Hava çok karanlıktı ve ben iyice acıkmıştım. Soğuktan titreyen bacaklarım kırmızı bir battaniye ile örtülüydü. Saatin kaç olduğunu bilmediğim ama gecenin en ürkütücü saatleri olduğunu bildiğim bir saatteydik. Ben karnımı doyuracak bir anneye sahip değildim. Annemi ben çok küçükken babam öldürmüştü. On yıl cezasını çektikten sonra beni bulmuş ve yanına almıştı. Bu gün de içtiği alkoller yüzünden büyük bir kavga etmiştik ve beni dışarı atmıştı. Yaklaşık iki saat falan geçmişti. Bu ıssız Ankara sokakları beni çok ürkütüyor du.
Çöpün arkasından gelen şişe kırılma sesiyle irkilip birden arkamı döndüğümde uzun boylu siyah deri ceketli bir adam beni izliyordu. Ne zamandan beri orada olduğundan bihaberdim. Bana yaklaşık dört saniye kadar baktıktan sonra ürkütücü bir şekilde gülümseyip "merhaba" dedi. Benden cevap alamayınca "gecenin bu saatinde ne işin var burada" dedi ve bana bir adım attı. "Hiiç dolanıyodum öyle" diye karşılık verdim ama sesim o kadar kısıktı ki ben bile kendimi duymakta zorlanıyordum. Bana iki büyük adım daha attıktan sonra elini uzattı ve "eğer yalnız isen seni buradan daha güvenli bir yere götürebilirim"dedi. Önce bana uzattığı eline sonra sinsice gülen iğrenç yüzüne baktım. " Şey aslında yalnız değilim birazdan arkadaşlarım burada olur" diyerek karşılık verdim. Asla yediğini sanmıyordum. Bana bir adım daha yaklaştığında ben de bir adım geriye gittim bir adım daha attı fakat bana göre iki adımdı. Ben geriye gitmek için hareket ettiğimde kolumu sıkıca tuttu ve çekiştirmeye başladı. "Bırak beni, uzak dur benden! " diye bağırdığımda kahkaha atmaya başladı. "Sen kendini zeki mi zannediyorsun ufaklık" Bana yapacakları aklıma geldiğinde kolumu kolundan sertçe çektim ve az önce kırdığı şişe camlarından en büyüğünü elime aldım. Bana dönüp sol elini cebine attığında oradan çıkardığı bıçak az sonra bayılmama neden olabilirdi. Artık yapacak hiç bir şeyim olmadığını fark ettiğimde arkamı dönüp koşmaya başladım. Ben önde o arkada hızla ilerliyorduk. "Gel buraya seni küçük fahişe" dediği sırada ayağım bir taşa takıldı ve yere sertçe kafamı vurdum. Başım dönmeye başladı ve gözlerim kararmıştı. O sırada göğsümde hissettiğim el ile birlikte gözlerimi açmış ve boynumda gezinen dudaklara karşı çözüm yolu arıyordum. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde az önce ayağımın takıldığı taşa uzanmaya çalışıyordum. Adamın dudakları karnıma değdiğinde taşa uzanmış ve adamın kafasına sertçe vurmuştum. Adam bayılıp üzerime yığıldığında akan gözyaşlarımı durduramıyordum. Adamı itekleyip koşarak oradan kaçmaya başladığımda sert bir cisme çarptım ama ne olduğunu göremiyodum. Belimde ve sırtımda hissettiğim el ve kafamı yasladığım bir göğüs vardı. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Burnuma gelen tarçın kokusu iyice mayışmama sebep oluyordu. Kulağımda hissettiğim nefes bana "ne oldu sana" diye fısıldadı. Cevap verecek durumda değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Gece
DiversosYaşayan hiç kimsenin bilmediği bir yere gitmek isteyen kadın ve karşılaştığı adamın hikayesi.