olursa olsun benden kaçamazsın. Yakında bizim devrimiz başlayacak."

Jisung duyduğu sözlerin güven verici olmadığının farkındaydı fakat o da yorulmuştu. Belki de içinden geldiği gibi davranmalıydı. Daha ne kadar acı çekebilirim ki diye düşünüyordu. Hem belki de bu evlilik ikisinin de yaralı ruhunu iyileştirirdi. Şimdiye kadar hep abisi onu kurtarmıştı, artık abisini kurtarmak için Jisung bir şeyler yapmalıydı. Eğer onun eşi olduğunda Minho'nun kararlarında etkisi olacaksa bunu en iyi şekilde kullanacaktı. Hem kendi gelecekleri için hem de Hyunjin'in mutluluğu için.


Jisung'un en sevdiği çiçek beyaz gül ve Minho bunu geçmişte öğrenmişti.

Hyunchan'de biraz daha yavaş ilerliyor olaylar onların birlikteliklerine de daha var haliyle ama sağlam adımlarla gidecekler.

Minsung ise daha hızlı ve tecrübeli bir çift. Çok hızlı kararlar alıp çok ani hamlerlede bulunmaya alışkın bir ikili. İlişkilerinin doğası bu o yüzden çok garipsememek lazım.

Forbidden (Hyunchan/Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin