☆
🎶Reflections🎶
☆"Bu gece yanımda kal."
Duyduğum kelimelerle başımı kaldırıp şaşkınca yüzüne baktım. Hala uyuyor gibi görünüyordu. Yavaşça kollarından sıyrılıp ayağa kalktım. Tam odadan çıkmak üzereydim ki aklıma geçen gün Charles'ın benden sakladığı kutu geldi. Merağım mantığıma baskın gelince bakma kararı aldım.
Parmak uçlarımda yürüyerek komodinin önüne kadar geldim. Usulca eğilip çekmecenin kulbunu tutmuşken belimden sarılan kollarla geri çekildim.
"Mmmh. Maxiee."
Beni sıkı sıkıya sarmış burnunu enseme gömmüştü. Uyanmamış olmasını dileyerek "Charles!" diye fısıldadım. Hiçbir tepki gelmeyince rahatlayıp gergin vücudumu serbest bıraktım. Beni bırakmaya hiç niyeti yok gibiydi. Üstelik boynuma çarpan ılık nefesi garip hissetmeme neden oluyordu. Belime doladığı elleri de karın kaslarımı gıdıklıyor nefesimi düzensizleştiriyordu.
Muhtemelen rüya görüyor, ara sıra anlamsız şeyler mırıldanıyordu.
"Neden, gittin?"
Dudakları kıpırdadıkça enseme değiyor beni de iyiden iyiye heyecanlandırıyordu. Bir süre sonra tutuşunu gevşetmesini umarak beklemeye başladım. Kalbimin atış sesi Charles'ın nefes sesine karışıyordu. Yanlış olduğunu bilsem de durumumuz vücudumu yavaş yavaş uykuya sürüklüyordu.
Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum. Belki on dakika belki de iki saat uyumuştum. Boynuma değen ıslak dudaklarla uyandım. Fark etmeden pozisyon değiştirmiştik ve bu sefer Charles kollarımın arasında başını çeneme yaslamış bir şekilde uyuyordu. Hissettiğim öpüşün gerçek olup olmadığını bile kavrayamazken bulanık zihnim tekrardan uykuya yenik düşmüştü.
☆
Charles
Yüzüme vuran ışık hüzmesiyle gözlerimi araladım. Bilincim açılınca belime yerleşmiş olan elleri hissettim. Usulca arkama dönüp gözlerimi kırpıştırdım. Şaşkınca Max'le şu duruma nasıl geldiğimizi hatırlamaya çalışsam da nafile. En son film izliyorduk.
Max'in kapalı gözlerine bir süre baktıktan sonra yavaşça doğrulup kalkmaya çalıştım. O sırada belimdeki eller göğsüme çıkmış beni geri çekip göğsüne yapıştırmıştı. Sırtımın sızlamasıyla hafifçe inledim. Boğuk sesi kulağımı doldururken tekrar inlememek için zor dayanıyordum.
"Özür dilerim. Çok acımadı değil mi?"
"Çok acımadı da biz neden birlikte uyuduk? Hem bıraksana beni."
"Dün öyle demiyordun ama! 'Bu gece yanımda kal Max. Neden gittin Max? Mmmh Maxie.' Daha sayayım mı söylediklerini?"
"Ben mi dedim bunları?"
"Hatırlamıyorum diye kaçacak mısın yani?"
Oflayarak kollarından kurtulup yataktan kalktım. Üstümü başımı düzeltirken söyleniyordum.
"Kaçmayacağım, çünkü gerçekten ben öyle bir şey hatırlamıyorum. Nereden bileceğim senin bir yerlerinden uydurmadığını? Hem ben öyle desem bile sen de dünden razıymışsın."
Asla bana cevap verme zahmetine girmiyor yatağın kenarına oturmuş halde kısık gözleriyle bana bakıyordu. Yavaşça ayağa kalkıp ağır adımlarla üzerime gelmeye başladı. Şaşkın şaşkın yapacağı hareketi beklerken yüzlerimiz arasında 5 santim kalacak kadar yaklaşmıştı. Ben heyecanla yutkunurken sağ eliyle saçımı karıştırıp odadan çıktı. Kuş gibi çırpınan kalbimle beni arkasında bırakıp banyoya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tu sei il mio Destino | Lestappen | b×b | +18
RomanceSonunda zorlukla dudaklarımız ayrıldığında güzelliğine hayran olmadan edemedim. Hali hazırda kırmızı olan dudakları şişmiş, burnu ve yanakları kızarmıştı. Yüzü hafifçe terlemiş parlıyordu. Göz kapakları aşağı kaymış gözleri baygınca beni izliyordu...