Neredeyse on dakikadır aynanın önünde kendini izleyen beden artık saymayı bıraktığı iç çekmelerinden birini yansıttı.
Başını kapıdan uzatan abisi "Hazır mısın Seung?" diye sordu. Başını sallayıp ayağa kalkarak odadan çıktı.
"Sorun yok değil mi? Canım sıkkın gibi?". Seungmin omuz silkip "Sanırım pek gitmek istemiyorum".
Chan onun omzuna kolunu sarıp "Sıkıntı yok Seungmin ben ve Jisung da varız".
Seungmin ona gülümseyen bedenler ile tebessüm etti. Yüzü eski haline dönerken "Gene de annemlerin tekrar evlilik konularını açmasını pek istemiyorum".
"Eğer açarlarsa bende ağzımı açarım kalırlar öyle".
İki kardeş Jisung'un dediğine gülerken "Teşekkür Ji" diye mırıldandı Seungmin.
Jisung ona göz kırpıp yerdeki çantasını sırtına taktı.
"Hadi çıkalım" diyen Chan ile evden çıkıp arabaya bindiler.
Yarım saatlik yolun sonunda geldikleri büyük ev ile Chan zile bastı. Kapıyı açan anneleri yüzünde kocaman bir gülümseme ile "Hoşgeldiniz!" dedi.
Anneleri hepsine sıkıca sarılırken "Annem ya her geldiğim de ayrı bir güzel oluyorsun" diyen Jisung'un kafasına gülerek vurdu.
Salona geçip uzunca sohbet ederken babası hafifçe öksürüp küçük oğluna döndü.
"Peki Seungmin Hajun'u gördün mü hiç?"
Seungmin açılmasını beklediği konu ile iç çekti. "Bir defa gördüm ama sorun çıkmadan uzaklaştık".
"Seungminim biliyorum onunla olan evliliğin pek iyi değildi. Ama biz baban ile senin tek kalmanı istemiyoruz".
Jisung annesinin dediklerine fark ettirmeden göz devirdi. Onları sevse de Seungmin'i bu konuda sıkıştırmaları hoşuna gitmiyordu.
"Anne ben şuan mutluyum. Yalnız kalmamı istemiyorsunuz evet ama sizin bana getirdiğiniz kişilerlede mutlu olmuyorum".
Derin bir nefes alıp devam etti. "Bakın bir gün karşıma gerçekten seveceğim biri çıkacak. O kişiyi bulduğumda evleneceğim bunun acelesi yok ki. Doğru kişi olduğunu hissettiğim zaman olucak bu".
Anne babası sessiz kalırken Chan araya girdi. "Seungmin'e katılıyorum onu bu evlilik konusu için zorlamak bize bir şey vermeyecek aksine Seungmin üzülecek o yüzden ona bırakalım o doğru kişiyi bulacak".
"O kişi Minho değil mi?". Mırıldanan Jisung ile ikili bacağına tekme attı. Jisung dudağını ısırıp içinden çığlıklar atarken anneleri konuştu.
"Peki haklısınız üzgünüm bebeğim seni bir daha bu konu hakkında darlamayacağım".
Babası başını sallarken Seungmin gülümsedi. Her şeyin çözülmesi onu mutlu etmişti.
Akşama doğru evden ayrılırken "Ay kafeye gidelim mi? Tatlı istedi canım" diye arkasına döndü Jisung.
Seungmin başını sallayıp "Güzel olur aslında". Bu sefer ikili en büyüklerine dönerken Chan güldü.
"Tamam gidelim" diyerek kafeye doğur yola koyuldu.
Kafeye girdiklerinde Jeongin güldü "Bu sefer müşteri olarak geldin galiba".
Seungmin omuz silkip "Öyle oldu biraz canım" diyerek masaya oturdu.
Taehyun sipariş almaya gelirken "Seungmin ya yoruldum öldüm bir daha gelmemezlik yapma" diyerek isyan etti.
Seungmin gülüp "Üzgünüm Tae birşey olmaz hem". Siparişleri alan genç en son Seungmin'in saçlarını bozup yanlarından ayrıldı.
Chan kardeşinin herkes ile konuşup sohbet etmesine gülümsedi. Jisung etrafa bakınıp "Senin ki yok gibi" dedi.
Seungmin onun omzuna vurup "Ne senin ki Jisung". Acıyla bağıran Jisung "Öyle ama belli Minho yanmış sana".
Chan iç çekip "Jisung" dedi. Jisung anında ona sırnaşırken Seungmin göz devirip etrafına bakındı.
Minho görünmüyordu gerçekten önüne döneceği sıra atölyeden başını çıkaran alfa ile göz göze geldi.
Minho gülümseyip eli ile gelmesini istedi. Kaşları havaya kalkan omega abisine durumu söyleyip masadan kalktı.
Atölyeye girip "Minho?" diye seslendi. Minho arkasına dönüp "Seungmin gel bak" diyerek yanına çağırdı.
Seungmin yanına gelip masada ki yaptıkları kupalara baktı. "Minho bunlar çok güzel olmuş".
Parıldayan gözlerle kupasını incelerken Minho güldü. "Evet hepsi çok güzel olmuş".
Aldığı sincap kupasını gösterip "Yetenekli bu çocuk ha" dedi. Seungmin gülüp kupayı aldı "Arada tutuyor ya".
Kupaları masaya bırakıp alfaya döndü. Göz göze gelmeleri ile Seungmin istemsiz yüzünü inceledi.
Kaşları çatılırken elini yüzüne çıkardı. "Minho ne oldu buraya?" diyerek patlayan kaşına dokundu.
Minho acıyla yüzünü buruşturup. "Pek bişey değil ya dolap kapağına çarptım".
Tek kaşını kaldıran omega ile iç çekti. "Tamam belki Hajun ile kavga ettim".
Seungmin iç çekip alfayı sandalyeye oturttu. "Düzgün pansuman bile yapmamışsın" diyerek ilk yardım çantası aldı.
Önünde diz çöküp kaşıyla ilgilenirken "Neden kavga ettin ki onunla?" diye sordu.
"Ya seni bıraktığım sıra evinin önüne gelmiş. Saçma sapan konuşup saldırmaya çalıştı bana bende öyle olunca karşılık verdim".
Seungmin dudaklarını büzüp "Bir daha böyle bir şey olmasın tamam mı?" dedi.
Minho gülüp "Peki bir daha kavga yok söz". Yüzünü buruşurken Seungmin telaşla ayağa kalktı.
"Üzgünüm! Çok mu acıdı? Of" diyerek kaşına doğru üfledi. Minho gülüp iki taraftan belini tuttu.
"Hayır acımıyor. İyileşti şuan". Seungmin omzuna vurup "Yalancı" dedi.
Minho iç çekip omegayı kendine çekerek sıkıca sarıldı. Seungmin gözleri şaşkınlıkla açılırken başını eğdi. "Minho?"
"Biraz böyle kalsak". Seungmin ses etmeyip ona sarılıp başını göğsüne bastıran alfanın saçlarını okşadı.
"Peki kalalım biraz böyle". İki beden hızlı kalp atışları ile birbirine sarılırken şuan zaman kavramı ikisinin de umrunda değildi.
---
Fazla tatlı olmaya başladı bunlar.
Hata varsa üzgünüm
Baysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coffee love // 2min ✓
Fanfiction(omegaverse) Eşinden boşanmak üzere olan Seungmin, iş bulmak için bir kafeye gider. "Bebeğim Bebeğim, sen karamelli macchiatosun Kokun hala dudaklarımda tatlı Bebeğim Bebeğim bu gece" 2min Changjin Jeonglix Chansung