12. Bölüm

27 2 0
                                    


Helen,Mr. Brightside'a, dans teklifini geri çevirdiği için kırgındı o yüzden Dorothy'nin yanına geldiğinde bile elinden geldiği kadarıyla Mr. Brightside'i görmezden gelmişti. Durumu farkeden ve iyi bir gözlemci sayılan Miss Dorothy Brightside Helen'e ne olduğunu söyledi.

"Kuzum aranızda ağabeyim Alexander ile uygunsuz bir konu mu geçti? Nedir bu aranızdaki soğukluk, yanıma geleli bir dalgın duruyorsun. Meraktan ölmek üzereyim haydi anlat da duruma göre Alexander'i paylayıp kulağını çekeyim."

"Uygunsuz mu değil mi sen karar ver Dorothy. Ağabeyine geçenki ziyaretinizde taşrada olacak balo için kavalyem olmasını istediğime dair imalarda bulundum ve ısrarla beni geri çevirdi."

Dorothy'nin yüzüne bir pembelik yayıldı. Yüzündeki mahcubiyeti gizlemeye çalışmayarak Helen'in ellerini avuçlarının arasına aldı. Demek dünden beri abisinin üzüntülü ve agresif olmasının sebebi buymuş. Demek, Helen'i reddettiği için mahcup ve pişmandı.

"Alexander seni isteyerek kırmak istememiştir kuzum. O kesinlikle her şeyi becerebilir ama dansı asla."

"Ama canım ben ona prova yapmayı bile teklif ettim ve buna rağmen tekrar reddedildim. Mr. Brightside'a çok kırgınım onu affetmeyeceğim."

"Bak Helen, inan bana abim de dünden beri düşünceli. Meğersem canını sıkan konu senmişsin. Bir yalnız kalsanız konuşsanız fena olmaz."

Helen'in kolundan tutup Mr. Brightside'in ofisine doğru çekiştirirken Helen boş yere itirazlar ediyordu.

"Saçmalama Dorothy... Saçmalama... Hayatta olmaz... Zorla bir adamı kendime yamayamam... Bırak etmesin... Çok utanıyorum... Umurumda değil... Bırak beni Dorothy... Hemen şimdi beni bırakmazsan seninle hayatta bir daha konuşmam."

Dorothy'e bu beylik sözleri hiç de dokunmadı. Ofise geldiğinde kapıyı çalmaya bile lüzum görmeden kapıyı araladı ve Helen'i içeri soktu. Mr. Brightside şaşkın görünüyordu, az önce baskın yemesinin sebebini henüz anlayabilmiş değildi, Dorothy, durumu açıklamaya kendini layık gördü ve odadan çıkıp kapıyı dıştan kilitlemeden hemen önce "Siz ikiniz problemlerinizi çözmeden buradan çıkmıyorsunuz. Ben şimdi gidiyorum ve ancak birkaç saate gelebilirim."

Helen, Dorothy'e gitmemesi için yalvardı ama dinlenmeid. Yutkundu ve masanın başında bir yığın dosyayla uğraşan şaşkın görünen adama baktı. Mr. Brightside derin bir iç çekti ve ayağa kalktı. Helen'i selamladı.

"Az önceki kabalık da neydi? Dorothy'nin derdi ne ve ne zaman büyüyecek merak ediyorum."

Helen, cevaplamadı, Mr. Brightside'da zaten alınacak bir cevap beklemiyordu. Koltuğuna tekrar oturmadan önce Helen'i önüne oturması bekledi ve tekrar koltuğuna oturdu. Klasik bir selamlaşmalarının ardından Mr. Brightside tekrar kafasını dosyalara gömdü. Şimdi sadece Helen'in sıkılgan nefesleri duyuluyordu ve dün geceden beri kaçmaya çalıştığı düşünceler beynine teker teker zuhur ediyordu. Birkaç dakika geçmişti, ancak dayanabilmişti. İlgilendiği dosyayı sertçe kapatıp iç çekti.

"Daha fazla ne kadar nazlanacaksın?"

"Nazlandığımı nereden çıkardınız?"

"Peki Helen, sen kazandın. Bana dans nasıl edilir bir an önce öğret."

Helen, dudaklarını büzüp "Bunu isteksizce kabul edecekseniz lütfen hiç kabul etmeyin." Dedi.

"Hayır Helen çok kararlıyım, çok ciddiyim, bak dünden beri bunu düşünüyorum. Seni reddettiğim için sıkıntıdan uyuyabilmiş bile değilim, halimi görmüyor musun? Bak şimdi al ve beni istediğin gibi yönet. Bir kukla gibi. Haydi yavrum, daha fazla nazlanma fazla vaktimiz yok."

"Şimdi de ben istemiyorum, gerek yok."

Mr. Brightside, sandalyesini Helen'in yanına çekti.

"Bana sakın bu konuyu John Lincoln'a açtım deme Helen, bunu umursamam bile. İlk dansını dün söz verdiğin gibi benimle yapacaksın."

"Madem bunu bu kadar çok istiyordunuz, o halde niye beni reddettiniz?"

"İstemeyerek reddettim Helen. Korkakça davranarak benim gibi bir beceriksizin baloda seni utandıracağını düşünmüştüm ama bu konuda bu kadar ısrarcı davranacağını ve seni gerçekten üzeceğimi düşünmemiştim. Bunun sadece sırf alçakgönüllü davranmış olmak için sorulduğunu sanmıştım ve beni yanılttın." Sonra, ortamı biraz daha yumuşatmak için ekledi. "Hala beni reddetmek konusunda ısrarcıysan küçük hanım o zaman iyi sen bilirsin. Ben de Dorothy'e seni şikayet ederim ve balo gününe kadar ofisimde kilitli kalarak bana katlanmak zorunda kalırsın."

Helen, tüm öfkesine yenik düşerek güldü ve ayağa kalktı. Eldivenlerini giydi ve elini Mr. Brightside'a uzattı. Mr. Brightside kendisine uzatılan eli kavradı ve ofisteki boş alana geçtiler. Helen, ilk başta sadece tek başına birkaç hareketi gösterip anlattı daha sonrasında Mr. Brightside'in eşliğinde uygulamalı anlattı.

Eğitime başlayalı neredeyse bir saat oluyordu, Helen yorulunca da dansa ara verdiler ve bir süre sonra tekrar dans ettiler. Üstelik birkaç saat sonra bva da kararmıştı ancak Dorothy ortalıkta görünmüyordu. Helen yorgunlukla kendisini deri kanepeye bıraktı.

Ardından "Dorothy, gelse bile gözüme görünmesin." Diye kendi kendine söylenirken Mr. Brightside cebinden anahtar çıkarıp kilitli kapıyı açtı. Helen sinirlerinin bozulduğunu hissederek kahkaha attı ve Mr. Brightside'a söylendi. Gitmeden önce "Daha henüz tam olarak iyi bir kavalye sayılmazsınız, bunu gidinceye kadar her gün tekrarlayalım."

"Tabii Helen, sen ne dersen ben ona amadeyim."

"Yalnız hava şimdiden pek iyi görünmüyor."

"Havanın, dert edineceğin son konu olmasına bile izin vermem Helen. Beni tanıyorsan zaten kafama koyduğum her şeyi yapacağımı bilirsin. Yarın hava azıcık bile essin arabamın kapında olacağını bil."

Gerçekten de Mr. Brightside sözünü tutmuştu, uşağını göndererek yaya halde yirmi dakika uzaklıktaki Helen'i konağından aldırdı. Böyle uzun provalarla birkaç gün daha geçti ancak Mr. Brightside henüz daha tam olarak dans etmeyi öğrenebilmiş değildi ancak Helen bunu kavalyesine söylemek gibi bir kabalık yapmadı.

Derbyshire'de Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin