4. Bölüm | Saldırı

420 15 0
                                    

Sabah odadan gelen sesler ile uyandım, gözlerim kısıktı ama etrafı görebiliyordum. Savaş iş için hazırlanıyordu. Benim uyanık olduğumu fark edince bana döndü.

"Günaydın" dedi.

"Günaydın" Diye karşılık verdim.

"Ya belki şuan yeri değil ama, istersen eğer diye söylüyorum. Balayına gitmek istersen eğer haberim olsun" dedi. Hemen söze girdim.

"Hayır, istemiyorum" dedim. Sonuçta onunla isteyerek evlenmedim. Bir de balayına mı gidecektik? Bu adeta saçmalık olurdu.

"Tamam o zaman ben çıkıyorum" dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. Bugün günlerden cumartesiydi, ben bugün haftasonu olduğu için okula gitmeyecektim. Bu yüzden bütün gün evde tek başıma kalmak zorundayım. Anlaşılan çok sıkıcı bir gün geçireceğim.

Yataktan kalktıktan sonra üzerime rahat bir şeyler giydim. Saçımı da basit bir topuz yaptım. Bulunduğum odayı bir kez daha inceledim. Resmen şuan tanımadığım biri ile evliliğimin ilk günüydü ve yaşayacağımız evde de ilk günümdü. Bu bir çocuğa anlatılsa gülünecek bir durum.

Evi dolaşmaya başladım. Mutfağa gidip kahvaltı yapmam gerekiyordu çünkü karnım çok acıkmıştı. Buz dolabının için doluydu. Kendime sandiviç hazırlamak için malzeme çıkardım. Tezgahın üzerinde hazırlamaya başladım.

Elimden birden sandiviç ekmeği düştü. Yine aynı şey oluyordu. Çığlık sesleri, cam kırılma sesleri, silah sesleri. Nefes alışverişlerim birden hızlandı. Sesler saniyeler aktıkça kuvvetleniyordu. Daha fazla geliyordu. Geri geri adımlar attım, camın önüne geldiğimde yere oturur pozisyona geldim, ellerim ile sıkıca kulaklarımı kapattım. Sesleri duymamaya çalışıyordum ama bu imkansızdı. Nefesim çoktan daralmaya başlamıştı. Atağım da harekete geçmişti. Nefesim daralıyor, sesler beni son derece rahatsız ediyordu. Dizlerime kendime doğru çektim, ellerim ile tutabildiğim kadar sert kulaklarımı tutuyordum. Sesler bir türlü bitmiyordu. Şuan Savaş'ı istiyordum. Beni bu durumdan kurtarmasını istiyordum. Şuan ona ihtiyacım vardı. Çünkü şuan atak geçirmeye başlamıştım bu yüzden bir adım daha atamaz, hareket edemezdim. Gözlerimden yaşlar eksik olmuyordu. Sesler beni rahatsız ediyor, kalbim hızla çarpıyordu.

Çok ses vardı. Şuan altında oturduğum cam kırılmış, her yer cam parçaları ile doluydu. Ellerim, ayaklarım kan içerisinde kalmıştı, cam parçaları her tarafımı kesmişti. Acıdan kıvranıyordum. Ama buradan hareket edemezdim, hareket edememek elimde olan bir şey değildi. Nefesim daralmaya devam ediyordu. Kalbim hızla atıyordu. Eğer biraz daha böyle devam ederse nefessiz kalacaktım.

"Dilan!" Diye bağıran kişi yanıma geldi, kafamı kaldıramadığım için kim olduğunu göremiyordum ama sesinden Savaş olduğu çok belliydi. Geldiğine sevinemiyordum bile. Bir an önce bu ataktan kurtulmam gerekiyordu. Savaş ellerimi tuttu. Beni sakinleştirmeye çalışan sözlerini duyamıyordum. Su uzattı, ama ellerimi kulaklarımdan çekemiyordum, adeta kilit vurulmuştu ellerim kulaklarıma. Savaş kendisi su içirdi, bir kaç yudum içtim.

"Dilan, nefes al ver, hadi lütfen, bak iyi gelecek lütfen" Diye yalvarıyordu. Ama bu işe yaramıyordu. Nefesimi kontrol edip düzgün nefes alıp veremiyordum. İçeriye biri daha girdi.

"Savaş ambulans geldi!" Dedi. Kim olduğunu göremiyordum. Kafamı yerden kaldıramıyordum.

"Dilan, gel, izin ver seni getireyim aşağıya" dedi, kilitlenmiştim. İlk kez bu kadar büyük atak geçiriyordum. Her tarafımı kesen camların acısı atağımın ayrı sebebiydi. Savaş beni kucağına aldı. Ellerim kulaklarımdan kurtulmuş, yere sallanıyordu. Gözlerim açık, ama ölü gibiydim. Savaş hızla merdivenlerden aşağıya indi. Sedyeye yatırdı. Ambulans hareket etmeye başladı. Gözlerim istemesemde kapandı.

Kısık gözler ile etrafı incelemeye başladım. Bir sedye yatakta yatıyordum, karşımda bir televizyon vardı. Sanırım hastanedeydim. Beni en son ambulansa bindirmişlerdi. Ondan sonrasını hatırlamıyordum. Kolumda bir serum vardı. Ayrıca ellerim ve kollarımın çoğunu bantlamışlar, kanların izi kalmıştı. Nefesim de kontrole girmişti. Hemşirenin yanıma geldiğini fark edince ona döndüm. Önce serumumu kontrol etti, sonra tekrar bana döndü.

"Dilan hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Diye sordu.

"İyiyim" Diye kısa bir cevap verdim. Konuşmaya halim yoktu.

"İyi görünüyorsunuz, daha da iyi olacaksınız, serumunuz kısa bir süre sonra biter, bizde bu sırada taburcu işlemlerinizi halledelim" dedi. Tepkisiz kaldım. Kapıdan çıktı, hemen ardından da içeriye Savaş girdi, telaşla yanıma geldi.

"Dilan, iyi misin?" Diye sordu. Evet anlamında kafamı salladım.

"Taburcu olucaz şimdi, hadi kalk" dedi. Ellerimden kuvvet alarak kalkmaya çalıştığımda bana yardımcı olmak için yaklaştığında kendimi geri çektim.

"Ben kalkarım" dedim. Onun bana dokunmasını istemiyordum. Bu sözüm üzerine geri çekildi. Ayağa kalktım. Yerde duran ayakkabılarımı ayaklarıma geçirdikten sonra dışarıya doğru adımlarımı sürdürdüm. Arabaya bindik. Bir an önce eve gitmek istiyordum.

"Sabah bir şey yememişsin, şurdan bir şeyler alıyım mı sana?" Diye sordu.

"Yok teşekkürler" dedim.

"Döner yer misin?" Diye ısrar etti.

"Ben evde yerim, gerek yok" Diye karşılık verdim hemen. Arabayı durdurdu.

"Karışık yaptırıyorum o zaman" dedi arabadan inerken. İç çektim. Neden böyle yapıyordu? Benim onunla zorla evlendiğimi bildiği halde, sevmediğim birine aşık olmamı mı bekliyordu? Böyle bir şeyin olması imkansız! Ben ona asla aşık olmam. Zaten zorla evlendiğim birine aşık olmak baştan başa bir saçmalık olur.

Bir süre sonra elinde poşet ile tekrar arabaya geri döndü. Elinde ki poşeti bana uzattı.

"Sos da döktürdüm, umarım seversin" dedi arabaya binerken.

"Teşekkür ederim" dedim.

"E hadi yesene, soğutma" Diye ısrar etti. Poşeti açtım ve bir kaç ısırık aldım. Belli etmemeye çalışıyordum ama cidden çok acıkmıştım.

Eve nihayet gelmiştik. Savaş tekrar onun desteği ile çıkmam için yaklaştı. Ama kendimi geri çekerek hızlı adımlar ile eve tek başıma çıktım. Savaş da içeri girip arabanın anahtarını askılığa taktı. Bu duruma şaşırdım.

"İşe gitmeyecek misin?" Diye sordum.

"İzin aldım bugün için, saldırganlar eve kadar gelmişler, senin için bu tehlikeli" Diye açıkladı.

"Kimmiş saldırgan?" Diye sordum.

"Henüz bulamadık, ele başları her seferinde bir şekilde kaçmayı beceriyor. Peşindeyiz ama çok profesyonel kaçıyor" dedi...

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin