Bölüm 2 - Prensin Yeni Evi

58 9 36
                                    

"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan, bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.
-Tolstoy"

Bavulumun yatay tutma yerinden tutarak koşmaya başladım. Sokağın diğer başına kadar koşmuştum. Soluk soluğa kalmıştım. Yavaş adımlarla ilerleyerek parka gitmeye çalıştım. Daha önce de söylediğim gibi parkın yolunu bilmiyordum. Bavulumu dik pozisyona getirerek çekmeye başladım. Bu lanet olası park neredeydi. Biraz daha gelişi güzel ilerledim. En ufak bir tabela bile yoktu. Sokak lambaları gecemi aydınlatıyordu, bu havada huzur vardı. Kokuyu sonuna kadar içime çektim. Bu kokuya hasrettim. Gerçi hiç koklamamış olamama rağmen nasıl hasret kalabiliyordum? Kendi dediğime gülmeye başladım. Bu gülmem kahkahaya dönüştü. Aslında o kadar da komik değildi belki ama ne yapayım arsızdım.

"Neye gülüyorsun ana kuzusu?" duyduğum yirmi yaşlarının ortasında olduğunu düşündüğüm sarhoş ve yalnız bir adama aitti. Bankın tepesinde oturuyor bana ağzını yayarak konuşuyordu.

"Hiç, abi ben sana bir şey soracağım. Burada bir park varmış oraya nasıl gidebilirim?" Benim masum soruma karşı adamın yayvan gülüşüne maruz kaldım. Bu adam iğrençti. Ne vardı soruma adam gibi cevap verebilirdi. Onunla daha fazla muhatap olmadan yoluma devam etmeye karar vermiştim.

Biraz daha yürüdüm. Bir bayırı inmeye başladım. Ve sonunda aradığım şeyi bulmuştum. O parkı bulmuştum. Yürüyerek büyük parka girdim. Sıralı banklar, iki tane basketbol üç tane futbol bir tenis sahası, bakımlı çiçekler ve çimler vardı. Bu kadar güzel bir manzara beklemiyordum. Yürümeye devam ettikçe birçok çığlık sesi duydum. Etrafıma göz gezdirmeye başladım. Duvarda gördüğüm sprey boya ile yazılmış yazılar kıkırdamama sebep oldu.

'Uy*ştur*cu satan a*asını s*tsın'

'Hayat boş, pompala çoş'

'Tek savaşım annem <3' Bu söz benim için yazılmıştı. Kıkırdayarak diğer yazılanları okudum.

'2018>2023'

Ve daha niceleri. Bazılarını okumaya üşenmiştim. Ayrıca okudukça arsız bir şekilde gülüyordum. Evet, kabul ediyorum, patavatsız ve arsızdım. İlerlemeye devam ettim. Bir grup genç vardı. Banka yayılmış bir şekilde, gevşekçe şişe çevirme oynuyorlardı. Bende onların karşılarında ki banka oturmuştum. Şu yaşadıklarımı düşünüyordum. Ağlayacak hâle gelecektim.

"Şşt süt çocuğu! Ne oldu?" Bu sözleri tahminen benim yaşlarımda olan siyah saçlı bir çocuk söylemişti. Gruba baktığımda 5 kişi olduklarını fark ettim. 2 erkek 3 kızdan oluşuyordu.

"Bu seni ilgilendirmez!" Sesimin sert ve yüksek çıkmasını istedim. Ben çok güçsüzdüm. Bunu bilmelerini istemezdim desem yalan olur kendimi birilerine anlatmam gerekiyordu.

"Atarlı Big Boy" Bunu söyleyenden bana bakarak gözlerini devirdi. Sarışın yirmili yaşların başındaydı kız.

"Neyse oyuna devam edelim." Bunu da kızıl olan diğer kız söylemişti. 3. Siyah saçlı kız hâlâ susuyordu. Saçları sarı olan kız elini şişeye attı ve çevirdi. Soru kısmı kumral saçlı olan yapılı çocuğa, cevap kısmı konuşmayan siyah saçlı kıza gelmişti. Çocuk sordu:

"D mi C mi?" kız hiç düşünmeden "C" cevabı verdi. Cesaret mi? Hem de böyle bir grubun içindeyken. Kız asla bozuntuya vermedi. "O zaman," dedi beni göstererek "O evsizi evine al ve 2 ay onu evinde yaşat."

Ne?

Bu çok absürt bir şeydi. Ahmak mıydı bunlar?

Taşı neden bana atmışlardı?

FevzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin