23. Bölüm

20 1 0
                                    


Aylardır ilhamsızlıktan kaynaklı tek bir kelime bile yazasım gelmediği için  halihazırda duran kısa bir yazıyı bu bölümde final diye vermeyi düşünürken Diane Nyugen'i izlemek biraz yazmak istememe neden oldu.

8 Mayıs 2024 01:07

___

Emily, az önce olanları düşündükçe kızardı. Mr. Brightside'i düşündü. O hayallerinin erkeğiydi. Derin bir iç çekip nükseden heyecanını bastırmaya çalıştı. Kızaran yanaklarını elleriyle yokladı. Bu hafifmeşrep düşünceleriyle beraber kendisini yatağına bıraktı. Gaz lambasını kapama vakti gelmişti.

"Helen?"

"Mr. Lincoln!"

Helen, babasının tamamen iyileştiğinden emin olduktan Derbyshire'den ayrılmıştı. Edinburgh'a, kocasının yanına gidebilmek için bindiği trende karşılaştığı bir tesadüf onu sevindirmişti. Trende gerçekleşen bir tesadüftü bu çünkü Helen'in faytonunu süren atı hastalanarak ölmüştü. Son görüşmelerinden bu yana aşağı yukarı bir ýıl geçmiş olan eski komşularının oğlu ve aynı zamanda da kendisinin eski aşığı olan avukat John Lincoln, kapının sürgüsünü çekip içeri girdiğinde ikiside şaşkınlıklarını gizleyememişti.

Bu durum ikisi içinde tuhaftı. John Lincoln centilmenlik yaparak aralarındaki gerginliği yumuşatma lütfunda bulunma cesaretini gösterince Helen'den iyi bir geri dönüş aldı.

"En son görüşmemizin üzerinden üç mevsim kadar geçti, öyle değil mi? Zaman hızlı akıyor."

"Evet John Lincoln, zaman biz farkedemeden aktı gitti."

"Ama giden günler senden bir şey götürmemiş."

Helen, iltifat karşısında kızararak gülümseyip teşekkürünü etti. Bir süre sessiz durduktan sonra ilk konuşma cesaretini gösteren kişi elbette yine John Lincoln olmuştu. Helen'in yüzüğünü işaret ederek zoraki bir tebessümle "Duyduğuma göre evlenmişsin. Ne mutlu sana! Adı sanırım Mr. Alexandr.. Alexander George Brightside değil mi?"

Yolculuk boyunca konuşmuşlardı. Trenden inmeden önce ikili birbirlerine adreslerini vermişlerdi. Böylece dilerlerse mektuplaşabilirlerdi. Ayrıca Helen, inmeden önce John Lincoln'dan olası bir akşam yemeği daveti için söz almıştı.

Ve işte Helen trenden indi. Mr. Brightside onu elinde büyük bir çiçek buketiyle bekliyordu.

Mr. Brightside, için günlerdir bir türlü akmıyordu ki ta ki sevgili karısı Helen evlerine dönünceye kadar. Kendini yeniden canlı hissediyordu. Helen'le arasındaki mesafelerin yok olmasının verdiği keyifle dolup taşıyordu. Sonunda karısını mektuplar harici yüzyüze bir haldeyken sevebiliyor, bu şekilde hissettiği yoğun sevgi ve şefkatten dolayı biricik karısını abartılı bir şekilde  seviyordu.

Helen'in pembe dolgun dudaklarını bir suyu kana kana içercesine öpüyordu. İkiside nefessiz kalıncaya kadar karısını serbest bırakmama bencilliğini gösterdiğinden, sonunda ayrıldıklarında ikiside bir köpek gibi nefes nefeseydiler.

Mr. Brightside karısıyla doyasıya özlem gidermeye kararlıydı. Kaç gündür aklından çıkmayan ve hiç olmadığı kadar arzulamaya başladığı karısını yatağa yatırdığında aç bir hayvandan farkı yoktu. Helen'in kısa tırnaklarını batırışınj her hissettiğinde ve iniltilerini duydukça zevkten dört köşe oluyordu ve bunun sonucunda yatak odasını hırıltılara benzeyen bir iniltilerle dolduruyordu.

Sonunda tükenişe geldiklerinde her şey bitmişti. İkiside bir süre alt alta bekledikten sonra Mr. Brightside karısını altından çıkarıp üstüne almıştı. Sarılıp saçını okşayarak öpmeye başladı. Komodine doğru uzanıp bardaktaki suyu Helen'e içirdi.

Derbyshire'de Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin