1

349 30 28
                                    

Beş yaşındaki çocuk, etrafına bakındı. Bulunduğu yer kan gölüne dönmüştü. Kopan kafalar, parçalanan cesetler etrafa dağılmıştı. Ve o küçücük çocuk bunların ortasında durmuş etrafı kolaçan ediyordu.

"Anne!" diye seslendi. "Neredesin?" Uzun bir zamandır ona evden çıkmamasını söyleyen annesini arıyordu.

Annesinin kopan kafasının etrafından yüzlerce kez geçmişti halbuki. Hiçbirinde de dönüp bakmamıştı. Çünkü emindi. Annesi ölmüş olamazdı.

Biraz daha dönüp durdu. En sonunda bir ağacın altına oturdu. Dışarı bölgeden sesler geliyordu ama beş yaşındaki çocuğun umurunda değildi. O çok üşümüştü ve karnı acıkmıştı. Ayrıca annesini özlemişti.

Bu kadar insan neden burada yatıyordu acaba? Küçük çocuk bunu düşünmeden edemedi. Karşısındaki manzaradan etkilenmeden kalkıp etrafı biraz daha aradı. En sonunda babasını buldu.

"Baba!" Yanına koştu babasının. Adamın gözleri oğluyla buluştuğunda kürelerini korku bürüdü.

"Gelme!" diye bağırdı. "Kaç buradan!"

Orada bulunan başların hepsi çocuğa dönse de oğlan bakışlarını babasından ayırmıyordu. Dizleri üzerinde olan adam kaçması için oğluna yalvarmaya hazırdı ancak birkaç saniye bile geçmeden bir pençe darbesiyle öne savruldu.

Alfa kurt, oğlanın babasını öldürdükten sonra insan formuna döndü. "Ne bekliyorsunuz?" dedi. "Çocuğu öldürün."

Küçük çocuk babasının yanına gitmek istese de ölmek istemiyordu. Şaşkınlıkla yere çökeceği sırada bir kol onu tuttu ve çekti.

"Kaç!" Kolun sahibi haykırdı. "Arkana bile bakma! Ne olursa olsun buraya asla geri dönme!"

Çocuk böylece kaderin ona oynadığı ilk oyundan yaralı bir şekilde kaçtı. İkincisi için geri döneceğini bile bilmeden ormanı terk etti.


-----


"Kaç yıl oldu?" diye sordu Jay. Elindeki çiçeği mezara bırakırken bakışları gözleri dolmuş arkadaşının üzerindeydi. Buruk bir gülümsemeyle en yakın arkadaşının, Jake'in, sırtını sıvazladı.

"Beş." dedi Jake. "Beş yıl önce bugün James Sim'i kaybettik." diye sayıkladı buruk bir şekilde. Jake, Jay'e yaslandı. Koca bir sürünün alfası olsa da bazen bu şekilde birine yaslanması gerekiyordu. Her daim güçlü durmak göründüğünden çok daha zordu. Yine de Sim Jake bunu çok güzel idare ediyordu.

"O seni cennetten izliyor, dostum." dedi Jay. "Ve çok iyi bir iş çıkardığın için seninle gurur duyuyor."

Jake dolu gözlerini silip gülümsedi. "Annemin yanına gitti." dedi. "Umarım orada çok mutludur."

"Eminim." dedi Jay. Ona verebileceği her türlü desteği verdi. Çocukluğundan beri olduğu gibi bugün de en yakın arkadaşının arkasında durdu. Onu kolladı ve asla yalnız kalmasına izin vermedi. Jake'i mezardan çıkardı ve birlikte sürünün ana binasına gittiler.

"Jake, gelmen iyi oldu." Jake içeri girdiği an ona seslenen Niki'ye dikti bakışlarını. Aşırı telaşlı görünen arkadaşının yanına gidip neler olduğunu sordu.

"Bir sıkıntımız var." dedi Niki. Bunu şu an tam da Jake üzgünken anlatmak istemese de sıkıntı gerçekten büyüktü.

"Ne oldu?" dedi Jake. "Geçenki kasaba elektiriği konusu mu? Çözdüğümüzü sanıyordum."

"Daha kötüsü." dedi Niki.

Jay ona hemen açıklamasını söyledi. Bu arada masada duran listeyi aldı.

BITE ME {HEEJAKE}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin