2. Bölüm

54 5 0
                                    


Smith konağında bahar havası hakimdi zira yaşlı Smith çifti bugün İsviçre'den döndüğü için herkes pek sevinmiş, Gelinleri Mrs. Smith, bunun bir ziyafetle kutlanarak karşılanmasını önermişti. Dolayısıyla evi bir panik sarmıştı. Mrs. Smith, evin dekoru ve ikramlar konusunda endişeliyken kocası Mr. Smith'in bu geri dönüşü küçümseyip önemsizlestirmesi karısı için tamamen sinir bozucuydu. Zira, karısıyla birkaç gündür kütüphaneden çok nadir ayrılıyor, karısıyla fazla münakaşaya girmemeye özen göstererek evdeki huzuru kendince sağlıyordu.

Helen, bu telaşan uzaklaşabilmek adına çareyi çeşitli bahanelerle konaktan ayrılmakta bulunuyordu. Dünde çareyi Mr. Brightside'nin çay davetine gitmekte bulmuştu. Üstüne geçirdiğı soft tonlarda olan yeşil ince elbisesi ve eldivenleriyle gözalıcı görünüyordu ki yoldayken yakalandıkları aniden bastıran fırtına yüzünden saçı ıslanmış, güzel elbisesinin etekleri çamura bulanmıştı.

Mr. Brightside, Helen'in gelişini pencerenin arkasınsan beklerken, onun perişan halde olduğunu görünce dudakları alayla kıvrıldı. Uşak, Helen'e şemsiye tutarak kendisini siper etti. Malikaneye girdiklerinde onları ilk karşılayan Mr. Brightside olmuştu. Alaylı bir tavırla Helen'i süzüp elbisesinin kirli etek uçlarına bakarak "Aman aman bu ne hal?" Diye sorup kollarını birbirine bağladı. Üstündeki gömleğin omuzları ve kolları gerilmişti.

Helen, morali bozuk bir tavırla dudak büzüp dertli bir tavırla nefeslenip göğsünü şişirdi.

"Böyle olacağını nerden bilebilirdim, oysa birkaç saat önce hava günlük güneşlikti. Yalnız, elbisem epey battı. Saçım desem berbat halde. Saçıma bir çare bulunur ama sanırım elbisemden yana hiç umut yok."

Mr. Brightside, Helen'e uzanıp çenesini kaldırırak "Tek derdin elbisen olsun, elbiseyi hallederiz. Saçında hallolur. Şimdi yalnızca karnını doyuracak sıcak bir yemek yesen de olur."

Genç konuğu, elleri önünde, ikna olmuşcasına başını salladığında aynı zamanda Mr. Brightside'ninde keyfi yerine gelmişti. Onu koridorun sonuna getirip döndü. Kahyadan, koridorun ucundaki odanın anahtarını Helen'e uzatmasını işaret etti.

"Bak şu gördüğün kapı uzun zamandır kullanılmayan ama konforlu ve tmiz bir odaya açılıyor. Zamanında kuzenim bekarken gelir burada konuklardı, şimdiyse buralara uğramaz oldu." Daha sonra eski günleri hatırlamiş gibi iç cekip gülümsedi. "İçeride ihtiyacın olan herşey var. Duş almaktan çekinmeye gerek yok, kendi odandaymış gibi düşün. Yalnız fazla oyalanmamaya bak, sabretmeyi pek beceremem."

Mr. Brightside'nin bu rahatlatıcı sözleri gerçektende Helen'in içini ferahlatmıştı.

İçeri girdi. Yalnız tek başına değildi. Hizmetli genç kızlarda onun peşinden içeriye girmiş, diretmesine karşın Helen'i yıkamak için onu soyarak ılık küvetin içine oturtmuşlardı. Üzerinden sular akarken, beyaz cildi atılan keselerle pembeleşiyor, temizleniyordu. Belli ki malikanede yeni olan bir genç hizmetçi Helen'in yıkandıkça gün yüzüne çıkan güzelliğine şaşırıyordu. Kumral saçları bukle bukle olmuş, kirpiklerinin ıslanmasıyla gözleri zümrüt gibi parlıyor, yüzü ve dudakları pespembe bir haldeydi. Helen, durumu farkedince utanarak bakışlarını çevirdi. Şuan, Derbyshire Malikanesinde gördüğü bu misafirperverlik onu sevindirmiş, bir o kadar da mahçup etmişti. Bu durumdayken kendisini malikanenin hanımı olarak düşünmekten alamamıştı. Mrs. Brightside unvanını aldığını düşündü. Bunu birde küvetin içinde çırılçıplak hayal ettiği için ayrı bir utanç duyuyordu. Neyseki bu yıkanma işkenceye dönüşmeden bitti.

Genç kızlar, üstüne kırık beyaz bir elbise giydirdiler, fiyonkunu bağladıktan sonra ıslak saçını halledip, saç çizgisini ortadan ayırarak kumral saçlarını yanlardan alarak gerdiler. Kahküllerini düzelttiler. Yanaklarını allıkla kızarttılar, dudaklarını renklendirdiler. Şimdi Mr. Brightside'nin yanına indiğinde genç adam, Helen'i beğenmişlikle süzüp merdivenden inmesini seyretti. Yutkunup belini büktü, Helen'in eldivenli eline bir öpücük kondurup geri çekildi. Kızın yüzüne can gelmiş, renklenmişti. Ayrıca saçından veya kıyafetinden olsa gerek bugün daha bir güzel gözüktüğünü düşünmeden edemedi. Öksürerek kendisini topladı, Helen'i şöminenin önündeki sandalyeye yönlendirirken kahya kadın tekrar çıkageldi.

Derbyshire'de Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin