21✼

47 5 1
                                    

Sapphire,

"Ruhu bu dünyaya ait değil." Terrina cümleyi yeniden söyledi. Belki de ona sunduğum şaşkın bakışlar yüzündendi veya uzun süren sessizliği silkmek için.

Gözlerimi kıstım. Dudaklarımı aralayıp bir şeyler demek istedim ama yapamayıp sadece nefes aldım.

"Sen", dedi Phaedra garip bir şekilde boğuk sesle, "Su imparatorluğundan değilsin, değil mi?" Yüzündeki katı ifade yüzünden içim titredi. Belki de dedikleri yüzündendi. "Kimsin sen?" Bu defa Phaedra'nın sesi kısık çıktı, kısık ve yardıma muhtaç. Karşısındakinin kim olduğunu bilmiyordu ama onu evine, en güvenilir alanına almıştı. Bunu defalarca yapmıştı. Ve de kim bilir Terrina bu yöntemle kaç leydinin evine girip bilgi sızdırıyordu.

Terrina gözlerini kapatıp başını öne eğdi. "Sanırım bu güzel rüya son buluyor."

"Şifreli konuşmanı sevmedim." Ellerimi yumruk hâline sokup sıktım. Böyle konuşmalar sonrasında kötü şeylerin olduğunu çocuk yaşlarımda öğrenmiştim.

Terrina kafasını kaldırıp gözlerini açtığında tüm yorgunluğu üzerime düşmüş gibiydi. Derin nefes alıp titrek bir şekilde nefesini verdi. Odada bizim haricimizde Akathi'nin olduğunu unutmamam gerekiyordu. Onun yanında yanlış şeyler söylensin istemiyordum.

Kafamı çevirip bizi pür dikkat dinleyen saygısız Akathi'ye düşman bakışlar fırlattığımda kaşlarını çatıp, "Ne?!" dedi.

"Ben..." Terrina konuştuğu için Akathi ile göz temasımız bitti. "Aslında su bükücüsü değilim."

"O belli." Phaedra'nın sesi bu defa katıydı. Karşısındakini korkutmaya çalışıyordu.

"Aslında ben..." Terrina yüzüme bakıp benden merhamet dilenen bakışlar sunduğunda yutkundum. "Ruh imparatorluğunun prensesiyim." Sıktığım dişlerim öylece kaldı. Vücudum donmuş gibiydi. Nefesim azalmıştı. Dudaklarımı araladım fakat öylece kaldı. Terrina açıklama ihtiyacı hissettiğinden konuştu. Kafasını sola eğmişti. "Ailemin baskısından kaçmak ve prenses kimliğimin dışında..." Gözlerini uzaklara dalmışçasına kıstı. "...kendi kimliğimi keşfetmek istedim." Bana baktı. "Onun peşinden gitmek istedim."

Kaşlarımı kaldırdım. "Bunun için Su imparatorluğunu seçtin."

Terrina kafasını onaylar anlamda salladı. Dudaklarına garip bir gülümseme yayıldı. "Çocukken burada olmuştum. O kadar büyüleyici sokakları vardı ki... tamamen sanat... hep çocukken hayallerim böyle bir yerdeydi."

Bakışlarımı ondan çekip kafamı hafif eğdim. "Büyük... büyük bir iş başarmışsın." Kafamı kaldırmadan baktım. "Kıskanılacak gibi."

Gülümseyip dudaklarını araladı. "Annemden kaçmak kolay olmadı."

"Eminim kolay olmamıştır." Kafamı onaylar anlamda sallıyordum.

"Bizi kandırdınız!" Phaedra doğrulmuştu. "Bu gerçek! Hepimiz... hepimizi kandırdınız." Phaedra'nın gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum. "Hep sizin ne kadar başarılı olduğunuzu görüp..." Yutkundu. "...size imrenirdim." Alt dudağını ısırdı. "Ama şimdi kocaman bir sahtekârsınız!"

Terrina omuzlarını kaldırdı. "Hiçbirimiz kusursuz değiliz."

"Evet, ama hepimiz sahtekâr da değiliz."

"Leydi Phaedra..." Phaedra'yı susturmak için konuşmak istedim. Fakat o gerçekten de Terrina'nın üzerine fazla anlam yüklemiş gibi duruyordu.

Phaedra koşar adımlarla odadan çıktığında ayağa kalkacakken yarıda durmuştum. Yeniden kanepeye oturup kafamı sağa sola salladım. "Galiba leydi Phaedra size kırıldı."

Lanet - Kristal TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin