Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar...
Bakışlar, gülüşler ve ilk öpücükler... Bunlar unutulmazdı. İnsan hayatında her defasında, sadece tek bir insanda hayran olurdu saydığım bu özelliklere. O ana hapsolurdu, istese de çıkamazdı belki de. Çıkmak isterdi ama bunun için gücü, iradesi yetmezdi. Çünkü o an, onun için ilk ve unutulmazdı. Atlatılması kolay olmazdı.
Hâlâ nefesini hissettiğim bu adam, şu an benim hayatta olmadığımı tahmin etmeliydi. Öyle bir şey yapmıştı ki, öyle beklenmedik bir anda beni öpmüştü ki, bütün hücrelerim şoka uğramıştı. Evet, bu ilkti. Bu benim ilk öpücüğümdü. Ve ne yapmam, ne söylemem, nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Mesela şimdi ne demeliydim, işte bunu bilmiyordum.
"Yani... Ben..." diye mırıldanmaya çalıştım. İki kelimeyi bir araya getirip de konuşabilirsem eğer her şey çok güzel olacaktı.
"Seni böylesine susman için sürekli öpmeli miyim?" diye sordu bir anda dalga geçer gibi nefesini yüzüme vurarak. Bir dakida, beni istediği için değil de, susturmak için mi öpmüştü? Nefes almama müsade edecek kadar benden uzaklaşıp karşımda durduğunda başımı kaldırıp nihayet gözlerine bakabildim. Gözleri aksini iddia ediyordu düşüncelerimin, istediği için öptüğünü söylüyordu ama dudakları aynı şeyi söylemiyordu.
"Ne yani," diye girdim araya boğazımı temizleyerek, "Bu öpücük beni susturmak için miydi?" Cevabı beni korkutuyordu, tedirgindim çünkü ilk öpücüğümü zorunluluktan değil isteyerek ve severek almak isterdim. Her kız öyle ister, öyle değil mi? İlk öpücüğün yeri her zaman ayrıdır.
"Hem evet, hem hayır." Bu da ne demek oluyordu şimdi? Benimle oyun oynuyorsa, bu en büyük hayal kırıklığım olurdu.
"Burada mühim bir konudan bahsediyoruz. Açıkça söyler misin, beni neden öptün?" diye sordum tedirginlik ve biraz da sinirle. Yüzümdeki ifadeden gerildiğimi anlamış olacak ki kaşlarını çattı bir anda. "Anlaşmamızı hatırla." diye fısıldadım son kez.
"Öpmek istedim," dedi rahatlıkla. "O an susup susmaman umurumda değildi, sadece seni öpmek istedim." Kararlı bir şekilde söylediği bu sözlerden sonra ona belli etmesem de rahat bir nefes vermiştim. Çünkü korkmuştum, beni sadece susturmak için öptüğünü, bu öpücüğün bir anlamı olmadığını söyleseydi üzülürdüm. Ayrıca anlaşmamıza sadık kalarak beni yanıltmamasına da sevinmiştim. Söz verdiği zamanlar, sözünden dönmüyordu. Dürüsttü.
"Anladım..." diye mırıldandım. Her ne kadar yüzüme yansıtmak istemesem de ufak bir tebessüm oluşmasına engel olamamış olabilirdim.
Bir anda kolunu duvara yaslayıp beni tekrar kapanı altına aldığında çivi yutmuş gibi diklendim, gerildim. Boynuma doğru eğilen başıyla ise yutkunmadan edemedim. Bu gece için bu kadarı fazla değil miydi, hâlâ ne istiyordu benden? Derin bir nefesi içine çektikten sonra konuştu.
"Ben kabul ettim," diye üfledi kulağıma. "Sen de kabul et." Neyden bahsettiğini anlayamıyordum.
"Neyi?" diye sordum sabit tutmaya çalıştığım sesimle. Kokusu bana hiç yardımcı olmuyordu.
"Benden etkilendiğini. Beni çıplak görünce sırf etkilendiğin, sırf kendini tutamamaktan korktuğun için üstümü giymek zorunda bıraktığını, sana yaklaştığım her an nefesini tutup, gözlerini kaçırdığını... İtiraf et." Yok artık! Bunların hepsini beni gözlemleyerek mi ortaya çıkarmıştı? Böyle mi yapıyordum gerçekten? Tamam, etkileniyor olabilirdim sonuçta hormonlar diye bir gerçek vardı. Bu her insanın başına gelebilecek bir şeydi. Karşımda o değil de başka bir erkek olsa yine aynı tepkiyi verirdim, öyle değil mi? Ayrıca kendini tutamamak da nedir? Arsız mıyım ben, onu öyle görünce üstüne atlayacağım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Misafir
AkcjaArkadaşını öldüren bir katil, uzun süre polislerden saklanmayı başarır. Fakat bir gün sokağa çıkmak zorunda kalır ve polisler tarafından fark edilir. Bütün gece polislerden kaçan adam, aniden sokakta bir kızla çarpışır ancak kız, bir katille çarpışt...