31- Oyun İçinde Başlayan Oyun

121 10 28
                                    

Keyifli okumalar ♡♡♡

Oy yorum beni çok sevindirir ^^

Sezen Aksu- Sızı

~~~

Derin bir nefes aldım. 

Sanki dünyanın tüm yükü benim omuzlarımdaymış gibi hissediyordum ama değildi, bunun da farkındaydım. Bazı şeyleri büyüten tarafta ben vardım. İtham ettiğim şeylerin başını çeken kişi de bendim fakat kim olsa aynı şekilde hissederdi. Kim olsa aynı şeyleri düşünür, kim olsa aynı şeyleri yapardı.

Tanımıyordum. Kutay'ı tanımıyordum. Her yaşımı en ince detayına kadar didiklemiştim. Bütün  günlüklerime teker teker bakmıştım, bütün fotoğraf albümlerimi yere sermiş, tüm video kayıtlarımı izlemiştim. Hatta küçükken gittiğim gitar kursundaki yoklamaya bile bir şekilde ulaşmıştım. Ama yoktu işte.

Kutay Kaya diye biri hayatımda daha önce hiç olmamıştı. 

Ona, anlattıklarına inanmak istiyordum ama bu da kendime olan bakışımı değiştirecekti. Ben deli değildim, olmayan şeyleri varmış gibi görmüyordum. Unutmuş olsam bile hayatıma girmiş olsaydı izine bir şekilde rastlardım. Yoktu işte. Bundan önceki dört, beş ay haricinde benim anılarımda da hayatımda da zihnimde de yeri yoktu. 

Ona inanmamı bekliyordu ama kendisini benim yerime koymalıydı birazcık. Çünkü benim yerimde kim olsa ona inanmazdı, bir şaka ya da bir oyun gibi gelirdi. Bana da öyle geliyordu. Sanki biri bana büyük bir oyun oynuyormuş, işin sonunda da yüzlerce insanın önünde beni küçük düşürecekmiş gibi hissediyordum. 

Buna benzer bir şeyi yaşayan birini daha öncesinde görmüştüm ve aynısının başıma gelmesinden çok fazla korkuyordum.

Düşüncelerim eşliğinde önüne geldiğim demir kapıyı ileriye doğru ittirdim yavaşça. Ardından dershanenin küçük bahçesinde gözlerimi gezdirip soluklanmıştım. Henüz saat erkendi, bu sebeple kimse yoktu. Açıkçası bu işime de gelmişti. Direkt derse başlayacak bir kafada değildim. Hatta uzun bir süredir ders çalışacak kafada değildim. Düşünmem gereken çok fazla şey vardı, kafamın dalıp gittiği çok durum vardı.

Emir vardı mesela. Kutay vardı. Babam, yaşadıklarım, hayatıma yeni giren insanlar vardı. Son zamanlarda yaşadığım her şeyin bir plan dahilinde gerçekleştiğini kavramam vardı mesela. Kendi hayatımda ikinci plana atıldığımı fark edişimin verdiği bıkkınlık hissi vardı. Bunların hepsini düşünmem, tartıp bir kalıba koymam gerekiyordu. 

Ne yapacağımı, nasıl ilerleyeceğimi bulmam gerekiyordu. Çünkü bana kimse yardım etmezdi, etmeyecekti. 

Birkaç adım attım küçük bahçenin içerisinde. Tam o esnada, uzaktan da olsa "Tahmin etmeliydim." diyen tanıdık ses çarpmıştı kulaklarıma . Olduğum yerde kaldım. Bu sesi, burada duymayı beklemiyordum. "Senin çıkarsız bir iş yapmayacağını tahmin etmeliydim." diye devam etti aynı kişi. Sırtımdaki çantayı çıkartıp masanın üzerine koydum ve binanın giriş kapısına doğru ilerledim temkinli adımlarla. İçeri girmeden, köşeye doğru saklanıp kafamı hafiften içeriye doğru eğdiğimde ise görmeyi beklediğim kişiyi bulmuştu gözlerim.

Emir içerideydi. Kalçasını danışmada duran masalardan birine yaslamış, masanın üzerindeki biblolarla oynuyordu. Kaşlarımı hafifçe çattım bu durum karşısında. Onu görmek hoşuma gitmemişti. Her fırsatta beni taciz eden birini bir de ders aldığım kurumda görmek... Hoşuma gitmesi beklenen bir durum da değildi zaten. 

"Hiç konuşmayacak mısın?"

Emir'in sorduğu soruya herhangi bir cevap gelmedi. Yüzündeki mimiklere odaklandım bir süre. Ama herhangi bir ifade de bulamadım suratında. Öylece, ruhu emilmiş gibi masada oturuyor; arada bir ayaklarını sallıyordu sadece.
En sonunda "Konuşmayacaksın." dedi fısıltılı bir şekilde.

ŞAKAYLA KARIŞIK AŞK | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin