"Sayıların onun nerede olduğunu işaret ettiğini tahmin ediyorum." dedi Heeseung. Gerçekten berbat bir haldeydi. Orada bulunan herkes bunu görebiliyordu ama onun oturmaya niyeti yoktu. Jake'i bulacaktı. Bağları daha çok yeni olduğundan onu kendi izini kullanarak bulamıyordu. Bu da ayrı bir öfkelenmesine sebep oluyordu. Yani oturmak ona fayda sağlamazdı.
"Peki neden onu kaçırıp da sana yerini söylesinler ki? Bu aptalca olmaz mı?" diye sordu Sunghoon.
"Belki de sana ne kadar yakın olduklarını belli etmek içindir. Gerçekten kaçırmak amacıyla değil de seni uyarmak amacıyla. Notta yazdığı gibi." dedi Niki, Heeseung'a bakarak.
Heeseung başını salladı. "Ben de öyle düşünüyorum."
Sunghoon'un gözleri Niki'nin üzerindeydi. Kendinden iki yaş küçük olan oğlan ondan tarafa hiç bakmıyordu. Kendini tanıtırken de sadece Jeff amca ile ilgilenmişti. Sunghoon'un varlığını görmezden geliyordu. O orada hiç yokmuş gibi davranıyordu. Bu Sunghoon'un dikkatini çekmişti. Açık bir şekilde Niki ile ilgileniyordu. Kişilik olarak flörtöz bir tavıra sahipti ama Niki ona pas vermeyince daha çok ilgisini çekmeye başlamıştı. Genellikle alfalar diğer alfalarla ilgilenmezlerdi. Onun için ise gözüne tatlı gözüken herkes potansiyel bir avdı.
"Lokasyonları araştıracağım." dedi Jeff amca.
"Yardım edeyim." dedi Niki ve onunla bilgisayar başına geçti. Şehrin haritasında gezinmeye başladılar. İkisi de grubun beyniydi. Bu iş tam olarak onlara göreydi.
Heeseung kendini koltuğa bıraktı. Jaekyoung yanına oturduğunda oğlanı kolunun altına çekti. Onu destek yastığı olarak kullanmaya karar vermişti. Şimdi tek yapması gereken şifre çözülene kadar beklemekti. Sunghoon ise karşısına sandalye çekip oturdu. Gözleri Jaekyoung'un üzerindeydi.
"Ee Hee, bana bu arkadaşlar hakkında ne zaman bilgi vermeyi düşünüyorsun?"
"Jake'in sürüsündenler işte. Benim de fazla bilgim yok." dedi Heeseung. Soru cevaplayacak halde değildi.
"Yakın gibi gözüküyorsunuz." dedi Sunghoon. Jaekyoung'a ithafen söylese de Niki'yi de kastediyordu.
Heeseung onun alınıp alınmadığına dikkat etmedi. Sunghoon'un bu tarz bir şeyden alınacak tarzda bir kişiliği yoktu. Ama ona evlendiğini söylemediğinden biraz kırılacağını tahmin ediyordu.
"Jaekyoung benim öğrencim." dedi Heeseung.
"Öğrencin mi?" dedi Sunghoon.
"Hyung bana iyi dövüşmeyi öğretiyor." dedi Jaekyoung sırıtarak. Dış görünüşü lise zorbalarına benzese de zorba olmadığı konuşmaya başladığı an anlaşılıyordu.
Sunghoon onun hakkında ne düşüneceğini bilemedi. Jaekyoung uzundu. Heeseung kadar uzun değildi ama bir alfaya göre bile uzun sayılıyordu. Yaşına göre epey bir kaslıydı ve fiziksel gücünün epey fazla olduğu tek bakışta anlaşılıyordu. Sunghoon onun kişiliğini ilerleyen zamanlarda çözecekti ama şimdilik hakkında bir yorum yapamıyordu.
"Demek öğretmen de oldun he." dedi Sunghoon. "Heeseung dövüş eğitimi alabileceğin en iyi kişi."
"Şanslıyım." dedi Jaekyoung Heeseung'a olan saygısını belli ederek.
"Peki Jake? Biraz da ondan bahset."
"Uzun boylu, yapılı ama çok da kaslı değil. İnatçı, azimli ama biraz da karamsar. Gıcık, sinir bozucu ama ilgili... seksi... hem de o kadar ki..."
"Dostum senin aklın gitmeye başlamış." dedi Sunghoon gülerek. Heeseung'un ağzından bu tarz kelimeler duymak onu şaşırtmıştı. Arkadaşının ne dediğinin farkında olduğunu sanmıyordu. "Ondan nefret ettiğini sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITE ME {HEEJAKE}
Hayran KurguBir kehanet bu, Sim Jaeyun. Her ne kadar sen inanmasan da bizi bir araya getiren şey kaderin oyunu.