14. Bölüm | Yeni Aşk

151 7 0
                                    

Sessiz ve duygu dolu uzun bir bakışmadan sonra Dilan'ın abisi koşarak Dilan'a sarıldı. Dilan sarıldığı an gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Onları yüzümde ki gülümseme ile izledim. Çok güzel görünüyorlardı. Yıllar  sonra buluşmuş, görüşmüşlerdi. İkisinin de görüntüsü yürekleri burkuyordu. Sarılmayı bıraktılar. Dilan'ın kızarmış yüzü ile uzunca abisine baktı. Aynı zamanda burnunu çekiyordu. Ağlamaktan perişan olmuştu. Ama Dilan'ın ağlaması üzüntüden olmayıp mutluluktan olması beni ayrıyeten mutlu ediyordu. Onu böyle mutlu görmek içime huzur dolduruyordu.

*****
Dilan ve Dilan'ın abisi Demir ile bizim eve geldik. Demir'in de Dilan gibi kolu kırılmış, kollarında ve yüzünde yoğun yaralar vardı. Hızla ve sertçe yere düştükleri için ikisi de fazlasıyla yaralanmışlardı.

"Seni çok aradım abi, o çocuk aklımla bile evden kaçıp kaçıp seni aradım" dedi Dilan.

"Bende çok aradım, yurtta ki Fadik ablaya seni her gün sordum, iyi mi diye, merak etme, durumu çok iyi cevabını alınca yüreğime biraz olsa bile su serpiliyordu" gülümsediler.

"Evlendin mi?" Diye sordu Dilan.

"Hayır, evlat edinildim, soy ismim bu yüzden değişti" Diye yanıtladı Demir.

"Anne ve baban, neredeler?" Diye sordu Dilan.

"İkisi de vefat etti, onlar çok iyi insanlardı, beni hiç boşlukta hissettirmediler. Babam iş için gemi ile şehir dışına gidicekti, annemde ısrar ettiği için babamla birlikte o da gitti, beni de annemin kardeşi, yani teyzeme bıraktılar. Akşam çıkan fırtına ile gemi batmış, ikisi de boğularak öldüler. O gün bana bir şey demediler. Teyzem sürekli ağlıyor, eniştem sürekli telefon görüşmesi yapıyordu, anlamadım tabii ne olduğunu. Cenaze günü öğrendim" Diye anlattı Demir. Onu şaşkınlıkla dinledim. Onun için çok zor bir şeydi. Zaten gerçek anne ve babasını kaybetmişti, üvey anne ve babasını da kaybederek küçük yaşta bir çok acı çekmişti. Dilan'ın gözlerinden yine yaşlar akmaya başladı.

"Neyse, benim bu acıklı hikayemi boş verelim, sen, senin ailen?" Diye sordu Demir. Dilan bana baktı. Onlara gerçeği söyleyip söylememek konusunda belli ki kararsız kalmıştı.

"İyiler, onlar sayesinde öğretmen oldum zaten" dedi Dilan. Tebessüm ettim. Anne ve babasının gerçek yüzünü söyleyerek abisini üzmek istememişti ve bu da en doğrusuydu.

"Eniştem de çok iyi" dedi Demir kafasını bana çevirdikten sonra, güldüm. Dilan da gülümsüyordu.

Kapı çaldı. Kapıya bakmak için kalktım. Gelen kız kardeşim Pelin'di, kapıyı açtım. "Ben geldim!" Diye bağırdı gülümseyerek. "Hoşgeldin!" Diye yanıtladım. Sarıldık. Elinde valizleri vardı. Bu akşam burada kalacağı belliydi. Bu beni ayrıyetten mutlu ediyordu. O evde babam ile kalmasını istemiyordum. "Hadi geç içeriye" dedim. Pelin elinde ki çantayı kapının yanında duran valizlerin üzerine koyduktan sonra içeriye girdi. Kapıda durdu ve uzunca Demire'e baktı, Demir'de ona. Ben Pelin de ki bu bakışları bilirim! Yeni bir aşk doğuyordu. Pelin'in kendine gelmesi için kolunu kolum ile dürttüm. Dilan bakışlarını kaçırdı "Hoşgeldiniz" dedi koltuğa otururken. "Sende hoşgeldin canım" Diye karşılık verdi Dilan. Bende Pelin'in yanına oturdum. "Pelin bak bu da benim abim Demir" dedi Dilan, "Abi, bu da Savaş'ın kardeşi Pelin" Diye devam ettirdi. "Memnun oldum" dedi Pelin. Gülmemeye çalışarak Pelin'i izledim. Resmen aşık olmuştu. "Bende memnun oldum" Diye karşılık verdi Demir. Dilan ile birbirimize baktık. İkimizde durumu anlamış, gülmemeye çalışıyorduk. Gülersek ikisi de bu durumdan rahatsız olabilirdi. Sessiz ve uzun süren bu bakışmayı Dilan son verdi. "Eee Pelin, nasılsın?" Diye soru attı ortaya. "İyiyim yenge, sen nasıl oldun, ağrın filan var mı?" Dedi Pelin.  "Yok çok şükür iyiyim" Diye yanıtladı Dilan. "Bu akşam buradasın değil mi?" Diye sordum. "Evet abi, zaten babam iş için şehir dışına çıktı, eğer gitmeseydi gelemezdim, benim içinde fırsat oldu" dedi Pelin. "İyi bari" Diye karşılık verdim. Saate baktım, 12'ye geliyordu. Ben de baya yorgundum. Dilan'ın da gözlerinden uyku akıyordu. "Geç oldu artık, hepimiz yorgunuz" Dedim. "Abi sen salona yatarsın, Pelin sende misafir odasında yatarsın" dedi Dilan ayağa kalkarken. "Tamam yenge" Dedi Pelin. Bende kalkıp Dilan'ın peşinden gittim. Bana verdiği yorgan ve yastıkları oturma odasına getirip koltuğa koydum. "Saol enişte" dedi Demir. "Allah rahatlık versin, abicim gel sende" Diyip odadan çıktım. Pelin'in "İyi uykular" dediğini duydum. Gülümsedim. "Sanada" Diye karşılık verdi Demir. Misafir odasına gidip Dilan'ın verdiği pijama takımını Pelin'e verdim. "İyi uykular abicim" dedim Pelin'i annından öperken. "Sanada abicim" Dedi. Odadan çıkıp yatak odasına tekrar gittim. Dilan makyaj masasının önünde saçını örmeye çalışıyordu. "Oo Dilan hanım, kolun iyi olmuş herhalde, hemen işlev görmeye başlamış" dedim yanına giderken. "Öremiyorum zaten" dedi Dilan. Gülümsedim. "Bir deneyim bakim, örebilecek miyim, ne de olsa on parmağımda on marifet, o parmaklardan birinde de karısının saçını örmek vardır herhalde" dedim örmek için saçını ayırırken. Dilan güldü. Üç parçaya ayırıp sağda ki ve solda ki tutamları sırayla ortadakiyle birleştirdim. Bir şey dicem, hiç fena olmadı. "Heyt be! Ne güzel ördüm" dedim neşeyle. Dilan aynadan kendine bakıyordu. "Nasıl?" Diye gösterdim ördüğümü. "Harika!" Dedi Dilan gülümseyerek. Güldük. Bana döndü. "Dilan, ağrımıyor filan diyorsun ama, iyisin değil mi?" Dedim tekrar ciddi bir şekilde. "İyiyim, sadece birazcık sızlıyor, ama eminim sabaha kadar hiç bir şeycik kalmaz" dedi. Gülümsedim. Annından öptüm. "İyi ki varsın" dedim. Dilan gülümsedi, gülümserken gözleri kısılıyordu. Bu çok hoştu. "Sende iyi ki varsın" dedi...

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin