Yemek masasının bir sandalyesini çekip oturdum ve annemin nasihatlerini dinlemeye devam ettim.
Üniversite sınavına bir hafta kadar kısa bir süre kaldığından her molada onun nasihatlerini dinler olmuştum. Ancak bir şikayetim yoktu çünkü her ne kadar göstermesem de deli gibi korkuyordum sınav zamanından. Hangi boşlukta aklımda birden sınav belirse anında midem bulanmaya başlıyor ve konuşmaktan bile aciz hale geliyordum. Annemin bu nasihatleri elbette en kötü sonuca göre ayarlanmıştı ama benim de aklımdan genelde en iyi senaryolar geçmediğinden beni rahatlatmaya anca yetiyorlardı. Derin bir nefes verdim. Tekrar midem bulanmaya başlamıştı. Sınava kadar bu şekilde nasıl dayanacağım inanın bilmiyorum.
"Hiç öyle annem babam yapamazsam bana çok kızar, hayal kırıklığına uğrarlar diye düşünme tamam mı kızım? Ben de baban da gördük ne kadar çok çabaladığını, bununla gurur duymak bile bize yeter de artar."
Elindeki kek harcı dolu plastik kabı ve blenderi bir kenara bırakıp bana döndü. Benden onu onayladığımı belirten bir söz ya da hareket bekliyordu.
"Tamam anne, niye öyle düşüneyim ki zaten? Gördünüz her şeyi."
Kek yapma işine kaldığı yerden devam etti.
"Olsun kızım ben yine de söyleyeyim. Sınav zamanı aklına neler geleceği belli olmaz."
Omuz silkip sözlerine gülümsedim. Ablam da elindeki un dolu bardağı anneme uzatıp yanımdaki sandalyelerden birine yerleşti. Aklımda hala onunla konuşma fırsatı bulamadığım aklıma geldi. Yağız ile saçma sapan bir şekilde sevgili olmuştuk olmasına ama ben bundan kimseye bahsedememiştim.
Daha yeni gelişen bir durum olduğundan kimseye bahsedememiş olabilir misin? Bir hafta bile oldu diyemeyiz.
Onlara bahsetmek için geç bile.
Ablama söyleyemememin sebebi ise bir türlü fırsat bulamamış olmamdı. Hoş, o sürekli telefona bakıp durmamdan tüm olayı anlamış bile olabilirdi ancak anlatmakta fayda vardı. Hem garip bir şekilde bu konudan ona da bahsetmem çok hoşuna gidiyordu. Ben zaten içimde zor tutuyordum ama annemler ne der bir fikrim yoktu. O nedenle uygun bir ortam buluncaya kadar ona da anlatamayacaktım. Fakat bu kadar telefona bakıp durmam çok dikkatlerini çekiyordu, annem bir iki defa soru bile sormaya çalışmıştı ama onu geçiştirip durmuştum. Ama ne zaman beni telefona gömülmüş bulsa gözlerinin içinde dalga dalga yayılmış bir beklenti ile beni süzüyor oluyordu. Ancak önce ablama danışmalıydım. O bana muhakkak bir akıl verecekti.
"Tamamdır, kek bitti. Zülal sen al bunu fırına sür. Arada kontrol etmeyi de unutma sakın, yanmasın."
Ablam bir şey demeden ayağa kalktı ve eline içi harç dolu borcamı alıp fırına doğru ilerledi. bu sırada ben de yerimden kalkıp odama doğru ilerlemeye başladım. Molam bitmişti.
-----------
" Anne keki almayı unuttun!"
"Ay bende akıl mı bıraktınız ! Tabii unuturum!"
"Bir şey yapmadık ki!"
"Tamam tamam, hadi ben gidiyorum. Size de getiririm bir şeyler oradan."
"Anne güne gidiyorsun orada yemek namına hiçbir şey kalmaz. Zaten Figen teyzenin bir oğlu var, ne varsa silip süpürü-"
"Ay Zülal! Uzatma annecim yeter bu kadar."
Annem aynadan kendini bir kez daha kontrol etti ve portmantonun dolabından ayakkabılarını aldı. Kapıyı açtı ve tekrar bize dönüp konuşmaya başladı.
"Bakın ben yokken kavga etmeyin, mümkünse evi biraz toparlayın. Ayrıca Zülal, sakın kardeşini ders çalışırken rahatsız etme. Tamam mı?"
Ablam oflayarak cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakamoz
ChickLit" Seni her yerde aradım durdum. Ama sevgilim, şimdi şu haline bir bak. Kendinden bir gülümsemeyi bile esirger olmuşsun. Oysa ki ben senin ilk gülüşünü görmüştüm... "