Bugün yine çok önemli işlerim vardı.
(Yeğenimle lego oynamak)
(Kuşuma küfür öğretmek)
(House flipperda Charles ve Max'e ev yapmak)
İşlerimi hallettiğim gibi bölüm yazdım.🤗
Buyrun efenimm.☆
🎶Somewhere Only We Know🎶
☆Charles
Arabadan indiğim gibi garajdaki otomobillere göz attım. Max gerçekten iyi iş çıkarmıştı. İçeri geçtiğimde ev karanlık ve sessizdi. Sırtımdan bir ürperti geçerken yine aynı şeylerin yaşanmamasını diledim. Eşyalarımı bırakıp mutfağa girdim. Adanın üstündeki suşiler gözüme çarpınca yüzüme bir tebessüm yerleşmişti. Somondan yapılmış, çörekotu yok ve yanında soya sosuyla...
Yine de kendisi halen ortalıkta görünmüyordu. Odama çıkıp duş aldım. Giyinip tekrar aşağı ineceğim sırada merakıma yenik düşüp Max'in odasına adımladım. Yatakta kıvrılmış uyumakta olan bedeni içime su serpmişti. Açık olan valize ve yatağın üzerindeki tişörtlere bakılırsa yerleşirken uyuyakalmıştı. Yavaşça yaklaşıp omzuna dokundum.
"Max uyan, hadi yemek yiyelim."
Hoşnutsuzca mırıldanıp arkasını döndü.
"Yorgunum."
"Hak ettin şerefsiz!"
"Şerefsiz ne ya? Ağzın da iyice bozuldu senin."
Kafasını yastığın altına sokarak beni takmadığını gösterip uyumaya geri döndü. Yufka kalbim zorlamaya el vermediği için yataktaki eşyaları dolaba yerleştirip aşağı indim. Oturup yemeye başladığım sıra Max bey uyku mahmurluğuyla yalpalayarak yanıma geldi.
"Beğendin mi? Biraz dağıldı ama..."
"Aslında beğendim. Beklenmedik bir derecede güzel."
"Beni hafife alıyorsun Charlie, kalbimi kırıyorsun."
"Gevşeme hemen, uzaklaş."
Oflayıp yandaki tabureye oturdu. Bir çift chopstick alarak önümdeki suşilerden birini ağzına attı.
"Yapıyorum bu işi ya. Yine de karın mı doyar bununla Charles?"
"Doyar doyar, sen yemezsen ben yerim hepsini."
"Hadi kalk kebapçıya gidelim."
"Ne kebabı akşam bu saatinde."
"Hadi, üstünü değiştir de çıkalım. Bak çok açım."
Küçük bir çocuk gibi heveslenmesine kıkırdayıp odama çıktım. Üzerime bir şeyler geçirip indiğimde Max çoktan hazır bir halde beni bekliyordu. Telefonuna odaklandığından varlığımı fark etmedi. Dibine kadar gelmemle bakışları bana döndü. Önce yüzüme sonra birkaç düğmesini açık bıraktığım gömleğime baktı. Yutkunup tekrar mavilerini yüzüme çıkardı.
"Önüne dön! Sapık herif!"
"Beni kışkırtma o zaman. Kebap yemeye gidiyoruz Maldivler'e tatile değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tu sei il mio Destino | Lestappen | b×b | +18
RomanceSonunda zorlukla dudaklarımız ayrıldığında güzelliğine hayran olmadan edemedim. Hali hazırda kırmızı olan dudakları şişmiş, burnu ve yanakları kızarmıştı. Yüzü hafifçe terlemiş parlıyordu. Göz kapakları aşağı kaymış gözleri baygınca beni izliyordu...