Yeni bölümle karşınızdayım. Hepinize keyifli okumalar...
Bir durumla ilgili ortada kalmış gibi hissettiğinizde ve ne yapacağınızı bilemediğinizde, o an istediğiniz şeye nasıl karar verirsiniz? Yapsam mı ya da yapmasam mı, gitsem mi ya da gitmesem mi, dinlesem mi ya da dinlemesem mi? Hangisi daha mantıklı ve kendimize göre çıkarlı gelirse onu seçeriz öyle değil mi? Önemli olan bunun sonucunda bizim ne hissedeceğimizdir çünkü.
Peki, ya her sarpa sarmışsa ve ne tarafından bakarsan bak daha da kötüsü olmazsa?
Zaten en dipteysen bunun ilerisi yoktur çünkü görebileceğin en uç noktaya mahkûm kalmışsındır, bu yüzden kararsız kaldığın durumlarda kendini geriye çekme, ilerle ve işler daha da karmaşık olana kadar devam et. Belki de sonunun kötü olacağını düşündüğün şey, seni aydınlığa kavuşturacaktır. Denemeden bilemezsin.
Eğer arafta kaldığın şey, korkuların ve duygularından ibaretse de üzerine, üzerine git. Çünkü korkularını ancak böyle yenebilirsin ve duygularından da ancak öyle emin olabilirsin.
Hiçbir zaman daha kötüsü olur mu diye düşünmemek gerek. Nereden biliyoruz hayatımızın altının üstünden daha iyi olmadığını.
***
Arabaya atlayıp bu eve gelmeden önce kendi içimde gerçekleşen fırtına bunlardan ibaretti. Üzerimde, her şeye karşı bir boşvermişlik hissi ve 'daha kötü ne olabilir ki' düşüncesi vardı.
Onu dinlemeyi ve bana her şeyi anlatmasını kabul etmiştim. Kabul etmemin tek sebebi ise daha fazla krize fırsat vermeden, öğrenmem gereken her şeyi öğrenmekti. Çünkü bazı şeyleri bilmedikçe sürekli birbirimize zarar verecek, kırıp dökecektik.
Evet, her ne kadar söylediği şeyde onu kastetmediğini tekrarlayıp dursa da, hala kırgındım. Elimde değildi, o anki yüz ifadesi ve bunu söylerken ki kararlılığı gözümün önünden gitmiyordu. İleride belki daha kötü anlaşmazlıklar bile olabilirdi, o yüzden buna bir dur demenin vakti gelmişti.
Her şeyi anlatmaya karar verdiğine göre, anlatacağı şeylerin düşüncelerimi etkileyeceğini ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldıracağına emin gibiydi.
Şu anda bulunduğumuz ev kime aitti bilmiyorum ama gayet lüks bir eve benziyordu. Karşımda oturan bu gibi adamların böyle evlerde ne işi olduğunu sorgulatır cinstendi. Açık bir arsanın içine kurulmuş, yan yana villaların bulunduğu evlerden bir tanesiydi. Her tarafı ahşaptan yapılmış gözüküyordu ancak yüründüğü zaman rahatsız edici tek bir gıcırtı bile duyulmuyordu. İki katlıydı ve salonun ortasında koca bir şömine bulunuyordu. Boydan boya camları ve tahtadan kolonlarıyla, tam bir eski zaman mimarisi gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Misafir
AcciónArkadaşını öldüren bir katil, uzun süre polislerden saklanmayı başarır. Fakat bir gün sokağa çıkmak zorunda kalır ve polisler tarafından fark edilir. Bütün gece polislerden kaçan adam, aniden sokakta bir kızla çarpışır ancak kız, bir katille çarpışt...