Alperen'den
Gözlerim duvardaki saatten bir an olsun ayrılmazken şu an için tek isteğim dersin bir an önce bitmesiydi. Fizik normalde olsa seveceğim bir dersti. Fakat son günlerde derslere olan tüm tahammülüm yok olmuştu.
Emir yavaşça koluma vurdu.
"Niye dinlemiyorsun lan dersi?" Diye fısıldamayı da ihmal etmedi. Ona bunu gerçekten sorup sormadığını anlamaya çalışır gibi baktım.
"Bir horlamadığın kaldı oğlum. Sorunumuz ben miyim sence?"
"E, evet." Cevap çok barizmiş gibi aceleyle cevap vermişti.
Ona sadece gözlerimi devirdim.
"Zaten anlayacağım diye popomdan ter akıyor..." Sude aniden başını bize çevirmişti. Gözleri adeta ateş saçıyordu. "Ses yapıp dikkatimi dağıtmayın." Yumruk haline gelmiş eli üzerine Emir'le ağızlarımıza fermuar çektik. Dilara bu halimize kıkır gülmüştü. Bizim arkamızda oturan Cenk ise Sude'nin gerçekten 'harbi bir kız' olduğuyla ilgili bir şeyler gevelemişti.
Dersin kalanında elimden geldiğince dinlemeye çalışmış ama çokta başarılı olamamıştım. Kafam inanılmaz doluydu. Elbette bu doluluğun tek sebebi ise Şüheda'ydı.
Dün onunla dershaneye geldikten sonra her teneffüs yanına gitmiştim. Diğerleri bunun sebebini elbette tam anlayamasalarda Şüheda'nın ayağı yüzünden vicdan azabı çektiğimi söylemem çok sorgulamamalarına sebep olmuştu. İçlerinden bana tek inanmayan Emir'di. Bununda sebebi onun olan şeyleri az çok bilmesinden kaynaklıydı.
Ve benim yanına asıl gitme sebebim ise... Son zamanlarda onunla vakit geçirmek keyifliydi... Kütüphanede olsun, dershanede olsun, yolda gidip gelirken olsun... Onun yüzünden saatlerce erken kalkıyor olmam bile önemli gelmiyordu bana. Bu bazen Sude ve Emir'in sözlerini bana hatırlatsada aramızda öyle bir şey olamayacağının farkındaydım. Gazi gibi birinden sonra benimle öyle bir ilişki içinde olmayacağının farkındaydım.
Zaten o istese bile bende ister miydim, çokta emin değildim. Benim tek istediğim onunla daha çok vakit geçirmekti. Başka bir şey değil.
Şuanda zilin çalmasını istememin en büyük sebebi de zaten buydu. Şuanda son derste olduğumuz için çıkışta onu yakalayabildiğim takdirde bugün onu son kez görmüş olacaktım. Bugün cuma olduğu içinde onu önümüzdeki iki gün göremeyecektim demekti bu.
Derin bir nefes aldım.
Kalbim sıkışıyordu.
Sonunda zil çaldığında ve beni bu eziyetten kurtardığında aceleyle ayağa kalktım. Masamın üzerindeki defteri ve kalemliği çantama atarken Sude usulca yanıma geldi.
"Benim en favori, canım arkadaşım..." Uzata uzata bana iltifat etmesi şimdiden yüzümü buruşturma isteği ile yanıp tutuşmama sebep oldu.
"Ne o dersteki halinin aksine kedi kesilmişsin." Cenk ona takılarak yanından geçtiğinde, Sude yavaşça omzuna vurmuştu.
"Neyse ki şuan seninle değil favori arkadaşımla konuşuyorum." Sude bir kez daha yinelemişti.
"Ayıp ayıp. Diğer arkadaşlarının yanında..." Emir hafif sitemle yanımdaki yerinden kalktı ve Dilara'nın omzuna kolunu atarak onu da dışarı sürükledi. Defter kapağı açmadan derslerde nasıl bu kadar iyi olduğunu düşünmek can sıkıcıydı.
"Acelem var. Bir şey mi oldu?" Dedim diğerleri bizden kısmen uzaklaşınca. Sude gelip yavaşça koluma girdi.
"Bana kantine kadar eşlik edemez misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Değiliz | texting (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralAlperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda: Özür dilediğin için bana eskisi kadar kinli olmadığını düşünmüştüm. Alperen: Hemen arkasından da a...