26

681 48 5
                                    

Liliya 5K! Hepinize çok teşekkür ederim 🤍

Ayağımı burkalı üç gün olmuştu ve sürekli odada olmak artık patlamama sebep olacak neredeyse

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayağımı burkalı üç gün olmuştu ve sürekli odada olmak artık patlamama sebep olacak neredeyse. Bu üç gün içinde kral askerleriyle Darcy'nin evini basmış fakat çiftlik boşmuş.

Kralın mektupları gördüğünü öğrenmiş olmalı ki hızlı davranıp çiftliği boşaltmış. Bu süreçte bir de abim Dorian'dan mektup geldi tabi.

Reinayı beğendiğine dair birkaç cümle, kralın Reina ve ailesini Madeline'de görmek istediğine dairde birkaç satır yazıyordu.

Mektubu ve bu isteğini Reina'ya bildirmek için evlerine gitmek istiyorum, aksakta olsa yürüyebiliyordum ve en azından gün yüzü görmek için dışarı çıkmak istiyordum.

Victoru ikna etmek için akla karayı seçmiştim ama sonunda ikna etmem kaçınılmazdı.

~•~•~

At arabasına bindiğimde yanımada mürebbiyelerden biri oturdu. Mary saraydaki işlerle ilgilendiği için ona gelmemesini söylemiştim.

Yolu neredeyse yarıladığımızda atlar bir anda kişneyerek durdu. Mürebbiye "Sakin olun prensesim" deyip camdan kafasını uzattığında kalbim yerinden çıkacaktı sanki.

Dışarıda kılıç sesleri duymaya başladığımda elimle ağzımı kapatıp çığlığımı susturdum.

"Geldi..Darcy geldi değil mi?"

Bir anda kapım açıldığında yüzü maskeli bir adamın kolumdan çektiği gibi beni arabadan aşağı atması bir oldu.

Zaten burkulmuş olan ayağımın üzerine düştüğümde mürebbiyenin çığlığını duydum, sonraysa bir boğaz kesme sesi.

Her yer kandı, herkes öldü, dışarı çıktığım için cennete girmiş gibi hissettiğim gün bana kan gölüne, vahşet dolu bir cehenneme dönüşüverdi.

Başımdaki koca taşlı tacı alıp beni kolumdan tuttu ve kaldırdı "SİZ DELİRDİNİZ Mİ?! BİR PRENSESİN YOLUNU KESMEKTE NE? SARAYIN GÜCÜNÜ BİLMEZ MİSİNİZ?"

Dediğimi duyan eşkiyalardan biri "Çok uzatma prenses, onu o sarı çiyan kocanla Darcy'yi ifşa etmeden önce düşünecektiniz" deyip 10 kişiye yakın olan maskeli grupla beni ormana doğru yürümeye zorladılar.

Darcy başından beri Victor'un karşısında beni kullanmak istiyordu.

Dağın tepesinde büyük bir eve geldiğimizde artık o kadar yorgundum ki burktuğum ayağım eskisinden daha kötü bir halde olduğu için yürüyemiyordum bile.

Kafamdaki tacımı almışlardı, saçlarım dağınık, yürüyüşüm aksak, boynum bükük. Bir prenses olduğumu gösteren pek bir şey kalmamıştı anlaşılan.

Üzerimde koyu yeşil, krem bir korsesi olan elbise toz içindeydi.

Kafamı kaldırıp zorla sokulduğum yere baktığımda evin mahzeninde olduğumu anlamam uzun sürmedi. Oturtulduğum sandalyeye beni sıkıca bağlayıp yüzüme baktı adamlardan biri "Denildiğinden daha güzelmişsin prenses, ana kuzusu Victor turnayı gözünden vurmuş"

Bunu derken eliyle yüzümü okşuyordu "Dokunma bana! Dokunma pislik" diye bağırırken güldü yavaşca. Tok bir sesi vardı.

Eli boynuma gidiyordu ki arkadaki adamlardan biri bana dokunan adamı arkaya çekip "Prens dokunmayın dedi unuttun mu" dediğinde sinirle nefes verdim "Çağırın o gayrimeşru prensinizi! Ne istiyorsa yanımda söylesin."

Kapı açıldığında önceden yüzünü gördüğüm için tanıdığım Darcy içeri girdi, tıpkı Victor gibi uzun bir boyu vardı ama Victor'un aksine kahverengi ve düz saçları gözünün önüne düşüyordu.

Simsiyah kıyafetler içinde, siyah bir gömlek üzerine siyah bir yelekleydi. Yaklaşıp kafasıyla adamlarına çıkın işareti yaptı. "Beni bu kadar isteyeceğini düşünmemiştim prenses, sakin"

Dediği şeyin üzerine ağladığım için çatlak çıkan sesimle bağırdım "Korkak pislik, Ne istiyorsun benden?! Delirdin mi sen ha! Saray beni aramaya başlamıştır bile, kimi kaçırdığının farkında mısın!"

"Şşşh, o kurnaz Victor'u değerlisinden vuracağım. Madem bana ölüm emri çıktı, Victor'u da yaşatmayacağım"

Duyduğum şeyle gözyaşlarım arttı. Eliyle önümdeki saçları arkaya atıp boynumdaki Victor'un hediyesi olan gerdanlıkta gezdirdi ellerini.

Boynumu tek eliyle kavradığında "Dokunma! Dokunma bana" diye bağırıyordum avaz avaz.

Boynumdaki eli kafasını kafama yaklaştırdığında dudağıma nefeslerini veriyordu, ben çırpınırken fısıldadı "Kahretsin, çok güzelsin"

Boynumu öyle kavramıştı ki kafamı hareket ettiremiyordum, dudaklarıma öylece yaklaşan adamı sadece izliyordum.

Benden etkilendiği gözlerinden okunuyordu, arsızca dudaklarımda geziniyordu ela gözleri. Dudaklarıma dudaklarını bastırdığında anın şokuyla onu itmek için çırpınıyordum ama ayaklarım, ellerim bağlıydı, kafam ise elleri tarafından sabitli.

Sadece öpücük kondurup çekildiğinde "Pislik! İğrenç, iğrençsin! Tanrı cezanı versin Darcy"
diyerek nefretle yüzüne haykırdım.

Beni duymamış gibi eli boynumdan çekilip belime indiğinde göz yaşlarım boynumu ıslatıyordu artık.

"Yapma! Yapma ne olursun! Dokunma!" Ağlamalarım arasındaki feryatlar sanki duyulmuyordu.

Belimdeki eli aşağı inerken bağırdım,

"Hamileyim!"

"Hamileyim dokunma!"

Duyduğu şeyle elleri durdu, o an aklıma gelen ilk yalanı söyledim fakat işe yaramış gibiydi.

Ellerini çekip ceplerine yerleştirdi. Bana imayla baktı, gözlerinde hayal kırıklığı ve tiksinti görüyordum "Demek Victor sikiğinin çocuğunu taşıyorsun ha?"

Kafa salladığımda histerik şekilde güldü. "Sende bir veliaht taşıyorsun öyle mi?"

"Senin aksine onurlu, soylu ve damarlarında cesaret taşıyan bir veliaht taşıyorum hemde"

Duyduğu şey zoruna gitmiş olmalı ki o hışımla yüzüme bir tokat geçirdi, dudağımın patladığını ağzıma gelen kan tadından anlamıştım.

"Kes sesini ve dua et ki Victor tuzağıma düşsün, yoksa seni ve bebeğini geberteceğim zaten"

ilahi bakış açısı ;

Darcy mahzende Liliyayı tek başına bırakıp hışımla eve çıktı. Yanına gelen yaverlerinden birine "Victor'a haber yollayacağım, mektubu iletin tez zamanda" deyip odasındaki masaya oturup bir parşömen aldı.

Şimdi sinirden ve karını merak etmekten krize girmişsindir eminim. O çaresiz halini izlemeyi çok isterdim kardeşim, tahmin edersin ki güzeller güzeli hamile karın prenses Liliya elimde. Bana ölüm kararı çıktı biliyorsun, eğer karının ve bebeğinin yaşamasını istiyorsan benimle birlikte cehenneme geleceksin. Adamlarım yarın akşam meydandaki mücevherciden seni alıp çiftliğe getirecek, adamlarınla gelmeyi aklının ucundan bile geçirme. Bir adamımın öldüğünü duyayım kıyarım canına karının. Şimdi sana bir soru kardeşim ;

Karın için ölecek misin? Yoksa karının senin yüzünden ölmesini mi izleyeceksin?

- Cordelia veliahtı prens Darcy

~•~•~

Aşağıdaki yıldıza dokunmayı unutmayın!

Liliya | Tarihi KurguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin