Jay, yanındaki yardımcı doktorlarla birlikte beş cesedi birden incelemek zorunda olmanın yükünü taşıyordu. Ölen beş alfadan ikisi doktorların bazılarının akrabaları olduğu için onlara teselli de vermek gerekmişti, bu yüzden işi düşündüğünden de uzun sürmüştü. Öğlen dese de incelemeyi akşam bitirmişti ve sonuçlara hayretle bakıyordu.
"Bir sorun mu var, Doktor Bey?" Yanında duran Jiho adındaki genç doktor Jay'in elinde tuttuğu kağıda doğru eğildi. Jiho, Jay'in kendi yetiştirdiği doktorlardan biriydi ve daha 19 yaşındaydı. Oldukça meraklı bir gençti. Beta olduğu için feromonlardan da etkilenmiyordu ki bu Jay'in işine yarıyordu. Kendisi bir alfa olarak bu işe alışmadan önce çok zorluk çekmişti.
"Jiho." dedi Jay oğlana şaşkınlıkla bakarak. "Bir hata yapmadığımıza eminiz değil mi?"
"Evet, Doktor Bey. Makineyi de, tüpleri de kontrol ettim."
Jay, kağıda bir kez daha baktı. Yüzü kireç gibiydi. Okuduklarının gerçek olma olasılığı düşünüp duruyordu ve bu hali Jiho'yu daha da meraklandırıyordu. Genç adam kağıdı net göremediğinden bir yorumda bulunamıyordu da.
"Alfaların hepsine aynı kişi saldırmış." Jay tedirgin bir sesle konuştuğu an Jiho şaşkınlıkla kağıdı onun elinden aldı. Verileri okurken o da Jay gibi tedirgin olmuştu. Gerçekten de pençe izlerinin hepsi aynı kişiye aitti.
"Bir alfa olsa da yine de birinin bu kadar güçlü olması akıl alır gibi değil." dedi Jiho.
"Alfa değil." dedi Jay. Jiho bu sefer ona az öncekinden daha da şaşkın bir suratla bakmıştı. Jay parmağıyla kağıdın üst kısmını gösterdi. "Baksana, cinsiyet belirlenemedi yazıyor."
Jiho onun gösterdiği yere baktı ve ana cinsiyetin erkek olarak belirlenmesine rağmen alt cinsiyetin belirlenemediğini gördü. İkisi uzun bir süre birbirlerine baktılar çünkü durum konuşmak için fazla vahimdi.
"Ama..." dedi Jiho. "Eğer alfa değilse ne olabilir? Bir alfadan daha güçlü başka cinsiyet yokken kim beş alfayı aynı anda ölüdürecek güce sahip olabilir ki?"
Jay dumura uğramış bir suratla Jake'in odasına gitmesi gerektiğini söyleyerek çocuğu cevabı belli olmayan sorularıyla baş başa bıraktı. Laboratuvar binanın en alt katındaydı. Zemin sayılan bu giriş katında olmayı Jay istemişti.
İkinci kattaki toplantı odasına vardıktan sonra Niki'yi buldu ve onu Jake'in odasına yönlendirdi. Niki onun bu telaşlı haline bakıp ne olduğunu çözmeye çalışmıştı fakat Jay o kadar hızlı ilerliyordu ki Jake'in odasına gelene kadar Niki hiçbir şey anlayamadı.
"Jay, ben de seni arayacaktım." Jake onlar gelince ayaklandı. O da Jay'in halini fark etmişti.
"Durumumuz vahim." Jay, Niki'ye bir kitap ismi söyleyerek onu binanın kütüphanesine gönderdi. Jake onların arasında geçen konuşmayı duymadığından merakla kendini koltuğa atmıştı. Jay'in de hemen oturup anlatmaya başlamasını bekledi.
"Jake..." Jay elindeki kağıdı Jake'e uzattı. "Alfalarımızı öldüren kurdun DNA analizi."
"Kurtların..." diyerek onu düzeltmek istedi Jake ama Jay başını iki yana salladığında durdu. "Kurdun mu?"
O da, az önce Jiho ve Jay'in yaşadığı gibi tedirgin bir şokla kağıdı inceledi. Belirsiz cinsiyete gözleri takıldı. O an aklına dün gördüğü büyük kurt geldi. Cesetlerin fotoğraflarında gördüğü pençe izleri o kurta uyuyordu. Gerçekten büyük ve ölümcül gözüken pençe izleri ondan başka birine ait olabilir miydi ki zaten?
"Jay, sana anlatmam gereken bir şey var." Jake konuşurken Niki içeri geldi ve kitabı Jay'e verdi. Ne olduğunu sordu daha sonra. Aldığı cevaptan hiç de hoşnut olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITE ME {HEEJAKE}
FanfictionBir kehanet bu, Sim Jaeyun. Her ne kadar sen inanmasan da bizi bir araya getiren şey kaderin oyunu.