Bölüm 4 - Prens Yeni Evine Uyum Sağlamaya Çalışıyor

39 6 22
                                    

"Yeniden bazı şeyleri yapmaya çalışıyorum, herkes bana karşı çıksa da sen çıkma olur mu? Herkes yanlış derken sen bana doğru de olur mu?"

“Dero sen ne dersen de! Ben sevdim bu çocuğu. Ne olur bizde kalmaya devam etsin. Hem sen de bilirsin ki ben kolay kolay kimseyi sevmem.” Merdivenlerden inerken Açelya’nın mutfaktan gelen sesini duydum. Derya ile benim dedikodumu yapıyorlardı sanırım.

“Senin sevmen şu anda gram umurumda değil. Hırlı mıdır hırsız mıdır bilmeden çocuğu eve aldım. Diken üzerinde yaşıyorum resmen!” Derya arkadaşına isyan ediyordu.

"Tamam sende haklısın. Ama sen emin olmadan onu eve almazsın. Araştırmışsındır."

"Araştırmama gerek yok. Onu tanıyorum."

"Tam olarak nereden?" Açelya benim de aklımdaki soruyu sormuştu.

"Fazla mı soru soruyorsun Açi?" Derya ısrarla cevap vermek istemiyordu. Acaba bunun özel bir sebebi mi vardı? İyi de bu sebep benimle alakalı olmalıydı, sonuçta konu burada bendim.

"Madem tanıyorsun o zaman neden onun için hırsız dedin?" Açelyanın aklında bir sürü soru işareti vardı anlaşılan.

"Çünkü onu sadece uzaktan tanıyorum. Kişilik olarak onun hakkında az da olsa bir şeyler biliyorum." Derya biraz duraksadı. Sanki söyleyip söylememek arasında kalmış gibi. "Ama dış görünüşünü hiç böyle beklemiyordum." Derya sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Benden haşlanmış olabilir miydi?

"Ondan etkilendin mi?" Açelya benim de merak ettiğim bir şey daha sormuştu. Derya gerçekten gizemli bir kadındı.

"Benim sevgilim var öncelikle," Bu mantıklı bir açıklama değildi. Evet ya da hayır diyebilirdi. "Ayrıca şu an bu evde, her an bizi duyabilir." Derya bunları duymamı neden istemedi ki? Onların konuşmalarına daha fazla dışarıdan kulak misafiri olmak istemedim. Yavaş adımlarla mutfağa girdim.

"Günaydın," sevecen bir şekilde içeri girmiştim. Derya uzun saçlarını tepeden toplamıştı. Üzerinde siyah crop vardı. Altını masadan dolayı göremedim. İkisi de bilmediğim bir şey yiyordu.

"Güno bebe!" Açelya bilmediğim şeyler söylüyordu. En azından Güno kelimesini bilmiyordum. Ona garip bir şekilde bakıyordum. Bakışlarımdan beni anlamaya çalıştı. Fakat başarılı olamadı.

"Mete pankek yer misin?" Derya hafifçe öksürüp durumu kurtarmaya çalıştı.

"İçine neler giriyor?" Bilmediğim şeyler yemezdim.

"Süt, yumurta, şeker, tereyağ..." Açelya sevecen ve anlayışlı bir şekilde malzemeleri saydı. Beni yadırgamadılar. Normalde öyle olmuyor muydu? Bilmediğinde kınayan bakışlara maruz kalmıyor muyduk?

"Teşekkürler, sanırım yiyebilirim." Derya bana bir çatal ve bir tabak verdi. Ona teşekkür edip çatal ile tabağıma değişik keki aldım. Annem bana hiç yapmamıştı. Çatal ile bölünce Açelya ufak bir kahkaha attı. Neyi yanlış yapmıştım?

"Bak şekerim bu kadar nazik olma," önündeki kahverengi kavanozu bana uzattı. "Çikolata kreması ile gider bu hayatım. Bak böyle arasına sür çok güzel oluyor." Açelya değişik kekin arasına sürmüştü. Bende aynısını yaptım. Elindeki keki benim ağzıma tıkadı. "Ye evladım ye, hadi." Açelya bir anne gibi benimle ilgilenince bende hafif bir kahkaha attım.

"Rahat bırak çocuğu." Derya gülmemeye çalışarak otoriter bir sese sahip olmaya çalışmıştı. Bunu becerememişti. "Açi bugün video çekelim, ne dersin?"

FevzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin