-4.0-F-

2.6K 283 184
                                    

"Babasının bir tanesi, gel bakalım güzel bebeğim benim." 

Sakura paytak paytak yürüyerek Jeongguk'un uzattığı ellerine tutunduğunda dolan gözlerimi kırpıştırdım, zira bunlar kızımızın ilk adımlarıydı. 

Küçük tanrıçamız bir buçuk yaşındaydı. Hızlı büyüyordu, normal bir insan bebeği olsaydı beş - altı aylık kadar olmalıydı. 

"Benim prensesim yürüyor! Küçük iblisleri mi kovalayacaksın bakalım sen şimdi, hm? Haylaz tanrıça seni." 

Sakura bebek sesiyle gülüp Jeongguk'un saçlarını çekiştirdiğinde yanlarına yürüdüm ve ikisine de sarılıp aşkımı yanağından öptüm. Sakura da duramadan benim yanağıma yapışıp emmişti, Jeongguk da bu halimize kıkır kıkır gülmüştü. 

"Acıkmış mı benim kızım? Gel bebeğim, yemek vakti!" 

Jeongguk'un kucağından bana gelip boynuma sarılmış, omzuma yanağını yaslayıp tatlı dişlerini göstere göstere gülümsemişti babasına. 

"Ben de seni çok seviyorum, ruhum. Bir kere baba der misin bana?" 

Sakura zihinden konuşmayı daha çok seviyordu ama onu yavaş yavaş konuşturmaya da özen gösteriyorduk. Bir buçuk yaşındaydı, her ne kadar her şeyi bilen bir tanrıça da olsa küçücük bir bebekti, zihinden konuştuğu gibi konuşamıyordu. Dudaklarını büzerek baba demiş, ardından aynı Jeongguk'un pasparlak gözlerine benzeyen gözlerini kocaman açıp babasından tepki beklemişti. 

"Eriyorum, yemin ederim eriyorum, sonum olacak bu kız benim." 

Sakura kucağımdayken bize yanaşıp bebeğimizin boynuna yüzünü gömüp öpücüklere boğmuştu, Sakura ise kahkahalarla eğleniyordu bu durum karşısında. Ben de güzelliklerine bakıp iç geçirdim ve hala daha kızımızı yiyen aşkımı itip bebeğimi kendime çektim. 

"Çatlatacaksın çocuğumu gülmekten, nektar zamanı, acıktı bebeğim." 

Kızımı yatağa oturtup biberonu getirdim ve eline verdim, bu aralar kendi başına beslenmek favorisiydi. 

"Kocaman oldu resmen, niye büyüdün ki, hep küçük kalsaydın keşke." 

Jeongguk yatağa oturup kızımızın palmiyeye benzeyen saçlarıyla oynamış, hafifçe dudaklarını büzmüştü. Sakura bir elini Jeongguk'a uzattığında aşkım kızımızın minik bacaklarına uzanmıştı.

"Böyle bir baba sevgisi olamaz, birbirinizden ayrılmıyorsunuz resmen." 

Jeongguk hafifçe gülümseyip gözlerini kapamıştı, Sakura nektarını bitirip biberonunu bana uzattığında ağzını temizleyip yanaklarına sert öpücükler bıraktım.

"Bu bacakları yesem mi ben? Yesem mi , hm? Çok iştah açıcı, gömülüyorum ben."

İkisi yeniden çığlık çığlığa boğuşmaya geçtiğinde göz devirip güldüm ve etrafı toparlamaya başladım, bugün Sakura ile ilgilenme sırası Jeongguk'taydı, ben de işimin başına geçecektim. Bir haftayı ikiye bölmüştük, üç gün ben, üç gün Jeongguk Sakura ile ilgileniyordu. Geriye kalan bir günde ise kendimize tatil vermiştik, Sakura'yı genellikle Hoseok'a bırakıyorduk ve ikimiz baş başa zaman geçiriyorduk.

"Baba gidiyor bebeğim, akşam geleceğim kızımın yanına yine, tamam mı?"

Sakura gülmeyi bırakmış, bebek bakışlarını bana çevirip kollarını uzatmıştı, ikimizin de yanından ayrılmamıza tahammülü yoktu, bir türlü alışamamıştı buna, hiç istemiyordu gitmemizi. Bebeğimi kucaklayıp boynunda soluklandım ve küçük öpücükler bırakıp geri çekildim. Saçlarımla oynayıp dudak büzmüştü.

Se7en×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin