22. Bölüm | Derin Nerede

62 6 3
                                    

Okulun kantininde Derin ile tost ve meyve suyuyla kahvaltımızı yapıyorduk. "Anne bugün neden babam bizi getirmedi?" Diye sordu Derin. "Bugün bizim biraz erken çıkmamız gerekti kızım, o yüzden. Ha bu arada, dün ki olanlar bir daha olmasın olur mu? Senin canını biri acıtırsa öğretmenine söyle, sana yaptığı davranışı sen ona yapma, haklıyken haksız duruma düşme" dedim. "Tamam anne" dedi Derin. Gülümsedim. "Benim yemeğim bitti anne" dedi. "Tamam anneciğim, kalkalım o zaman, öğretmenin henüz gelmedi, şimdilik öğretmenler odasına çıkalım" dedim. Derin tamam anlamında kafasını salladı. Masadan kalkıp öğretmenler odasına çıktık...

Savaş'ın Anlatımıyla;
Üzerimi giyindikten sonra odadan çıktım. Filiz mutfakta bir şeyler hazırlıyordu. Beni görünce yanıma geldi. "Ee, Savaş bey ben kahvaltı hazırladım, gelin isterseniz" dedi. "Yok, sen ye" dedim montumu üzerime giyerken. "Ama ben ikimiz için hazır" durdu. Kaşlarım çatık bir şekilde ona baktım. "Yani iki kişilik" dedi. Hiç bir şey demeden evden çıktım. Kolumda ki saate baktım. Karakola gitmeden önce Dilan'ın yanına uğrayıp kendimi affettirmem gerekiyordu. Bu yüzden okula geldim. Dilan merdivenlerden aşağıya iniyordu, beni görünce bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Yanına gittim. "Dilan, biraz konuşabilir miyiz?" Diye sordum. "Kahvaltını yaptın mı? Filiz hanım sana hazırlamıştır herhalde" dedi. "Ya Dilan yapma lütfen şöyle, o kadin bizimle kalmak zorunda, yani bir süre, kocası bulunana kadar. Sana söyledim, dün o an ki telaşla seni unutmuşum ve bu yüzden de çok pişmanım lütfen anla beni" dedim. "Ben seni gayet iyi anlıyorum Savaş, ama sorun şu ki kadın seni farklı anlamış, sana sabah kahve hazırlıyordu, ben olmasam o kadın odana bile girebilirdi, kahvaltı da hazırlayacaktı, hatta belki hazırlamıştır" dedi. "Hazırladı" dedim. "Ya bak!" Dedi koluma vururken. "Ya tamam şaka yaptım" dedim gülerken. "Ayrıca o kadın ne yaparsa yapsın, benim gözüm senden başkasını görmediği için bir şey ifade etmez" dedim. Dilan gülümsememek için kendini zor tuttu. "Konu bu değil Savaş. Konu bu kadını apar topar eve getirmeniz, in mi cin mi bilmiyoruz, ayrıca bunun kadın koruması var şuyu var buyu var, sen neden hemen atlıyorsun?!" Dedi. "Ya ne bilim güzelim, o an öyle gerekti. Hem lütfen daha fazla büyütmeyelim, yakında gider zaten, ben seninle küs kalmak istemiyorum" dedim. "Ya bende istemiyorum da bir an kadın sana öyle şeyler diyince" dedi. "Kıskandın mı?" Diye sordum. "Yoo ne kıskanıcam o kadını" dedi. Küçük bir kahkaha attım. "Eee, iyi miyiz?" Dedim. "İyiyiz" dedi. Gülümsedim.

Dilan'ın Anlatımıyla;
Son ders zili de çalmıştı. Çocukların hepsini ailesine teslim ettikten sonra anaokuluna gidip Derin'i aldım. O kadın ile evde yalnız başıma kalmak istemiyordum, sinirlerime hakim olamayabilirdim. Bu yüzden önce Savaş'ın yanına gittik. Savaş odasına dosyaları inceliyordu. Derin kapıyı çaldı, Savaş gülerek bize baktı. İçeriye girdik, önce Derin'e sonra bana sarıldı. "Güzelim bir şey mi oldu? Neden eve geçmediniz?" Diye sordu. "O kadınla tek başıma aynı ortamda kalmak istediğimi sanmıyorum çünkü" dedim üzerimde ki montu çıkarırken. "Bencede iyi olmuş böyle" dedi Savaş gülerek. "Savaş!" Dedim. "Tamam tamam, şaka yaptım" dedi gülerken.

Savaş'ın da işleri bitmişti, arabayla eve döndük. Eve girince nasıl bir görüntü ile karşılaşacağımı çok merak ediyordum. Kapıyı açıp içeriye girdik. Kapının sesini duyunca mutfaktan yanımıza geldi. Üzerinde benim önlüğüm vardı. Kaşlarım çatık bir şekilde kadına baktım. "Hoşgeldiniz" dedi. "Ne yapıyorsun sen?" Diye sordum. "Şey ben yorgunsunuzdur diye yemek yaptım" dedi. İç çektim. Sakin kalmaya çalışıyordum. Mutfağa girdim, Savaş ve Filiz peşimden geldi. Mutfak batmıştı, her yer her yerdeydi. "Bu ne biçim yemek yapma sitili Filiz hanım" dedim sinirle. "Evet biraz dağıldı, kusura bakmayın, ben hemen toplarım" dedi tezgahta tabakları tekrar yerine koyarken. Elinden bir tabak düştü ve kırıldı. Küçük bir çığlık attım. "Lütfen kusura bakmayın, hemen toplarım" dedi yerde ki tabak kırıklarını toplarken. "Bırak!" Diye bağırdım. "Bırak ve çık mutfağımdan!" Diye bağırdım bir kez daha. Filiz ayağa kalktı, Savaş ile bakıştılar. Savaş çık anlamında kafasıyla işaret verdim. Filiz mutfaktan çıktı. Hızla nefes alıp vererek öfkemi dindirmeye çalışıyordum. "Savaş sende çık!" Diye bağırdım. "Güzelim ben ne yaptım?" Diye sordu. "Savaş çık dışarı!" Diye bağırdım bir kez daha. "Tamam, çıkıyorum" dedi Savaş. Daha sonra çıktı. Kolumda ki çantayı sandalyenin üzerine koydum, tencereleri açarak ne yaptığına baktım. Kuru fasulye ve pirinç pilavı yapmıştı. İç çektim. Yerde ki tabak kırıklarını toparladım, tezgahı temizledim.

5 Gün Sonra;
Günlerden pazardı. Kahvaltımızı yaptık, ben bulaşıkları toparlıyor, Savaş televizyon izliyor, Derin oyuncakları ile oynuyor, Filiz'de misafir odasındaydı. Mutfakta işim bittikten sonra salona geçtim. "Anne, parka gidebilir miyiz?" Diye sordu Derin. "Anneciğim çok yoruldum, birazdan gitsek" dedim koltuğa otururken. "Ya ama anne az önce Öykü ve annesi parka gittiler, camdan gördüm" dedi. "Anneciğim biraz dinleneyim, gidicez" dedim. "Ya anne lütfen çok kalmayız, Öykü ile oynamak istiyorum" Diye yalvardı. İç çektim. "Tamam, ama hadi git bir de babamı ikna et, hep birlikte çıkalım" dedim fısıldayarak. Savaş ile o kadını yanlız bırakmak istemiyordum çünkü. Derin koltukta oturan babasının yanına gitti.

"Baba, annemle parka gidicez, sende gelir misin?" Dedi Derin. "Harika fikir, hadi hazırlanıp çıkalım" dedi Savaş ayağa kalkarken. "Yaşasın!" Diye bağırdı Derin sevinçle. Savaş Derin'i sırtına otutturdu. "Rotamızı çizin lütfen Derin hanım?" Dedi Savaş. "Benim odam!" Diye bağırdı Derin. "Tamamdır kaptan, uçuş başladı" dedi Savaş Derin'in odasına doğru koşarken. Bende oturduğum yerden kalkıp yatak odasına gittim. Mavi renkte bir kot pantolon, siyah boğazlı kazak, üzerime de siyah bir kaban aldım. Saçlarımı taradım ve açık bıraktım. Hafif bir makyaj yaptım, daha sonra odadan çıktım. Savaş ve Derin kapının önünde botlarını giyiyordu. Savaş beni görünce doğruldu ve hayran dolu bakışları ile beni süzdü. "Oo, Dilan hanım, bu ne güzellik?" Dedi. "Estağfurullah kocacım, o senin yakışıklılığın" dedim. Savaş gülümsedi. Evden çıktık. Derin arkadaşı Öykü'nün yanına koştu sevinçle. Bizde Savaş ile banka oturduk, Savaş kolunu omzuma attı, etrafı izlemeye başladık.

"Aa baksana balonlara" dedim sağımızda duran kalpli balonlara bakarak. "Alayım mı sana bir tane?" Diye sordu Savaş. "Gerek yok" dedim. "Olsun, hadi gel alalım bir tane" dedi elimi tutup kaldırmaya çalışarak. "Ya Savaş gerçekten gerek yok sadece göstermek istedim" dedim. "Tamam sen istemiyorsan da ben sana almak istiyorum" dedi çekiştirerek. "Doğru, uzun zamandır karına hiç hediye almıyorsun" dedim. "Bak sen" dedi. Güldüm. "Abi bir tane balon alabilir miyiz?" Diye sordu Savaş. Adam balonların bir tanesi alıp Savaş'a verdi. Parasını ödedikten sonra oradan uzaklaştık. "Al bakalım güzelim" dedi bana uzatarak. Aldım. "Teşekkür ederim yakışıklım" dedim gülümseyerek. Savaş annımdan öptü. "Derin nerede?" Diye sordum etrafa bakarken. "Öykü'nün yanında değil miydi?" Dedi Savaş. Hızlı adımlarla Öykü'nün yanına gittik. "Öykü, Derin nerede?" Diye sordum. "Şurada" dedi Öykü arkasında ki kumdan yapılmış oyun alanını gösterirken. Bakışlarımızı oraya çevirdik. Ama yoktu. "En son oradaydı Dilan teyze" dedi. Elimde ki kalpli balon uçtu. "Derin?!" Diye bağırdım, endişeyle sağa sola koşuyor, Derin'i arıyorduk ama hiç bir yerde yoktu. Kaydıraktan kayan çocukların yanına gittim. "Buralarda kumral, kısa boylu, kahküllü bir kız gördünüz mü?" Diye sordum. "Hayır görmedik" dedikler. Hızla nefes alıp vererek sakinleşmeye çalışıyordum. Neredeyse herkese sormuştum ama kimse görmemişti. "Ya Derin neredesin kızım?!" Diye bağırdım ağlayarak. Savaş beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Dilan bir sakin ol lütfen bulucaz şimdi?" Dedi Savaş. Ben ise ağlamayı durduramıyordum. Hiç bir yerde yoktu. Kızım yoktu!..

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin