Bedenimde gezinen yumuşak parmakların varlığıyla kendimi uyandırmaya çalıştım. Yorgunluktan ölüyor gibiydim, hala midem bulanıyordu ama biraz daha iyi hissediyordum.
"Bebeğim?"
Jeongguk'un yatıştırıcı sesini duyduğumda kasılan kaslarım gevşedi ve sonunda gözlerimi aralayıp hayatımın aşkına baktım. Güzelce gülümseyip derin bir nefes vermişti, parmaklarının tersini yanağımda gezdirip minik ama uzun bir öpücük bıraktı saçlarıma.
"Nasılsın? İyi hissediyor musun kendini? "
Hafifçe yerimde dikelmek için uzandığım yataktan kalkmaya yeltendiğimde hemen sırtımdan destekleyip oturmama yardım etmişti.
"Neler oldu? Midemin bulandığını ve kan kusup bilincimi kaybettiğimi hatırlıyorum sadece."
Jeongguk heyecanla yerinde dikeldiğinde bakışları arada bir karnıma çarpıyordu, dudak büzüp cevap beklerken yeniden midemin bulantısı bastırmış, ayağa kalkıp kendimi banyoya zor atmıştım. Kendimi zorlasam da kusamamış, arkamdan içeri giren Jeongguk saçlarımı alnımdan çekip yanağıma uzun bir öpücük bırakmıştı.
"Bebeğimiz olacak."
Dümdüz bir ifadeyle ona baktığımda şaşkınlığımı atamadan bana sıkıca sarılıp boynuma dudaklarını bastırmıştı.
"O kadar mutluyum ki. Bir Tanrı ya da Tanrıça olacakmış, Lilith öyle söyledi. Zorlanmanın nedeni buymuş. Taehyung, içim içime sığmıyor, delirecek gibi hissediyorum. Böyle iç gıdıklayan bir his olacağını düşünmemiştim. Aşkım, bebeğimiz olacak."
Banyoda, midemin bulantısından buruşmuş yüzüm ile öğrenmiştim bebeğimin olacağını. O anda her şeyi unutmuştum bile, bulantım geçmişti, heyecandan kalbim göğsümü delecek kadar şiddetli atıyordu. Muhtemelen Jeongguk duyuyordu, gülümseyip göğsümün sol tarafına dudaklarını bastırmıştı zira.
"Gerçekten mi? Yaptık mı biz?"
"Evet, bebek yaptık."
Kahkaha atarak konuşup beni kucaklayarak tekrar içeri götürmüştü. Parmaklarım iki yanımda yatakta, kafamı eğip öylece karnıma bakıyordum. Aşkım ise önümde diz çöküp üzerimdeki tişörtü hafifçe kaldırmıştı. Henüz birkaç günlük olduğundan bir şey belli olmuyordu ama yine de heyecanı yeterdi.
"Benim güzel bebeklerim, bir tanelerim, her şeylerim."
Karnıma dudaklarını bastırdığında huylandığımdan hafifçe geri çekildim ve kıkırdadım, bakışlarını bana çıkarıp kaşlarını çatmıştı.
"Çocuğumu mu kaçırıyorsun benden?"
"Yoo, olur mu öyle şey? Senin o."
Dudaklarında filizlenen hafif tebessümle iç çekip yanaklarına parmaklarımı sardım ve eğilip belirginleşen gamzelerinden öptüm onu uzunca.
"Biz seniniz."
Yatağa uzanıp onu da yanıma çektiğimde arkama geçip sıkıca sarıldı bana, burnunu enseme bastırıp derin bir nefes aldıktan sonra biraz hareketlenip yanağını kafama yaslayıp belime sarıldı.
"Ne dedi Lilith? Sağlıklı, değil mi?"
"Sağlıklı güzelim, merak etme. Ama seni çok yoracakmış, çok güçlü çünkü. Benim güçlü savaşçım."
Parmakları karnımda gezerken gülümseyip elini sıkıca tuttum ve biraz daha ittim kendimi ona. Tamamen temas halindeydim, sırtım göğsüne tamamen yapışmıştı.
"İyi olsun, o bizim her şeyimiz. Tanrım, bebeğimiz mi olacak gerçekten?"
"Bir haftadan fazladır bunun için çalışıyoruz, olması çok normal değil mi? Pek şaşırmamak lazım aslında?"