16

23.1K 1.1K 350
                                    

"Merhaba." Usulca mırıldanmam ile Samet kafasını hızla bana çevirmişti.

Önündeki bankın üzeri onlarca çeşit aburcubur ile doluydu. Bir de küçük pasta...

Gözleri yüzümün her tarafında gezindi. Yavaş yavaş ızdıraplı bir ifadeye bürünürken ayağa kalktı.

İzler silinmeye başlamıştı. Ama çürüklerim hala oldukça belirgindi. Özellikle gözümün altında olan morluk...

Samet'in bir şeyleri anladığını bildiğim için bugün hiçbir şeyi saklamaya çalışmamıştım. Yüzümde ne bir gram makyaj vardı ne de saç tutanlarım suratımı örtüyordu... Her şeyi görüyordu. 

Hafifçe gülümserken beni bileğimden yakalayarak kendine çekti. Kolları yanımda olduğunu gösterircesine beni sıkı sıkı sarıyordu. Başımı yorgunlukla göğsüne yasladım. Buna bu kadar ihtiyacım olduğunu ben bile bilmezken o her şeyin farkındaydı.

Kollarımı beline sarıp biraz daha öyle kalmak istediğimde itiraz etmedi. Çenesini başımın üzerine yaslamış arada bir saçlarımın arasına dudaklarını bastırıyordu.

"Yedi ay." Dedi düşünceli bir şekilde. Kafasında bir şeyleri tartıyor gibiydi. "Yedi ay sonra sınava gireceksin. Sonra İstanbul'a benim yanıma gelmelisin."

Güldüm.

Sonunda ayrılmanız gerektiğini bilerek kollarımı açtım. Beni kendinden uzaklaştırmadan yanında tutarak yan yana oturmamızı sağladı.

"İznim yok derken ciddiyim Samet. Ankara dışında bir yerde okumama müsade etmiyor."

"Ama böyle olmaz ki." Gözleri açı içinde kısıldı. "Şu haline bak." Derken bir kez daha yüzümü incelemişti. Ona bakmayı kesip direkt olarak masanın üzerindeki yiyeceklere odaklandım.

Ekşi tatlı, halka şeklinde olan, favori jelibonumun paketini açarken omuz silktim.

"Benim hatamdı. Uyuyakaldım." Öyle olmadığını ikimizde bilsekte bunu böyle nitelemek kabullenmemi kolaylaştırıyordu.

Paketin içinden bir tane alıp ağzıma atarken yemesi için ona da uzattım. Bilinçsizce elini soktu. Bakışları ne demek istediğimi çözmeye çalışıyordu. Hikayeyi ona en baştan anlatmaya karar verdim.

"Geçen haftalarda bir kurs çıkışı tüm testleri önden bitirince bahçede biraz dinlenmek istedim. Ama evden her gün erken çıktığım için sanırım bedenim yorgun düşmüştü. Ağacın altında uyuyakaldım." Aptallığımı hatırlamak beni bile güldürmüştü. "Uyandığımda karşımda Alperen vardı. Tüm dershane boşalmıştı. Ve ayrıca havada kararmıştı. Telefonumda onlarca çağrı ve mesaj vardı."

"Alperen de kim?" Konudan koparak sorduğu şey ile sadece elimi hava da salladım. Ona oldukça kötü olan tanışmamızı anlatmak istemiyordum. Normal bir arkadaş. Ki bu bir yalan sayılmazdı. Artık...

"Sadece dershaneden bir arkadaşım. Neyse işte o beni kaldırınca acele ile toplanıp yola çıktım. O da bir şeylerin ters gittiğini anlayınca beni taksi ile eve bıraktı."

"Alperen de kim?" Cevap vermeme rağmen sorusunu yineledi. Aslında sormak istediği şey beni eve bırakacak kadar yakınımda olan biri ile nasıl daha önce tanışmadığıydı. Ona Alperen'den hiç bahsetmemiştim. Çünkü hiç gerek olmamıştı. "Güvenilir biri mi?" Diye direkt olarak sordu bu seferde. Samet ne kadar açıksözlü olduğunu bana hiç unutturmuyordu. Sorduğu soru ile aklım bir anlığına geçen yıl yaşanılan şeylere gitti.

Aslında Samet onu geçen sefer görüştüğümüzde de görmüştü. Sadece uzakta olduğu için hiç dikkat etmemişti.

"Bilmiyorum. Ona güvenmiyorum zaten. Sadece," Omuz silkerken bana yazdığı şeyleri hatırladım. "Sadece denk geldiğimizde konuşabileceğim, aramızın kötü olmadığı bir arkadaşım."

Arkadaş Değiliz | texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin