16. Bölüm

22 2 0
                                    







Helen, gelen uşağın ardından babasının odasına gitti. İçeriye doğru süzüldüğünde odada babasını göremeyince geri çıkacaktı ki gözüne Mr. Brightside çarptı. Hafif bir tebessümle selamlarken kapıyı kapattı. Mr. Brightside, bu garip vaziyetten kurtulmak için Helen'e bir açıklama yapmak zorunda hissetmişti.

"Baban, senden ve John Lincoln'dan bahsetti ve sana bu konuda akıl hocalığı yapmamı istedi."

"Babam mı?"

"Evet az önce burada bana seni şikayet ediyordu. Sonra seni buraya çağırttı ve ortadan kayboldu."

"Öyleyse iyi olmuş çünkü zaten ben de sizinle başbaşa kalmak için fırsat kolluyordum. Fikirlerinizde yanılma payı yok ve fikirlerinizi önemsiyorum."

Mr. Brightside, bir kaşını kaldırarak Helen'e baktı ve süzdü.

"Ama bu konu benim haddimi aşmaz mı?"

Bu işe karışıp John Lincoln"u sana kötülemek istiyorum.

"Öyle olduğunu düşünsem zaten bu konuyu size açmazdım bile ama şu an fiktine en çok güvenebileceğim tek insan sizsiniz. Lütfen bana mantıklı konuşun çünkü ben son zamanlarda yönlendirilmesi gereken bir aptal gibi hissediyorum."

Mr. Brightside, Helen'e yaklaştı ve omuzlarından tuttu.

"Kendine aptal demeyi kes Helen, sen, kızların cahil bırakıldığı bu döneme rağmen kendisini geliştirip yüksek değerlere sahip olmayı başarabilmiş bir kızsın." Sonra muzip bir tavırla birkaç şey daha ekledi. Asıl amacı ortamın gerginliğini almaktı.

Helen'in yanaklarında pembelikler belirdi ve gözleri mutlulukla kısıldı.

"Benden tam olarak ne söylememi bekliyorsun?"

Söylediklerime kulak verecek misin ki?

"Bahsetmekten utandığım bir konu ama sizin vaktinizi daha fazla çalmak istemediğim için direkt soracağım: "John Lincoln'a evet dersem mantıklı ve mutlu bir evlilik yapmış olur muyum?" Ardından Mr. Brightside'a, John'u ve John'la olan ilişkilerini anlattı.

Mr. Brightside, hayalkırıklığına uğramıştı. Gerçekten John Lincoln'un böyle kusursuz olarak anlatılmasından hoşnutsuzdu. Bir süre durdu ve düşündü. Helen ve kendisi hakkında. Neye dayanarak şimdi Helen'in olası mutluluğunu yıkabilirdi? Bencillik ederek John Lincoln'u bir şekilde küstahça Helen'e kötülemek ne kadaf doğruydu? Bu centilmence bir davranış mıydı? Mr. Brightside, şimdiye kadar John Lincoln hakkında, sırf Helen'i kendisine ait bir parça olarak gördüğü için bencil düşünceler besliyordu ama bir daha düşündü. Evet, Helen'i kendisi de pekala mutlu edebilirdi hatta hic şüphesiz John Lincoln'un edebileceğinden daha mutlu ederdi. Ama, Helen onu kabul eder miydi, asıl soru buydu. Büyük olasılıkla reddedilirdi. Hangi genç kız, kendisi gibi taze bir genç varken, olgunlaşmış sıkıcı bir adamı tercih ederdi. Mr. Brightside'in tüm bunlardan çıkardığı sonuç, Helen'in mutluluğuna göz koymaması gerektiğiydi.

"Kişisel olarak pek sevmediğim, yine de tebrik edilmesi gerekilen bir genç. Evet, bugün yorgunum ve bunun üzerine söyleyebileceğim pek bir şey gelmiyor aklıma. Sanırım bunuyorum. Şimdi asıl konuya dönelim. Helen..." Burada Helen'e baktı söyleyeceklerini öyle bir heyecanla bekliyor ve dinliyordu ki gözlerinin içi pırıl pırıldı, yüzü capcanlıydı. Bir an içinden her şeyi bir kenara itip Helen'in pembeleşmiş yanaklarına buseler kondurmak, alnını öpmek, dudaklarını öpmek istediyse bile bu düşünceleri görmezden geldi. Öksürdü ve kendisini toplarladı. "Evet, Helen ne diyorum... John Lincoln, senin için güzel bir eş olur. Bağımsız ve eğitimli bir insan, avukat ve mirasla beraber bir servet sahibi de olacak. Çevresine karşı davranışları kesinlikle takdir edilesi. "Mr. Brightside, burada samimi değildi, John Lincoln'un bu kadar kibar olmasını yapmacık buksa bile bunu Helen'e açmadı. "Sana karşı kibar ve düşünceli. Sana karşı... Evet ne diyorum bak görüyor musun her şey birbirine girdi. Ailesi de anlaşılan seni pek seven saygın insanlar. Ben bu evliliğin olmaması için hiçbir sakınca görmüyorum. Kuşkusuz ilerde mutlu ve rahat bir yaşam süreceksin ama ben yine de bu konu hakkinda sana kesin bir direktif vermeyeceğim. Sonunda yine kararı sana bırakıyorum, ben yalnızca fikrimi paylaştım."

"Mr. Brightside!" Helen, kaşlarını çatarak kollarını bağladi. "Söyledikleriniz de hiç de samimi değilsiniz besbelli, lütfen dürüst düşüncelerinizi paylaşın."

"Yeterince dürüst konuştum."

"Hiç de bile, yapmacıksınız. Hem siz asla bir şeyi tam olarak beğenmezsiniz. Mutlaka kimsenin farkedemeyeceği kusuru keşfeder ve onu büyütürsünüz."

Mr. Brightside, afallamıştı. Şaşkınlığını gizleme çalışmadı, bu durum Helen'i daha çok heyecanlandırdı. Helen, neden şimdi söylediklerini inkar etmesi için sitemliydi. Bana dürüst ol. Bunun altında bir mesaj aramalı mıydı? Helen, aslında olumsuz bir yanıt mı beklemişti. Peki niçin? John Lincoln, gerçekten de iyi bir gençti ve ilişkileri yeni bir sınıfa atlamıştı. Şimdiyse, John Lincoln'dan önemsiz bir insanmış gibi bahsediyordu.

"Hayır Helen, bunlar gerçek düşüncelerim. John Lincoln'la evlenmen senin için isabetli bjr seçim olur. Bir daha asla bu denli iyi bir seçenek karşına çıkmayabilir."

Daha fazla dayanamayarak cevap almayı bile beklemeden arkasına döndü ve acele adımlarla kapıya ilerledi. Helen, afallamış bir şekilde arkasından bakarken birkaç kere ısmini telaffuz etti ama ne fayda!

Derbyshire'de Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin