-Yetişkin İçerik-
-M-
...
Alev alevdi.
Odamız her gerçek hem de mecazi anlamda alev alev yanıyordu. İçeri girdiğimizde Jeongguk kapıyı kapatıp yaslanmış, bana öyle bakmaya başlamıştı. Deli gibi heyecan dolmuştum, nefeslerim ciğerlerime yetmiyor gibiydi. Daha öncesinde pek çok kez kadınlarla da erkeklerle de birlikte olmuştum, pasif olduğum vakitler de olmuştu ama şimdi bambaşka hissediyordum. Bu kez çok farklıydı. Bir kere karşımda bana arzu dolu gözlerle bakan bu adam benim eşimdi, hayatımın aşkıydı. Canı için tüm evreni yıkabileceğim, gülüşüne tüm varlıkları kurban edebileceğim biriciğimdi.
Ben ona nasıl aşık olduğumu düşünürken sırtını kapıdan ayırıp yanıma gelmişti, nefeslerim mümkün olabilirmiş gibi daha da hızlandı.
"Gergin misin?"
Bal gibi çıkan sesiyle kafamı iki yana salladım, parmakları parmaklarıma tutunmuştu nahifçe. Gözlerimi bakışlarından ayırmıyordum, ayıramıyordum. Hafifçe gülümseyip bir adım daha attı üzerime doğru ve bedenlerimiz neredeyse tamamen birbirine yapıştı.
"Yorgun musun peki?"
Konuşacak gücü bulamıyordum bir türlü, yeniden kafamı iki yana sallayıp kirpiklerimin altından hayran hayran bakmaya devam ettim ona.
"Eğer bir çekincen varsa söyle bebeğim, sırf ben istiyorum diye..-"
"Hayır, aşkım tabii ki de hayır. Öyle düşünme lütfen. Ben, sadece çok heyecanlıyım, çok uzun zamandır bekliyorduk ve ben, bilmiyorum, sana istediğini veremem diye çekiniyorum sanırım."
"Tanrım, Taehyung.."
Boynuma sarılıp beni kendisine tamamen çektiğinde ben de ona sıkıca sarıldım ve yüzümü omzuna bastırdım.
"Sen sadece bana baksan bile zirveyi çok kısa sürede görürüm Taehyung'um, nasıl düşünürsün böyle bir şeyi?"
Geri çekilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı, geç bile kalmıştı. Ensesine sıkıca tutunup kendimi ona bastırdım ve saçlarını çekiştirdim. Uzunca bir süre deli gibi öpüşmemizin ardından dudaklarımdan ayrılıp boynuma kapandı. Kafamı geriye atıp boynumda daha fazla yer açtım ona, parmakları belimde ve kalçalarımda geziyordu. Beni nazikçe itip yatağa düşürdüğünde ortamdaki ısı iyice artmıştı. Duvarlardan akan lavlar daha bir kızgın görünüyordu, köşelerde duran havuzlar kaynamaya başlamıştı. Ortamdaki erotik tansiyon cehennemin yansımasını bile etkilemişti. Jeongguk'un parmaklarından akan sıcaklık üzerimdeki kıyafetleri tutuşturdu ve birden alevler içerisinde kaldım. Yavaş yavaş yanan kıyafetlerimle bakışlarımı bana sinsice gülerek bakan adama çevirdim ve üzerindeki tişörtü tuttuğum gibi paramparça ettim, boğazından gelen kıkırtıyla dudaklarını ısırıp gülmüştü bana. Pantolon düğmesi de kopup odanın herhangi bir yerine savrulmuştu, üzerindeki fazlalıklardan kurtulup tamamen çırılçıplak kaldığında baştan aşağı izledim onu.
Dayanılmaz bir güzelliği vardı.
Göğsü, karnı, kasıkları, bacakları, kolları, hepsi özenilerek yaratılmıştı sanki.
Rengi iyice açılan mavi gözlerini aynı benim yaptığım gibi kıyafetlerden arınmış vücudumda gezdiriyordu ve bakışları oldukça edepsizdi. Muhtemelen ben de ona aynı şekilde bakmıştım. Ensesini kapayan siyah saçlarından tutup kendime çektim onu, dudaklarımız sayamadığım kere buluştuğunda dili hemen ağzımın içine sızmıştı. Oldukça ıslak ve günah doluyduk, olduğumuz varlığın vazifelerini yerine getiriyorduk. Şapırtılı bir sesle benden ayrıldığında ıslak dudaklarının yeni hedefi yeniden boynum olmuştu, kokumu solumayı çok sevdiğinden oradan asla ayıramıyordum onu. Yavaş yavaş göğsüme inmeye başladığında biraz daha kıvrandım yerimde ve ona sürtündüm sertçe.