7. Beyaz Elbise

38K 2K 1.8K
                                    


Beğenerek destek verebilirsiniz ♡

○●

Bölüm Yedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Yedi

"Beyaz Elbise."


Kayboluşumun, bu kabusa uyanışımın üzerinden altı gün geçmiş; hâlâ yapayalnızım, kafayı yemek üzereyim. Nereye kadar?

Kimsesizim.

Bunun ağırlığı gün geçtikçe daha da büyüyor, insan olmaya yaklaştıkça daha da çok canımı yakıyor ve kaybımın büyüklüğünü fark etmemi sağlıyordu. Ben yalnızca belaya bulaşmış biri değildim, elindeki her şeyi kaybetmiş bir zavallıydım, dahası kayıplarım bitmiş bile değildi. 

Kendimi de kaybedecektim.

Bir tek o kalmıştı geriye, karman çorman olmuş bir akıl ve yeterince tartaklanmış, kırılgan bir beden... Hiçbir şeyi telafi edemeyeceğim bir noktadayken tek motivasyonumun intikam olması, ilk başlarda büyük bir amaç gibi gelse de şimdi acımdan nefretime odaklanamıyordum bile.

Yapma bunu, yapma bana, Meira, sadece birbirimize sahibiz.

Savaşım herkesten ve her şeyden önce kendimle. İçimdeki yabancıyla, hâlâ kabullenemediğim bir akılla, yarım yamalak anılarımla ve hislerimle. Daha, sen kimsin, sorusunu cevaplayamazken savaşmaktan bahsediyorum tabii, çok ironik. Uygar'a karşı mı duracağım? Onu yaptığı her şeye pişman mı edeceğim? Önce kendimi yenmem gerekiyor, önce Meira'yı yenmem ve aklını başına getirmem gerekiyor.

En büyük düşmanım Meira şu anda, aynadaki şu garip, artık rahatsız etmeye başlayan yeşil gözlerin sahibi kadın yani. Önce onu tanımam gerekiyor.

Lavabodaydım, herhalde artık yarım saattir. Aynanın karşısında yüzümden sular damlarken yansımamla bakışma seansları yapmaya başlamıştım. Ezberlemek istercesine, hayali tuvale onun portresini çizmeye başlayacakmışım gibi dikkatle izliyordum hep ama bir noktada illaki gözüm o aptal çizgiye kayıyordu. Aynanın alt sağ tarafındaki o ince, küçük çizgi...

Huzursuzlanarak bir şeyler söylendim. Aynaya, o sinir bozucu çizgiye gözüm takılmadan bakamıyordum. Yine pes edip döndüm, yüzümü kuruladım ve lavabodan ayrıldım.

Sabahın erken saatlerindeydik, güneş yeni yükselmiş ve kuşlar yeni ötüşmeye başlamıştı; ormanda yaşam canlanırken, daha doğrusu karga daha bokunu yemeden ne diye kalktığım sorulursa da Uygar yüzünden diyebilirdim. Bir ruh hastası gibi sabahın köründe kalkıyordu sürekli ve kahvaltıya beni de kaldırıyordu. Hayır cevabı bu evde sadece bana yasak olduğundan da paşa paşa kalkıyor, lavaboda yarım saat Meira'yı izleyip o masaya oturuyordum.

Lilith'in GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin