"Merhaba Ercan abi." Ercan abi ile ilk kez yüzyüze tanıştığım için büyük bir gerginlik ile uzattığı büyük elini sıktım.
Bu sırada hemen yanımda duran Alperen destek olmak ister gibi kolunu yavaşça belime attı. Boştaki eli ile de aynı benim gibi Ercan abi ile selamlaşmıştı.
"Sonunda seninle telefon dışında konuşabildiğim için çok mutluyum Şüheda. Ayrıca çok da geçmiş olsun. Artık oldukça iyi gözüküyordu."
"Pek bir şeyim kalmadı." İçten bir gülümseme ile başımı salladım.
"O halde oturup konuşmaya başlayalım ki bundan sonra da çok iyi olalım." Bir avukatın kurnazlığı ile kelimelerle adeta dans ediyor, özgüvenini içinde bulunduğumuz tüm kafeye beyan ediyordu. Oldukça dikkat çekici bir tipti.
Alperen hiç gerek olmasa bile arkama geçip sandalyemi çekti. Ayak bileğimdeki ve kaburgalarımdaki hasarların beni zorladığını bildiği için elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyordu.
"Yaklaşık kırk beş dakika kadar sonra bir toplantım var." Ercan abi biz daha yeni otururken kol saatine hızlı bir bakış atmıştı. "Bu yüzden direkt olarak konuya girmek benim için çok daha iyi olur."
Alperen benim yanıma oturduğu için Ercan abinin yanında boş bir sandalye vardı. Onun üzerindeki ofis çantasını açıp bir kaç evrağı masanın üzerine çıkardı.
Bu sırada sipariş almaya gelen genç bir garsona ise bize hiçbir şey sormadan üç çay söyleyip başımızdan kovdu. Gerçekten az vakti olmalıydı.
"Öncelikle davayı resmi olarak açalı iki hafta kadar oldu. Bunu seninle daha önce telefonla konuşurken söylemiştim. Bu yüzden savcılıktan da çıkan izinler doğrultusunda tüm delilleri toplamaya başladık."
"Savcılığın verdiği izinler..." Diyecek oldum ama o neyi soracağımı cümlemi bitirmeme izin bile vermeden tahmin etti.
"Gazi'nin babası davadan tamamen muaf. Bu tarz akrabalık ilişkilerinde dosyaya karışma izni büyük oranda yok." Ağzından dökülen her kelime bugün için duyduğum ilk güzel şeydi. Ve ben daha şimdiden ferahlamaya başlamıştım.
"Güzel..." Dedim heyecanla gülmekten kendimi alamayarak. Ercan abi beni duymazdan geldi.
"Öncelikle sana da söylediğim gibi resimlerin çekildiği günden başladık araştırmaya. Soyunma odasına kamera yerleştirmek gibi bir iş için okuldan adam tutması oldukça riskliydi. Bu yüzden tüm bu işlerle bile Gazi'nin uğraştığından emindim. Senin verdiğin tarihe ait kamera kayıtlarını incelediğimizde ise görüntüler arasında kopukluk var."
"Sildirmiş..." Alperen daha önceden de tahmin ediyormuş gibi başını salladı. Ona kısaca göz attığımda yumruğunu dudaklarına götürdüğünü gördüm. Onu böyle görmek derin bir nefes alarak elimi bacağına koymama sebep olmuştu. Sıcak parmakları anında parmaklarımın üzerine örtündü.
"Sildirmiş." Ercan abi onayladı ve önümüze bir fotoğraf koydu.
Bir hayli tanıdık olan, mezun olduğum okula ait merdivenlerden bir görüntüydü. Işıkların açısından ve solda gözüken panoda. Oranın giriş kata ait olduğunu anında anladım. Aslında bu görüntü oldukça tanıdıktı... Ama tek sebebi okul değildi. Bunu daha önce de görmüştüm.
Bu geçen yıl tuttuğumuz diğer avukat ile toparladığımız delillerden biriydi... Satılmış adi... Dava o kadar hızlı sonuçlanmıştı ki onun bizi sattığını anlamaya vaktim bile olmamıştı.
Başımı iki yana sallayarak toparlanmaya çalıştım. O günü, aleyhimize verilen kararı duyduğumuz o anı tekrar tekrar hatırlamak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Değiliz | texting (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralAlperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda: Özür dilediğin için bana eskisi kadar kinli olmadığını düşünmüştüm. Alperen: Hemen arkasından da a...