Gözlerimi yavaş yavaş aralamaya başladım. Başım çok ağrıyordu. Doğrulup üzerime baktım. Üstümde siyah fazlasıyla bol gelen bir t-shirt altımda da yine siyah bir eşofman vardı. Bulunduğum yer bir yatak odasıydı. Mobilyalar oldukça sade ve renksizdi. Nerede olduğumu bilmiyordum.
Kapı açılma sesiyle içeri gelen uzun esmer bir adam gülümseyip "günaydın, kendini nasıl hissediyorsun" diye sordu. Ben adama şaşkınlıkla bakarken tekrar konuştu, "güzel iyisin sanırım" dedi. -"Kimsin sen neresi burası? "
-"Başın nasıl, ağrıyor mu? "
-"Üzerimi kim değiştirdi? "
-"Adın ne? "
-"O soruyu ben sordum ilk başta. "
Artık sıkılmaya başlamıştım o yüzden sorularına cevap vermeye karar verdim.
"Yağmur benim adım, başım iyi ama biraz ağrıyor. " Gözlerini çatlayacak gibi ağrıyan başıma çevirdi ve ayağa kalktı. O gider gitmez aklıma dünkü yaşananlar geldi. Gözlerim dolmuştu ve daha fazla kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Omzumda hissettiğim el ile birlikte ayağa kalkıp ani bir hareketle elime yanımdaki sehpanın üzerinde duran vazoyu aldım.
-"Şşşşş sakin ol sana hiçbir şey yapmayacağım. Şimdi o elindekini bana ver. "
-"Kimsin sen dedim"
-"Anlatacağım, önce sakin ol ve o elindekini yavaşca bana ver. "
-"Nasıl güveneceğim sana ? Bana birşey yapmayacağını nerden bileceğim? "
-"Sana söz veriyorum hiçbir şey yapmayacağım. " dedi ve elini yavaşca bana uzattı. Nerden geldiğini bilmediğim güvenle vazoyu ona uzattım. Vazoyu elimden aldı ve yavaşca yere bıraktı.
-"Otur şimdi"dedi. Çok korkuyodum hatta o kadar çok korkuyodum ki nefes almayı bile unıtmuştum. Gözlerimden süzülen gözyaşlarına baktı ve bir bardak su getirdi. "Adım Mert dün gece delirmiş gibi koşarken bana çarptın. İyi değildin. Seni orada bırakmak yerine aldım ve eve getirdim. Yani güvenli bir yerdesin merak etme" dedi. Ardından, "Ne oldu dün gece? " diye sordu. Yaklaşık on saniye düşündükten sonra yabancıya anlatmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm.
-"Babam yine sarhoş olana kadar içmişti kavga ettik ve beni sokağa attı. "
-"Gecenin o saatinde mi? "diye şaşkınlıkla sordu.
-" Onun için saat farketmiyor. "
-"Nasıl yani öz baban mı? "
-"Evet maalesef öz babam."
-"Sonra ne oldu , başın neden kanıyordu? "diye sordu merakla.
-" Bi adam peşime takıldı." dedim ve gözlerim yine dolmuştu. Durumu anlamış olacakki kaşları çatıldı ve "Birşey yaptımı? "diye sordu. Sanırım buna verecek bir cevabım yoktu çünkü kendimi aşırı derecede iğrenç hissediyordum. Bana dokunmaları aklıma geldi. Onun sorduğu soru daha derindi.
- "Hayır ama-"
-"Gerisini anlatmak zorunda değilsin. "
-"Sana teşekkür ederim. "dedim ve içten olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim. Gözleri gülümsememe yani dudaklarıma kaydı. Oda varla yok arası bir gülümseme sunduğunda artık ağlamayı bırakmıştım. Başımın ağrısı daha da arttığı için elim kafama gitti.
-" Yan otur da bakalım bi şu dikişlere"dedi. Dikişleri kim atmıştı. Sanırım dün gece o atmıştı. Dediği gibi yan oturduğumda dolaptan çıkardığı çantayı açtı ve içinden bir çift eldiven ile makas çıkarttı. Bana doğru yaklaşıp dokunmak istercesine gözlerime baktı. Kafamı onaylar biçimde salladığımda makası aldı ve incecik dokunuşlarla sargı bezini kesmeye başladı. İşini o kadar önemli ve ciddi yapıyordu ki sanki dokunsa parçalanacak gibiydim. Bilmediği bir şey vardı o da benim acıya çok dayanıklı olduğumdu.
-"Canın yandığında söyle"
-"Hayır"
-"Ne demek hayır? "
-"Benim canım kolay kolay yanmaz. "
-"Emin misin? "
-"Evet eminim. "
dediğimde yüz ifadesini göremiyordum ama bana inanmadığına emindim. Artık o kadar nazik dokunmuyor ve beni test etmek istercesine hızlı davranıyordu. Sesimi çıkartmadan oturuyodum. Sırtımda da yara izleri olduğuna adım kadar emindim çünkü ara sıra sırtıma değiyor yaraların acısını hissetmeme sebep oluyordu.
-"Üstündekiler benim kıyafetlerim Ayça sana yenisini getirecek."
-"Ayça? " dedim soru sorarcasına.
-"Kendisi kardeşim olur üzerini de o değiştirdi sırtında da yara olduğunu söyledi. "
Sanırım sırtıma da bakmak istiyordu. Sırtımı ona açmak istemiyordum ama mikrop da kapabilirdi bu yüzden t-shirti yavaşca yukarı sıyırdım. Eline aldığı pamuğa ilaç sürdü ve tam yaklaştırmışken, "Biraz acıyabilir." dedi. Sanırım anlamıyordu canımın yanmadığını. Pamuğu tenimle buluşturduğunda sadece soğukluğunu hissettim. On beş dakikalık işini bitirdikten sonra t-shirti yavaşca aşağı indirdi. Sonrasında tekrar bana dönüp "Açmısın? "diye sordu. Kapı tıklama sesiyle odanın kapısı açıldı ve içeriye sarışın bir kadın girdi. Kız da Mert gibi simsiyah giyinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Gece
LosoweYaşayan hiç kimsenin bilmediği bir yere gitmek isteyen kadın ve karşılaştığı adamın hikayesi.