"Şüheda!" İleriden gelen ses ile yutkundum ve başımı güç bela kaldırdım. Soluklanmak için bir ağacın altında durmuş elimi gövdesine yaslayarak sağ ayağımı birazcık boşa almıştım.
Evden buraya kadar yalnız gelmek, mesafe kısa olsa dahi beni birazcık zorlamıştı. Eh, belki bunda az da olsa birazdan yapacağım konuşmanında etkisi vardı.
Gazi'nin aceleci bir şekilde bana doğru koştuğunu görünce doğruldum. Karşısında eğilmeye hiç ama hiç niyetim yoktu.
"Merhaba." Dedim sadece. Onunla konuşmaya nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum.
"Gel şöyle oturalım. Ayakta durma." Yüzüme uzun uzun bakmayı reddederek yanıma geldi ve koluma girmeye çalıştı.
Bana elleri değdiği an kanım resmen buz kesmişti.
"Dokunma bana." Kendimi geri çekerken, delici bir ses tonu ile konuşmuştum. Gözlerimi ciddiyetimi görmesi için ona çevirsem bile Gazi direkt olarak daha demin kalktığı banka bakıyordu. Ama çenesinin kasıldığı belliydi. Dudakları hafifçe aşağı doğru kıvrılmış, boynundaki ve alnındaki damarlar belirginleşmişti.
"Sadece otur lütfen." Başka bir şey söylemeyi reddetti.
"Çok umurundaymış gibi." Ağzımın içinde ama duyacağı şekilde söylenerek yürümeye devam ettim.
Ondan önce banka ulaşıp bir ucuna yerleştim.
Burası evimin arka taraflarında kalan, eskiden yürüyüş yapmak için sık sık gelip gittiğim bir yerdi. Uzun zamandır buraya da uğramamıştım. Şansım yaver giderse Gazi yanımdan erken ayrılır ve bende serin havanın tadını çıkarırdım.
Buraya neden geldiğimi daha doğrusu neden gelmek zorunda kaldığımı hatırlayınca kollarımı kendimden emin durabilmek için göğsümün üzerinde birleştirdim.
"Resim." Dedim sadece. Zaten başka bir şey söylememe gereke kalmadan Gazi acele ile telefonunu çıkarmış, göreceğim şekilde bana çevirerektee resimden kurtulmuştu.
Gazi benim gözümde şeytanın ta kendisiydi. Ondan her türlü kötülüğü beklerdim. Ama onunla tanıştığım dan bu yana bir kez bile yalan söylememişti.
Resmi gerçekten silmişti.
Başka bir kopyasını edinmeyecek kadar gururlu olduğunu düşünüyordum.
Uzun, upuzun bir nefes alırken az daha gülümseyecektim. Bedenim hissettiğim rahatlama ile banka adeta yığılmıştı.
Artık resme sahip olmaması ise kendimi inanılmaz özgüvenli hissettirmişti. Fakat aklımı kurcalayan bir diğer gerçek vardı. Gazi resimden direkt olarak kurtulduğunu göre gerçekten de ciddi bir konuşma yapmak istiyordu. Bu da umduğum kadar kısa sürmeyecekti.
"Ne istiyorsun?" Dedim en sonunda. Bu konuşma bitsin de koşa koşa gideyim istiyordum. Resimde yoktu artık ortada... Bu içimi öyle rahatlatıyordu ki...
Gazi'de en sonunda bankın diğer ucuna yerleşmiş hafifçe öne eğilmişti. Derin bir nefes aldığını duydum.
"Tekrar denemek istiyorum."
"Bu senin problemin." Diye alayla güldüm. "Sen beni iki gün önce tehdit ettin."
"Şüheda-"
"Sırf resmi kimseye atmadığını göreyim diye geldim buraya. Gerçekten bir şeyler yaşayabileceğinizi düşünüyor musun?"
Sesim oldukça öfkeliydi. Ama hissettiğim ya da düşündüğüm şeylerin çeyreğini bile aktarmamda bana yardımcı olmuyordu. Çok yoğun bir duygu bulutunun içindeydim. Sanki her şey ama her şey üst üste geliyordu. Kısmende öyleydi zaten... Ama benim bunları anlatıp rahatlayabileceğim birisi yoktu. Her şeyle bir başıma başa çıkıyordum. Ve artık altında kalıp ezileceğimden korkmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Değiliz | texting (TAMAMLANDI)
Aktuelle LiteraturAlperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda: Özür dilediğin için bana eskisi kadar kinli olmadığını düşünmüştüm. Alperen: Hemen arkasından da a...