"İnsan bazen, bazı anlarda kendini kimsesiz hisseder.
Bu kimsesizlik bir terk ya da ayrılıktan kalan bir yara olabilir."İnsan her gördüğüne inanamazdı, inanmak istemezdi. Her durum inanılacak gibi değildi. Şu an yaşadığım durumda bunun en iyi örneğiydi. Ben inanmıyor, inanmak istemiyordum. Babam gitmişti. O gün annem bitmişti. Benim çocukluğum gitmişti. Küçük Mete'nin ailesi yıkılmıştı. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi sevinmeli miydim? Babamın her zaman yanımda olmasını isterdim. Onu gördüğümde ne yapacağımı, ne hissedeceğimi hep düşünmüştüm. Ama düşüncelerim arasında hiçbir zaman öfke olmamıştı. Ben şu an babama karşı bir öfke duyuyordum.
Ne için öfkeliydim?
Beni bıraktığı için mi?
Hayır.
Öfke sebebimi bende bilmiyordum.
Tek bildiğim şu an babamı yanımda istemiyordum.
"Metehan oğlum," babam kollarını açarak bana doğru geliyordu. "Bir kucak?" Çocukken babama sarılmak istediğimde ona bir kucak derdim. O da bana koşarak sarılırdı. Ya da o bana bir kucak der, ben ona sarılırdım. Aklıma çocukluğum gelmişti. Huzurlu ve mutluydum. Dünyayı temiz ve güvenli sanırdım. Babam bana doğru gelirken ben arkaya doğru bir adım attım.
"Adım Mete bayım, beni karıştırıyor olabilir misiniz?" Babamı tanıştım. Ama tanımamazlıktan gelmiştim. Yüzündeki hayal kırıklığı beni maf etmişti. Yutkunmakta zorlandım. Zordu. Tekrardan bazı şeyleri hatırlamak zordu. Hiç kolay olmamıştı. Bu sefer daha da zordu.
"Sen benim oğlumsun ve ismin Metehan," babam kendine bir şeyleri ispatlamaya çalışıyordu. Ben hiç iyi değildim. Dışımdan sert ve duygusuz gözükmeye çalışıyordum şu an. Ama içimde büyük fırtınalar kopuyordu. "Hafızanı kaybetmiş olsan bile sen benim oğlumsun." Konuşmakta zorlamıştı. Bende zorlamıştım. Beni bıraktığı gece. En zor gecemdi o gece.
"Hafızamı hiç kaybetmedim. Sizin gibi biri hiç hayatımda olmadı. Sizi tanımıyorum." Babama bakmaktan Deryaya bakmamıştım. Ona bakmam gerekiyordu. Babama bakarsam duygularıma yenik düşerdim. Derya bana 'yapma' der gibi bakıyordu. Biliyorum, babamla tekrardan iyi olmamı istiyordu. Ama bu imkansızdı. Babam geldiğinde ona sarılmayı düşünüyordum. Ama mantığım buna izin vermedi. Babam yüzünden bende annemde acı çekmiştik. Mantığım onu kolay kolay affetmezdi.
"Eski zamanlarda küçük bir ayıcık varmış." Siktir. Duyduğum şey yüzünden başımı hızla Deryadan çekip babama çevirdim. Küçüklüğümden beri beni bu şarkı ile uyuyordu. Eğer bu şarkıyı söylerse ağlardım. "Ayıcık büyümüş, kocaman olmuş. Artık küçük bir yavrusu daha varmış." Kulaklarımı kapatmak istedim. Olduğum yerde sendeledim. "Yavru ayı, büyük ayıyla balığa gitmeyi çok severmiş." Babam benimle olan anılarını sanki ayılar yaşamış gibi anlatırdı. Her zaman küçük ayı büyür diye başlardı hikayeye. Bu beni en çok etkileyen şeydi. Küçüklükten beri peluş ayılarla büyümüştüm. Onlara karşı bir zaafım vardı.
"Ayıcıklarla oynamayacak kadar büyüdüm." Evet, çocukluğumu bir cümle ile kesip atmıştım. Bir çocukluğum olmamıştı. "Bu saçma hikayelerinizi kendinize saklayın bayım. Ve mümkünse bir daha asla karşıma çıkmayın." Babama bir darbe daha atmıştım. Bunu beklemiyordu. Gözleri şok içinde açılmıştı. Burada üzgün olması gereken kişi o değildi, bendim. Çocukluğumu maf eden adamı tanımamak için bende çocukluğumu maf etmiştim. Hemde bir cümle ile. Yaşanan her şeyi çöpe atmıştım. Bir cümle ile.
"Sen hep büyüdün, hiç çocuk kalmadın." Babam benimle konuşmaya devam ediyordu. Onu istemediğimi bile bile. "Hiç kalmamışsın. Mavi pencerende de kalmamışsın. Yuvam dediğin evinde de. Hani onları hiç bırakmayacaktın?" Beni buradan vurmaya çalışıyordu. Sadece deniyordu. Çünkü sadece denemekle kalırdı. Bana baba olmayı denedi gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fevz
Teen FictionDerya diye bir baş karakterim var. Acı ve sayesinde büyümüş, güçlenmiş başarılı bir kadın olmuş. Bir de MeteHan var. Annesi yüzünden hiçbir şey bilmiyor. Babası onu ve annesini terk etmiş. İnsanlar da onun hakkında hiçbir şey bilmiyor. O sadece bir...